Sual: Aşağıdaki atasözleri çelişkili değil mi?
CEVAP
Atasözlerinde çelişki olmaz. Onların doğruluğu her asırda onaylanarak
gelmiştir. Açıklamaları aşağıdır:
1- Damlaya damlaya göl olur // Taşıma suyla değirmen dönmez.
AÇIKLAMA
Birinci söz, (Azar azar biriktirirsek, zamanla bu çoğalır, büyük şeyler,
küçük birikimlerden meydana gelir) demektir. Tasarruf etmek tavsiye ediliyor.
İkinci atasözünün bununla bir ilgisi yok. (Küçük imkânlarla büyük işler
çevrilmez) demektir. Bunun gibi, (Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde
bulunmaz) denir. Elden gelen öğün olabilir, vaktinde de bulunabilir; ama bu
her zaman olmaz. Onun için, elden gelecek diye yemek hazırlamamak yanlıştır. Bu
iki sözde, çelişki yoktur.
2- İyi insan lafın üstüne gelir // İti an çomağı hazırla.
AÇIKLAMA
İyi insan da, kötü insan da lafının üzerine gelebilir. Mesela, terbiyeli evlat,
buyurmadan iyi işler yapar. Terbiyesiz çocuk da, kötü işler yapar. İyi iş yapan
evlat övülür. Leb demeden leblebiyi anlayıp yapmak, ne kadar iyidir. Bunun için,
(Buyurmadan tutan evlat, çağırmadan kalkan avrat, tepmeden yürüyen at…)
diye övülmüştür. Ama ana babaya danışmadan yanlış bir iş yapılınca, neticesi
kötü olabilir. Bunun için, (Buyrulmadık yumuşu [işi] puşt
[terbiyesiz] oğlan tutar) derler. Yukarıdaki iki atasözü de böyledir.
Yani buyrulmadık işi yapmak, yerine göre iyi, yerine göre kötü oluyor. İyi kimse
de anılınca gelebiliyor, kötü kimse de...
3- Eski dost düşman olmaz // Güvenme dostuna, saman doldurur
postuna.
AÇIKLAMA
Eski dost düşman olmaz demek, huyunu suyunu bildiğimiz, bizim niyetimizi bilen
kimseler genelde vefalı olur, bizim bazı hatalarımızı görmezler, onlardan bize
zarar gelmez anlamındadır. İkinci atasözünün bununla bir ilgisi yok. Her
konuştuğun kişiye güvenme, hemen sır verme, başkasına söyleyebilir. (Dostun
da dostu vardır, o da söyler dostuna) derler. Öyle ise, sırrımızı
saklamasını bilelim, dostumuza güvenip de yola çıkmayalım anlamındadır.
4- Fazla mal göz çıkarmaz // Azıcık aşım ağrısız başım.
AÇIKLAMA
Birinci söz, (Kullanmasını bilene, fazla mal zarar vermez. Fazla diye
atmamalı, saklamalı. Zamanı gelir işe yarar) demektir. (Sakla sarı
samanı, gelir onun zamanı) da demişlerdir. İkinci sözün bununla hiç ilgisi
yoktur. İşler çok olursa, her birine ulaşılamayacağı için bir sıkıntı çıkabilir
demektir. Onun için, (Az olsun temiz olsun) demişlerdir.
5- Fazla mal göz çıkarmaz // Azı karar çoğu zarar.
AÇIKLAMA
Birinci söz, dördüncü maddede açıklanıyor. İkinci sözdeki çoğu zarar
ifadesinin mal ile bir ilgisi yoktur, aşırı olan şeyler zararlı demektir. Çok
konuşmak, çok gülmek, çok yiyip içmek gibi şeyler için söylenmiştir. Bunların
çoğunun zararlı olduğuna da, hiç kimse itiraz etmez.
6- Söz gümüşse, sükût altındır // Sükût ikrardan gelir.
AÇIKLAMA
Birinci söz, Davud aleyhisselamın sözüdür. Çok konuşmak yerine susmasını
bilmek çok iyidir. Başımıza ne gelirse, dilimiz yüzünden gelir demektir.
