İş yerindeki, sokaktaki, evdeki tartışmalara, kavgalara bakıldığında bunların
çoğunun esas sebebinin kayda değer şeyler olmadığı görülür. “Armudun sapı var,
üzümün çöpü var...” diyerek, her şeye kusur bulmak, hiçbir şeyi beğenmemek,
müşkülpesent olmak geçimsizliğe yol açar.
Birçok kimse, üstün yeteneğe, güçlü bir zekaya sahip olmasına rağmen, önemsiz
şeylerle oyalanıp, kendilerini başarıya götürecek yolları kendileri tıkar.
Önemsiz şeyleri aşıp asıl hedefe ulaşamazlar. Bilhassa klasik idarecilerde bu
özellik ağır basar. Bir tarafta, bir milyonun hesabını takip ederken, diğer
tarafta milyarlar gider de haberi olmaz.
Teferruatla uğraşıp, asıl meseleyi ihmal, yalnız idarecilikte değil, hayatımızın
her kesitinde görülür. Aile geçimsizliğinde, iş hayatında, sokakta vs...
İş yerindeki, sokaktaki, evdeki tartışmalara, kavgalara baktığımızda da bunların
çoğu incir kabuğunu doldurmayan hususlardır. Şöyle bir durup, kendi kendimize,
daha önce ettiğimiz kavgaların gerçek sebeplerinin ne olduğunu hiç düşündük mü?
Sakin bir kafayla düşündüğümüzde, -mübalağasız- kavgaların yüzde yüze yakınının
küçük, önemsiz şeylerden başladığını görürüz...
Mesela, evin erkeği eve biraz yorgun, biraz da sinirli gelir. Akşam yemeği onu
yeterince tatmin etmez ve kafasını çevirip yemeği eleştirir. Aslında yemeğin
tadında tuzunda bir eksiklik yoktur, fakat beyefendinin günü stresli geçmiştir,
deşarj olmak için bahane aramaktadır...
Akşama kadar, çocuklarından, ev işlerinden bunalan kadın da, “Kocam gelsin
de, dertleşeyim, rahatlayım” diye beklerken, ummadığı bir durum ile
karşılaşır. Hesaplar altüst olmuştur ve hanım da hemen bütün gücünü toplayıp,
şöyle bir cevap verir:
“Bu kadar parayla başka ne bekliyordun ki?” veya “Benim
de herkes gibi kaliteli bir fırınım olsaydı, evde hizmetçilerim bulunsaydı, daha
iyi yemek yapabilirdim!..”
Bu cevap beyefendinin gururuna dokunur ve açar ağzını yumar gözünü:
“Bak hanım, bunun sebebi paramızın az olması değil, basitçe sen bu işi
beceremiyorsun!..”
Tabii bunun da cevabını verir hanım. Bir müddet bu tartışma devam eder...
Yemeğin ortasında bırakıp odalarına çekilirler. Her ikisinin de “sinir
katsayıları” artmıştır... Deşarj olayım derken, her ikisi de şarj olmuştur!
Her iki taraf da birbirine her türlü ithamda bulunur... Kaynanalar,
kayınpederler, para, evlilik öncesi ve sonrası verilmiş olan sözler ve diğer
konular gündeme gelir. O kadar senelik evlilik zamanındaki olaylar gözden
geçirilir!
Her iki taraf da savaşı sinirli ve gergin olarak terk eder. Hiçbir şey yerine
oturmaz ve her iki taraf da bir sonraki kavganın daha da berbat olmasını
sağlarcasına kendisine yeni cephaneler, savunma malzemeleri, yeni taktikler
bulmaya koyulur. Bu arayışla uykuya dalarlar...
Sabah olup geçmiş günün yorgunlukları, stresleri uykuda kaybolunca, her ikisi de
yaptıklarına pişman olur. Tartışılan konuların incir çekirdeğini doldurmadığını
anlarlar ve açıktan olmasa da içlerinden hâllerine gülerler. Genelde, hep böyle
ufak tefek, küçük şeyler büyük tartışmalara sebep olur. Bu bakımdan kavgaları
önlemek için, ufak tefek düşünmeyi bir kenara bırakmalıdır...
Birini eleştirmeden, azarlamadan, ona ithamda bulunmadan önce veya meşru müdafaa
niyetine, karşı saldırıya geçmeden evvel, kendimize şunu sormalıyız: “Bu
gerçekten önemli mi?”
Birçok durumda önemli olmadığını anlar, böylece uyuşmazlıktan kaçınmış
olursunuz. Kendinize tekrar tekrar sorun: “Gerçekten de önemli mi?”
Yemeğin tuzunun az veya çok oluşu, tadının şöyle böyle olması, biraz parayı
çarçur etmesi veya eve sevmediği kayınvalidesini, görümcesini davet etmesi
gerçekten de o kadar önemli mi?
Olumsuz bir tutum içine gireceğinizi hissettiğiniz an, kendinize sorun: “Gerçekten
de önemli mi?” Bu sorunun daha hoş bir ev ortamı meydana getirmede büyük
rolü vardır.
Bu durum, büroda, iş yerinde, sokakta kısaca hayatımızın her kesitinde
geçerlidir. Eve giderken trafikte birisinin aniden önünüze geçmesinde de. Bu
soru, hayatta tartışma meydana getirmeye açık bütün durumlarda işinize yarar.
Her zaman mutlaka bu soruyu kendimize soralım:
“Gerçekten de önemli mi?”
Şu üç günlük dünyada Allahü teâlâ bizi “Gerçekten önemli”leri idrak
edenlerden ve ona göre yaşayanlardan eylesin!..