Hastalık yapıcı herhangi bir yolla insana geçme özelliğindeki mikropların veya parazitlerin vücuda girmesiyle ortaya çıkan hastalıklar. Hastalığı yapan organizmalar, virüsler, bakteriler, riketsialar, mantarlar olabilir. Bütün bulaşıcı hastalıklar bir veya birkaç yolla insana geçebilme özelliğindedir. İnsandan insana, hayvandan insana olduğu gibi, topraktan insana da bulaşma husûle gelebilir.
Bulaşma şekillerinden başlıcaları şunlardır:
1. Aksırırken, öksürürken, konuşurken ağızdan çıkan damlacıkların başkası tarafından teneffüs edilmesiyle (verem, boğmaca ve çeşitli solunum yolu hastalıkları.)
2. Direk deri temâsı ve cinsî temâsla.
3. Hastanın kullandığı çamaşır, yatak eşyâsı ve yiyecek eşyâları gibi malzemeler vâsıtasıyla.
4. Hayvanların insandan insana veya hayvanlardan insana hastalık taşımasıyla (Bunun en canlı örneği anofel cinsi sivrisineklerin taşıdığı sıtmadır. Yine aynı şekilde güvercinler "psittakoz" hastalığını taşırlar.)
5. Hastalandırıcı mikroplarla kirlenmiş yiyecekler ve içeceklerin alınmasıyla (Suyla bulaşan hastalıkların başlıcaları tifo, dizanteri, kolera, paratifo olarak sayılabilir.Yiyeceklerle de besin zehirlenmeleri ve gastroenteritler meydana gelebilir.)
6.Hastalıklı bir anneden hâmilelik sırasında veya doğum esnâsında bebeğe hastalık bulaşmasiyle (Frengi, kızamıkçık, gonore konjonktiviti, yâni belsoğukluğu mikrobunun yaptığı göz iltihâbı bu yolla bulaşabilir.)

Kuluçka devresi: Hastalık yapıcı organizma, vücuda girdiği zaman üremeye başlar. Üreyerek hastalık belirtilerini ortaya çıkaracak sayıya gelmesi belli zaman alır. Mikrobun vücuda girdikten hastalık belirtilerinin ortaya çıkmasına kadar geçen zamana "kuluçka devresi" denir. Kuluçka devresi, mikrobun cinsine göre çok değişiklik gösterir. Kolerada kuluçka dönemi bir kaç saat sürdüğü halde, karaciğer iltihâbının (hepatitis) bir şeklinde 5-6 ay sürebilir. Kuduz vak’alarında, bir hattâ iki seneyi geçer. Kuluçka süreleri olabilir (özellikle beyne çok uzak noktalardaki ısırıklarda). Epra (cüzzam)da ise kuluçka süresi 2-20 yıl gibi seneleri bulabilir. Bir kişi mikrop tarafından hastalandırılınca vücutta o mikroba karşı antikorlar (savunma maddeleri) yapılmaya başlanır. Bu antikorlar, hastalık geçtikten sonra da vücutta mevcut olup, aynı mikrobun ikinci bir saldırısında karşı koyarlar. Bir mikrobu vücut tanıyıp ona karşı antikor yapmışsa, o mikrobun daha sonraki girişlerinde ya hiç hastalık olmaz veya hastalık hafif seyreder. Buna bağışık olma durumu denir.

Sun’î olarak meydana getirilen bağışıklıkta, kişiye zayıflatılmış, ölü mikroplar veya mikrop maddeleri verilir. Bunlara karşı hastalık belirtileri hâsıl olmaksızın antikor teşekkül eder. Böylece kişinin hastalığa karşı korunması sağlanır. Birçok hastalığa karşı kullanılan aşılar böyledir. Aşılar her bulaşıcı hastalıkta tesirli olmayıp, ancak belli sayıda hastalıkta tesirlidir.

Hastalığa yakalanma açısından daha şanssız olanlar (daha çok yakalananlar) şunlardır:
1. Bulaşıcı hastalıkların salgın olduğu yerlere gidenler,
2. Üç aylıktan daha küçük bebekler,
3. Âilesinde bulaşıcı hastalık taşıyan kişi bulunanlar,
4. Yaşlı ve yatalak olanlar,
5.Kanser gibi bağışıklık sistemini felce uğratan bir hastalığı olanlar, 6. Bağışıklığı bastırıcı ilaçları kullananlar.

Bulaşıcı hastalıklarda bâzı belirtiler vardır ki, hemen hemen bütün hastalarda bulunur. Bunlar; ateş, halsizlik, iştahsızlık, başağrısı, genel vücut ağrıları olarak sayılabilir. Bâzı hastalıklarda döküntüler olabilir (kızıl, kızamık, çiçekte olduğu gibi). Hazım sistemini tutan hastalıklarda ise umûmiyetle ishal vardır.

Her doğan çocuğa, zamânı geldiğinde aşı yaptırmalıdır. Vücûdu devamlı kuvvetli tutmalı, yeme-içmeye çok dikkat etmelidir. Düzenli bir hayat sürmeli; sefâletten, içki ve gece hayâtından mutlakâ kaçınmalıdır. Bulaşıcı hastalık salgını olan yerlere mecbûren gitmek gerekiyorsa, alınacak tedbirler ve yapılacak aşılar konusunda bir hekime danışmalıdır. Temizlenmemiş kirli yiyecekler yememeli, vücut temizliğine gereken dikkati göstermelidir. Ortaçağ Avrupa’sı salgınlarla çalkalanırken, İslâm ülkelerinde bulaşıcı hastalıklara daha seyrek rastlanması, dînimizin temizliğe verdiği önem sebebiyledir.

Bulaşıcı hastalıkların tedâvisi çok çeşitli olup, hastalık yapıcı mikrobun cinsine göre değişir. Penisilin ve benzeri antibiyotikler bakterilere karşı tesirlidir. Sıtma gibi protozoon (tek hücreli canlı) cinsi mikroplarla meydana gelen hastalıklar da, çeşitli kimyevî maddelerden müteşekkil ilaçlarla iyileştirilir. Virüs hastalıkları ise antibiyotiklerden etkilenmezler.
Belli başlı bulaşıcı hastalıklar: Belsoğukluğu, Bruselloz, Çiçek, Difteri, Dizanteri (amipli veya basilli), Grip, Hepatit, Kızamık, Kolera, Menenjit, Psittakoz, Sıtma, Suçiçeği, Tetanos, Tularemi, Tüberküloz, Uyku hastalığı, Zatürre,Tifo,Tifüs.