(Sükût, âlimin ziyneti, cahilin ayıbına perdedir) ve (Hayırlı söz
keramet, sükût selamettir) buyurulmuştur. Bu konudaki hadis-i şeriflerin
birkaçı şöyledir:
(Susan kurtulur.) [Tirmizi]
(Sükût eden bir mümine yakın olun! O hikmetsiz değildir.) [İbni Mace]
(Selamet isteyen, sükût etsin, dilini tutsun!) [İbni Ebi-d-dünya]
(Ya hayır söyle ya sus.) [Buhari]
Atalarımız da diyor ki:
Sana senden olur, her ne olursa,
Başın selamet bulur, dilin durursa.
İkinci sözün bununla hiç ilgisi yok. (Sükût, ikrardan gelir) demek
ise, (Susmak, kabul etmek) anlamındadır. Bunlar arasında ne çelişki var ki?
7- Bülbülün çektiği dili belası // Bilmemek ayıp değil sormamak
ayıp.
AÇIKLAMA
İki sözün birbiri ile hiç ilgisi yok. Birinci sözde dilin, yani konuşmanın
zararı anlatılıyor ki, bunu kimse inkâr edemez. Birkaç hadis-i şerif meali
şöyledir:
(Her sabah, bütün uzuvlar, yalvararak dile derler ki: Bizim hakkımızı
gözetmekte, Allah’tan kork, kötü söz söyleme, bizi ateşte yakma! Bizim dine uyup
uymamamız senin sebebinledir. Sen doğru olursan biz de doğru oluruz. Sen eğri
olursan biz de eğri oluruz.) [Tirmizi]
(Susmak, hikmettir; fakat susan azdır.) [Deylemi]
(Kurtuluş için dilini tut!) [Tirmizi]
(Cehenneme sürükleyen dildir.) [Tirmizi]
(Hatalarının, çoğu dilden olur.) [Taberani]
Yunus Emre de diyor ki:
Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı,
Söz ola zehirli aşı, bal ile yağ ede bir söz.
İkinci sözde ise sorup öğrenmek gerektiği bildiriliyor. Bunun, birinci söz ile
ne ilgisi var ki? Elbette, bilmediğimizi sorup öğreneceğiz. Kur’an-ı kerimde,
(Bilmiyorsanız âlimlere sorun) buyuruluyor. Sormak ayıp değil, dinin
emridir.
8- İki gönül bir olunca, samanlık seyran olur // İki çıplak bir
hamama yakışır.
AÇIKLAMA
Birinci sözde anlaşmanın önemi vurgulanıyor. İki kişi anlaşırsa, samanlıkta bile
yaşasalar, iyi geçinirler, orası onlara saray gibi olur demektir. Anlaşamadıktan
sonra, sarayda da oturulsa, saray zindan olur. Buna kim itiraz edebilir ki?
İkinci sözün bununla bir ilgisi yok. Evlenecek kimselerden hiç değilse birinin
varlıklı olması gerekir. İkisi de yoksul ise, sıkıntı çekerler demektir.
9- Harama uçkur çözülmez // Güzele bakmak sevabdır.
AÇIKLAMA
Harama uçkur çözmek, yani zina etmek elbette büyük günahtır, buna kim ne
diyebilir? İkinci sözün bununla bir ilgisi yok. (Güzele bakmak sevabdır)
hadis-i şeriftir. Yani bakması helal olan şeylere bakmak demektir, yoksa harama
bakmak demek değildir. O zaten haramdır, günümüzde bunlar bilinmediği için,
çelişkili gibi görünüyor. Güzel manzaraya, güzelliklere, Allah’ın yarattığı
harikalara, güzel bir bebeğe, güzel bir çiçeğe bakmak tefekkür olur, ibadet
olur. İbretle bakmak gerekir. Allah ne güzel yaratmış diye düşünmek gerekir.
Bunun haramla ilgisi yoktur, günümüzde bu incelikler bilinmediği için
atalarımıza dil uzatılıyor.
10- Eşeğe altın semer vursan da eşek yine eşektir // Ye kürküm
ye.
AÇIKLAMA
Bir insan elbisesi ile değer kazanmaz, görünüşe aldanmamalı demektir. Bir insan
zengin olsa, arabası olsa, sarayı olsa ama kendisi adam değilse, ne kıymeti var
demektir. Zarf değil, içindeki yazı önemlidir. Kimse zarfa bakmaz, içindeki
mektuba bakar. Zarf çok şahane olsa, içindeki mektup çok kötü ise, zarfın ne
önemi olur ki? İkincisi ise, maalesef şimdi görünüşe rağbet ediliyor demektir.
