Evliyâ hanımlardan. İsmi Cevhere'dir. Bağdât'ta yaşadı. Doğum ve vefât târihleri kesin olarak bilinmemektedir.

Cevhere Hanım, sâlih bir zât olan Ebû Abdullah el-Berâsî ile evlendi. Daha önceleri câriye idi. Âzâd edilince yuva kurdu ve kendini ibâdete verdi.

Ebû Abdullah el-Berâsî anlatır: "Birgün Cevhere bana; "Ey efendi! Kadınlar Cennet'e girdiklerinde süslenir zinetlenirler mi?" diye sordu. Ben de evet dedim. Bunun üzerine bir feryat koparıp bayılıp, yere düştü. Daha sonra kendine geldi. Ona; "Bu ne haldir." dedim. Bana; "Şu hâlimi düşünüyorum da dünyâ nîmetlerinden kavuştuğum şeyler beni korkutuyor ve âhirette mahrûm kalacağımı zannettim." diye cevap verdi. Bir zaman Cevhere Hâtundan çok ibâdet etmesinin sebebini sordular; Oşöyle anlattı: "Bir gece rüyâmda bana Cennet'te bir köşk gösterdiler. Burası kimin için hazırlandı diye sordum. Bana; "Burası gece kalkıp Kur'ân-ı kerîm okuyanlar içindir." denildi. Bundan sonra geceleri uyumayıp Kur'ân-ı kerîm okumaya ve gece ibâdetine devâm ettim." dedi.

Cevhere Hâtun geceleri efendisini uyandırır ve ona; "Ey efendi! Kalk kervan gidiyor!" derdi. Cevhere Hâtun edebe çok dikkat eder, kıbleye arkasını dönmez, yüzünü döner öylece otururdu.

Hakim bin Câfer anlatır: "Bir gün Ebû Abdullah'ın evine gittim. Kuru bir yer üzerine oturmuştu. Daha önceleri geldiğimde altında bir minder, döşek görürdüm. Lâkin bu defâ altındaki döşek yoktu. Ona; "Ey Ebû Abdullah! Daha önceleri oturduğun minderi ne yaptın. Şimdi kuru bir yer üzerine oturmuşsun? dedim. Bunun üzerine o; "Dün gece Cevhere Hâtun beni uyandırdı ve bana; "Ey efendi! Şu hadîs-i şerîfi duymadın mı? "Yer, Âdemoğlu için; Ey insanoğlu benimle aranda sâdece bir perde var. Yarın ise benim altımda (içimde) olursun." "Ben de evet öyledir dedim. Bana; "Öyleyse bu yaygıyı kaldır. Artık ona ihtiyâcımız yok." dedi. Ben de o yaygıyı kaldırdım.

1) Sıfat-üs-Safve; c.2, s.336