Nasrettin hocanın bu sözü çok yerindedir. Öteki sözü destekliyor. Yani elbiseye
değer verilmez; ama cahil halk kürke, görünüşe, elbiseye değer veriyor diye
tenkit ediliyor, (Az önce bana ikram etmediniz, kürk giyince ikram ettiniz. Siz
bana değil kürke itibar ediyorsunuz) diye tenkit için söylenmiştir. Kürke itibar
edin demek değil ki. Bu kadar yanlış anlamak olmaz ki. Hiç çelişki yok,
birbirini destekliyor. (Maalesef şimdi rağbet güzel ile zengine) sözü de,
(Ye kürküm ye) sözünü destekliyor.
11- Eğri otur doğru söyle // Doğru söyleyeni dokuz köyden
kovarlar.
AÇIKLAMA
Eğri otur doğru söyle, yani sen yanlış işler yapıp, zararı sana dokunsa da,
hakkı teslim etmen, gerçeği olduğu gibi söylemen gerekir demektir. Doğru
söylemenin önemi vurgulanıyor. İkinci sözde, doğru söyleme denmek istenmiyor ki.
(Dokuz köyden kovsalar da, yine sen doğru söyle; ama dikkatli ol, her doğru
her yerde söylenmez, ilmi siyaseti bilmek gerekir. Doğruyu uluorta söylememeli)
diye ikaz ediliyor.
12- Düşenin dostu olmaz // Dost kara günde belli olur.
AÇIKLAMA
Elbette düşenin dostu olmaz. Bunu düşen, sıkıntısını yaşayan, anlar. Elde bir
şeyler varken, herkes dost olur veya dost görünür, elde bir şey kalmayınca
herkes sırt çevirir. (Düşenin dostu olmaz, hele bir düş de gör) sözü bunu
güzel açıklıyor. İkinci sözün bununla bir ilgisi yok. Bir dost, düşen
arkadaşının elinden tutup kaldırırsa, o kimsenin kara gün dostu olduğu
anlaşılır. İşte böyle kara günde, dostunu terk etmeyen, gerçek dosttur. Kara
günler; düşülen günler dostun hakikisini sahtesinden ayırır. Birbirini
tamamlayan iki atasözüdür. Bunlara nasıl çelişkili denir ki?
13- Ava giden avlanır // Atın ölümü arpadan olsun.
AÇIKLAMA
Birinci söz, birisine oyun oynamaya onu kandırmaya çalışırken, kendi tuzağa
düşer. Kimseye kötülük yapmaya çalışmamalı demektir. İkinci sözün bununla bir
ilgisi yok. At arpayı sever, kimi de sigarayı sever. (Sigara içme ölürsün)
dense, o yine içer. (Sigara beni öldürürse öldürsün, sigaramdan
vazgeçmem) der. (Atın ölümü arpadan olsun) bu anlamda söylenmiştir.
Öteki sözle hiç alakası yoktur.
14. Erken kalkan yol alır // Acele işe şeytan karışır.
AÇIKLAMA
Birinci söz, hadis-i şeriftir. Erken kalkmak, bir işi zamanında yapmak, yarına
bırakmamak övülmüştür. Onun için, (Erken kalkanın nasibi gür olur) denir.
İkinci sözün bununla bir ilgisi yok. (Acele şeytandandır) sözü, hadis-i
şeriftir. Acele ile yapılmaya kalkılırsa, birçok yanlışlıklar olur demektir. Bu
sözlere itiraz etmek Resulullah efendimize kadar gidiyor. İşin aslını bilmeden,
önümüze geleni tenkit etmek hoş olmaz. Atalarımız bunu söylemişse, bir
bildikleri vardır demeli, tevilini aramalıdır. Hemen çelişkili diye damgayı
basmamalıdır.
15- Birlikten kuvvet doğar // Körler sağırlar, birbirlerini
ağırlar.
AÇIKLAMA
Birlikten elbette kuvvet doğar. (Birlik olun parçalanmayın) mealinde
hadis-i şerifler de vardır. (Sürüden ayrılanı kurt kapar) diye, hem
atasözü, hem hadis-i şerif vardır. Birlik olmaya itiraz edilmez. İkinci sözün
bununla bir ilgisi yok. (Şıracının şahidi bozacı olur) yani kötü kötüyü
destekler, kusurlu insanlar birbirini övse de, bir şey çıkmaz, kendileri çalar,
kendileri oynar, başkalarını ilgilendirmez anlamındadır. Birinci söz ile hiç
ilgisi yoktur. Şimdi, mezhepsizlerin, bid’at ehlinin birbirlerini övmeleri, buna
çok güzel örnektir.
16- Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır // Lâfla peynir gemisi
yürümez.
AÇIKLAMA
Tatlı dil, güler yüzle birçok zor iş kolayca halledilir demektir. Hadis-i
şerifte, tatlı sözün, hatta gülümsemenin bile sadaka olduğu bildiriliyor. Diğer
sözün, birinci ile hiç ilgisi yok. Sadece, söz ile iş olmadığı, işin yapılmasını
gerektiren diğer sebeplere de sarılmak gerektiği bildiriliyor.
17- Gün ola harman ola // Perşembenin gelişi çarşambadan
bellidir.
AÇIKLAMA
Birinci söz, (Denilen şeyin gerçekleşmesi kolay kolay mümkün olmaz, takdir-i
ilahiyi bilemeyiz) anlamına geldiği gibi, (Bekle bakalım, beklenmeyen bir
anda isteklerine kavuşabilirsin. Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler)
manasına gelen güzel bir sözdür. İkinci sözün bununla bir ilgisi yok. Böyle
giderse neticesi bellidir. Mesela bir çocuk çalışmazsa, tembel ise, (Bu çocuk
sınıfta kalabilir, geçemez) demektir. Çarşamba böyle olduğuna göre,
perşembenin de böyle olacağı ümit edilir. Adam önüne gelene senetsiz veresiye
verir, sonunda iflas ederse, (Bu iş baştan belliydi, neticenin buraya
geleceği anlaşılıyordu) demektir. İki söz, birbirine tezat değildir.
18- Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol // Hocanın
dediğini yap, yaptığını yapma.
AÇIKLAMA
(Münafıklık yapma, yani için ve dışın başka olmasın, ne isen, öyle görün)
demektir. Adam fakirdir, zengin gibi görünür, çorba içip çıkar, döner yediği
intibaını vermek için dişini kürdanla karıştırır. Böyle gösterişlerden uzak dur
demektir. İkinci sözün bununla ilgisi yok. Bu eski bir atasözüdür, yeni çıkmış
değildir. Eskiden hocalar, kitaba bakar söyler, kitapta olanları söylerdi. Allah
ne diyorsa, Peygamberimiz ne bildiriyorsa, âlimler nasıl açıklamışsa onu
söylerlerdi, şimdikiler gibi kendi görüşlerini din gibi anlatmazlardı. Bu söz,
(Hoca, kendisi yapamasa da, Allah’ın emrini bildirdiği için bizim yapmamız
gerekir) anlamındadır. Yani hoca kitaptan söylüyorsa, doğru söylüyorsa,
kendisi tam yapamasa da, onu kabul etmek gerektiği bildiriliyor. Bir hadis-i
şerifte, (Kendiniz tam yapamasanız da iyiliği emredin! Kendiniz tam
sakınamasanız da kötülükten sakındırın) buyuruluyor. Yani, iki söz de
uygundur.
19- Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz // İş olacağına varır.
AÇIKLAMA
Birinci söz, (Bir şey için olmaz dememeli, olma ihtimalini de düşünmelidir.
Ne olmaz sanılan işler olmuştur, hemen pes etme, mücadele et) demektir.
İkinci söz ise, (Ne yaparsan yap işi değiştiremezsin, Allah neyi murat
etmişse, kaderimizde ne varsa onu görürüz, acele etme, dinin dışına çıkma)
demektir. İkisi birbirinden farklı sözdür.
20- Zararın neresinden dönülse kârdır // Gelen gideni aratır.
AÇIKLAMA
Elbette zararlı işe devam edilmez, (İşin neresinden dönülse, daha az zararla
işi kapatmak mümkün olacağı için faydalı olur) demektir. İkincisi, tamamen
ayrı bir sözdür. (Nimetlere şükretmezsek, Allahü teâlâ elimizden alır, sonra
bizde sıkıntı başlar. Beğenmediğimiz için elimizden çıkanları ararız)
demektir. Şimdi bu söz, daha çok (Gelen müdür, gideni aratır, kötü gidip de
iyi gelmez) anlamında kullanılıyor. Bu anlamda da kullanılsa, yine birinci
söze zıt değildir.
21- Yüzü güzel olanın huyu da güzel olur // Yüzü güzel olanı
değil, huyu güzel olanı sev.
AÇIKLAMA
Bunların ikisi de, hadis-i şeriftir. Genelde, güzel ve nurlu yüzlü olanın, huyu
da güzel olur. Bu konuda hadis-i şerifler de vardır:
(Hayrı, iyiliği güzel yüzlü olanların yanında arayın!) [Buhari]
(İyiliği, güzel yüzlü olanlardan talep edin.) [Beyheki]
(Bana bir temsilci gönderirken, [diğer uygun şartların yanında] yüzü
ve ismi güzel olanı da tercih edin.) [Bezzar]
İkinci sözde ise, yüz güzelliği, görünüş önemli değil, huy güzelliği önemli
demektir. Onun için atalarımız, (Dışı seni, içi beni yakar) demişler,
dışı güzel görünse de, içinin yani, huyunun önemli olduğunu, görünüşe aldanmamak
gerektiğini bildirmişlerdir. Pazardan alınan güzel bir karpuz, kesilince, ham
ise veya içi çürümüş ise çöpe atılır. Sadece dışının değil, içinin de önemli
olduğu vurgulanıyor.
22- Akıl akıldan üstündür // Aklın yolu birdir.
AÇIKLAMA
Birinci söz, hadis-i şeriftir. Allah, akılları eşit olarak yaratmamıştır. Akıllı
da olur, akılsız da, buna kim hayır diyebilir ki? İkinci söz, selim olan akıl
için söylenmiştir. Selim olan akıllar, aynı şeyde birleşirler demektir. Mesela,
aldığından ucuza satan bir esnafın iflas etmesi normaldir, her akıl bunu öyle
bilir. Aklın yolu, burada birdir. Bu söz, ötekine ters değildir. Çelişki yoktur.
Selim olmayan akıllar da var, bunların mantıklarında bozukluk vardır. Onun için,
akıl akıldan üstün demişlerdir. Herkesin birleştiği noktalar olur. Yani bu iki
söz, birbirine asla çelişkili değildir. Çelişki, çelişki var diyenin aklındadır.
23- El elden üstündür // Alet işler, el övünür.
AÇIKLAMA
Akıl akıldan üstün olduğu gibi, el elden de üstün olur. Aynı işi yapan, bir anda
daha güzelini yapabilir, diğeri yapamayabilir. Yani birisi beceriksiz olur,
diğeri ise hamarattır. Bunun aksini kim söyleyebilir ki? İkinci sözün bununla
hiç ilgisi yoktur. Yani, insan alet ile bir iş yapar, alet olmasa o işi
yapamazdı. Mesela, bir tahtayı bıçakla kesmek çok zor, ama testere ile kesmek
daha kolay, hele elektrikli testere ise dakikalık iştir. Alet işliyor, el, ben
yaptım diye övünüyor. Bilgisayarla bir anda, Amerika’daki okuyucunun sualine
cevap verebiliyoruz, alet olmasa bunu nasıl yaparız? Yani alet, insanın
övünmesine sebep oluyor demektir, alet işlerimizi kolaylaştırır demektir. Diğer
sözle bunun çelişkisi, nerede?
24- Acı patlıcanı kırağı çalmaz // Yaşın yanında kuru da yanar.
AÇIKLAMA
Bu ikisi de, tamamen farklı sözlerdir. Mesela, köyde alışmış olan, yalınayak
gezse, hiçbir zararı olmaz; ama buna alışmamış olan muhallebi çocuğu, yalınayak
sokağa çıksa hemen hastalanır. Bir işe alışmış kimseye, bunun zararı olmaz
demektir. İkinci sözün bununla hiç ilgisi yoktur. Bir bela geldi mi umumi gelir,
bir deprem olsa kötülerin yanı sıra iyiler de ölür. (Bir kötünün çok kimseye
zararı olur, kötülere engel olunmazsa, onların yüzünden iyiler de zarar
görebilir) demektir. Bu iki sözde çelişki yoktur.
25- Zorla güzellik olmaz // Zora dağlar dayanmaz.
AÇIKLAMA
(İnsana istemediği, beğenmediği şeyleri zorla kabul ettirmemeli) demektir. Bir
kız zorla evlendirilirse, o da bu sözü söyler. (Bir şeyi sevmek, içten gelen
bir duygudur, zorlamakla bu duygu değişmez) demektir. İkinci sözün bununla
hiç ilgisi yoktur. (İstediğini zorla elde etmeye çalışmış kimselere, çok güçlü
görünen kimseler bile boyun eğmek zorunda kalır) demektir. (Zor, oyunu bozar)
diye de ayrı bir atasözü vardır. Mesela, bir pehlivan ne kadar iyi oyun
bilirse bilsin, öteki kuvvetli ise, oyun bilmese de tutup yere çalabilir. İkisi
arasında hiçbir benzerlik ve çelişki yoktur. Zor kelimesi geçtiği için alınmış.
Zorla çelişki olmaz ki!
26- Harama el uzatılmaz // Üzümü ye bağını sorma.
AÇIKLAMA
Harama elbette el uzatılmaz, uzatılır demek dine inanmamak olur. İkinci sözün
bununla hiç ilgisi yoktur. (Üstüne vazife olmayan şeye karışma) demektir. Yoksa
hırsızlıkla alınan üzümü ye demek değildir. Bu da zoraki bir yakıştırmadır.
27- İşleyen demir ışıldar // İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur.
AÇIKLAMA
İşleyen demir pas tutmaz, şekli de vardır. Çalışan, hantal olmaz, sağlıklı ve
dinç olur demektir. Akarsu pislik tutmaz iken, durgun su, kirlenir, mikrop
yuvası olur. Burada çalışmanın, hareket etmenin önemi vurgulanıyor. (Nerde
hareket, orda bereket) de denir. İkinci sözün bununla hiç ilgisi yoktur. Bir
insan, yetmiş yaşına da gelse, doğuştan olan bazı huylar değişmez demektir. Yedi
yaşında pasif ise, yetmişinde de pasif olur. Burada kesinlikle çelişki yoktur.
28- Kervan yolda düzelir // Balık baştan kokar.
AÇIKLAMA
(Kervan yolda düzelir) sözü, (Yörüğün göçü gide gide düzelir) atasözüne
benziyor. Hele bir işe başlayalım, zamanla bu iş düzelir demektir. Bir an önce
işe başlamanın önemi bildiriyor. Çünkü bir işin bitmesinin ilk şartı, o işe
başlamaktır. İkinci atasözünün bununla hiç ilgisi yoktur. (Başa gelen bütün
kötülükler ve iyilikler baştakilerden gelir. Yani baştakiler iyi olursa işler
iyi, kötü olurlarsa işler kötü olur; iş, başa bağlı) demektir. İki söz
farklı sözlerdir, çelişki yoktur.
29- İnsanın kıymetini insan bilir // İnsanoğlu çiğ süt emmiş.
AÇIKLAMA
Burada da, hiç çelişki yok. Burada insan demek, iyi insan demektir. İnsan ol,
delikanlı ol demek, iyi ol demektir. Âlimin kıymetini âlim bilir de denir. İyi
insan, iyi insanın kıymetini bilir demektir. Bu sözde herhangi bir yanlışlık
yoktur. İkinci söz, çiğ süt mecazdır, olgun değil anlamındadır. Kötü insanlardan
zarar beklenir anlamındadır. Kötü insan, iyiliği bilmez, zararı dokunabilir
demektir. Bazıları, çıkarı olan işte kendisine iyilik edene bile nankörlük
ederler demektir. Bu iki söz arasında çelişki yoktur.
30- Anasına bak kızını al, kenarına bak bezini al // Beş
parmağın beşi bir değil.
AÇIKLAMA
Genelde, bir kız anasına çeker. Anası iyi ise, ahlaklı ise, kızı da iyi ve
ahlaklı olabilir, anası kötü ise, kızı da kötü olabilir demektir. Bir kız
araştırırken, ailesinin iyi mi kötü mü olduğuna bakmalı demektir, çünkü çocuk,
ana babasına çekebilir. Eskiden kumaşlar, bezler kenarından bilinirdi, el
tezgâhlarında dokunurdu. Kenarı iyi ise iyi, kötü ise kötü olduğu anlaşılırdı.
İkinci söz, insanlar birbirinden farklıdır demektir. Uzunu kısası olur, iyisi
kötüsü olur, huylusu, huysuzu, akıllısı, delisi, güzeli, çirkini olur, âlimi
zalimi olur demektir. Birinci söze zıt değildir.
31- Bir elin nesi var iki elin sesi var // Nerde çokluk orda
rezalet.
AÇIKLAMA
Bir elin nesi var, bir kişi ile bu işler yürümez, yardımcılarının da olması
gerekir demektir. İkinci söz ise, bir işe çok kişi karışırsa o iş yürümez, her
kafadan bir ses çıkar. Kimse birbiriyle anlaşamaz demektir.
32- Öfke baldan tatlıdır // Öfke ile kalkan zararla oturur.
AÇIKLAMA
Öfkenin faydalısı ve zararlısı olur. Allah için olan öfke iyidir. Nefsten
kaynaklanan öfke zararlıdır. Önce zararlı olanı anlatalım:
Nefsimizden gelen öfkede, ipin ucu, nefsin ve şeytanın elindedir; onlar öfkeyi
körükler, şuuru örter, aklı giderir, deli gibi eder. İnsan, ne yaptığının
farkında bile olmaz. Artık her zararı yapabilir, eşini boşayabilir, hatta
öldürebilir. Bunlar o anda ona tatlı gelir. Bunun için (Öfkeli iken bağırıp
çağırmak insanı deşarj edebilir, rahatlatabilir, içine atmıyor, dışarı atıyor)
denmiştir. Öfke ile kalkıp kırıp dökmek zararlı öfkedir. Fakat insan,
dine uyarak iradesini kullanabilirse, zararlı olan öfkesini yutar, kimseye zarar
vermez. Böyle kimseler övülmüştür. Bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Asıl pehlivan, rakibini değil, öfkesini yenendir.) [Buhari]
Faydalı olup baldan tatlı olan öfke, Allah için olan öfkedir. Allahü teâlâ Allah
için olan öfkeyi övmektedir. Dinimize hakaret eden kâfirlere öfkeli olmak,
onlara sert davranmak dinimizin emridir. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Ey Nebi, kâfirlerle [silahla] ve münafıklarla [öğütle, delille,
belgeyle] cihad et, [öğüt de kâr etmezse] onlara sert davran! Onların
gidecekleri Cehennem, ne kötü yerdir.) [Tevbe 73, Tahrim 9]
Allahü teâlâ Eshab-ı kiramı yani Peygamber efendimizin arkadaşlarını, kâfirlere
karşı öfkeli, Müslümanlara karşı merhametli diye övüyor. Bir âyet-i kerime meali
şöyledir:
(Onlar, kâfirlere karşı çetin ve birbirlerine karşı merhametlidir.) [
Fetih 29]
İki hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Öfke, ümmetimin salih ve takva sahibi olanlarında görülür.) [Deylemi]
(Öfke, ümmetimin iyilerinde görülür.) [Begavî] (Öfke, kötü kimselerde de
görülür ancak, iyi kimseler, din için öfkelenirler ve zararlı olan öfkelerine
hâkim olurlar.)
Bir örnek verelim:
Bir savaşta Hazret-i Ali, cengaver olan bir düşmanı yere yatırır, öldürmeden
önce, ona (Müslüman ol) der. Cengaver, bu durumu hazmedemez, çabuk
öldürmesi için Hazret-i Ali'nin yüzüne tükürür. Hazret-i Ali, onu öldürmeyip
bırakır. Cengaver şaşkınlıkla, (Beni niye öldürmedin) der. Hazret-i Ali,
(Seni Allah için öldürecektim, ama tükürünce iş değişti, araya nefsim de
girdi. İhlasıma zarar gelir diye öldürmedim) der. Cengaver Müslümanlığa
hayran olup Müslüman olur.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Sevdiğin zatı incitene, öfkelenmez, darılıp gücenmezsen, köpek senden daha
iyidir.
Bu öfkeler Allah rızası için olduğu için kıymetlidir.