A (1114) | B (527) | C (326) | D (413) | E (571) | F (239) | G (275) | H (942) | İ (454) | J (19) | K (840) | L (165) | M (1275) | N (492) | O (286) | P (298) | R (355) | Ş (870) | T (498) | Ü (161) | V (201) | Y (198) | Z (205)
Başlıksıralama simgesi Yazı
Te'dîb

1.Terbiye etme, edeblendirme. (Bkz. Edeb)
Kişinin çocuğunu te'dîb etmesi, sadaka vermesinden daha hayırlıdır. (Hadîs-i şerîf-Tirmizî)
Rabbim beni en güzel bir edeb ile te'dîb etti. (Hadîs-i şerîf-Mektûbât-ı İm...

Te'hîr

Geciktirmek, geri bırakmak. (Bkz. Takdîm ve Te'hîr)
Her sabah ve akşam tövbe etmeyen kimse, kendine zulm eder. Tövbeyi te'hîr etmemelidir. (İmâm-ı Mücâhid)

İyi, hayırlı işler akla gelince bunu te'hîr etmeden hemen yerine...

Te'lîf

Başkalarının sözlerini kendine mahsus bir sıra ile toplayıp kitâb hâline getirme.
Kalp ve rûh ilimlerinin mütehassısları ya kitab tasnîf ederler veya te'lif ederler. Tasnif demek, bir ârifin kendine bildirilen ilimleri, esrârı, dereceleri...

Te'mînât

Güven ve garanti vermek. (Bkz. Emân)

Te'vîl

1. Yorumlamak, açıklamak.
Bir müslümanın bir sözü veya bir işi birçok bakımdan kâfir (îmânsız) olacağını gösterse, bir bakımdan ise, kâfir olmıyacağını gösterse, bu bir bakıma göre te'vîl edilmeli ona kâfir dememelidir...

Teaddüd-i Zevcât

Birden fazla kadınla evlenmek; poligami.

Teakkul

Aklı kullanarak, lüzumlu şeyleri öğrenirken, her şeyin haddini, sınırını aşmamak, yâni lüzumlu olanı terk etmemek, lüzûmsuz olanla meşgûl olmamak, bunlarla vakit öldürmemek.

Hikmetten (ilimden) yedi şey meydana gelir:
1)Zek...

Teâlâ ve Tekaddes

Allahü teâlânın ism-i şerîfi anıldığında, işitildiğinde veya yazıldığında: "Yüce ve noksan sıfatlardan münezzeh (uzak, temiz)" mânâsına hürmet, saygı ifâdesi.

Teâmül

İ'tiyâd, alışkanlık olarak yapılagelen şey. (Bkz. Örf ve Âdet)

Teassub (Taassub)

Haksız yere düşmanlık etmek, inadcılık etmek; kendi yanlış fikrine körü körüne bağlanıp başkalarının doğru fikrini kabûl etmeme.

Teayyün

Alış-verişte söz kesilirken tâyin (belli) edilen malın, belli olarak kalması.
Teayyün eden malın kendisini vermek lâzımdır.Benzerini hattâ daha iyisini alması için müşteri zorlanamaz. ( Hamza Efendi)

Teayyün-i Evvel

İlm-i ilâhîde ilk teayyün, zuhûr, ortaya çıkış.
Peygamberlerin ve meleklerin bütün vilâyetleri, teayyün-i evveldedir. (Muhammed Bâkî-billah)

Teayyün-i İmkânî

İnsanın hakîkati olan teayyün-i vücûbîsinin zılli yâni görüntüsü. Ehlullah (evliyâ) kendi yaratılışlarına, güçlerine göre tasavvuf mertebelerine kavuşmakta birbirlerinden çok ayrıdırlar. Evliyâ arasında Allahü te...

Teayyün-i Vücûbî

Bir şeyin, insanın hakîkati.
Îsâ aleyhisselâm gökten inerek, âhir zaman Peygamberinin dînine uyunca, onun teayyün-i vücûbisi kendi makâmından yükselerek, ona uyduğu için, hakîkat-i Muhammedî'nin mak...

Tebâreke Sûresi

Kur'ân-ı kerîmin altmış yedinci sûresi. (Bkz. Mülk Sûresi)
Ey oğul! Yatacağın zaman, Tebâreke sûresini oku. Peygamberimiz aleyhisselâm buyurdu ki: Yatarken Tebâreke sûresini okumadan yatma. Zîrâ ölürsen...

Tebâreke ve Teâlâ

Allahü teâlânın ism-i şerîfi anıldığında ve yazıldığında, söylenen ve yazılan, "Yüce ve noksan sıfatlardan münezzeh (uzak, temiz)" mânâsına ta'zîm ve hürmet ifâdesi.

Tebasbus

Bir menfaate kavuşmak veya bir zarardan korunmak için tevâzu göstermek, yaltaklanmak.

Tebbet Sûresi

Kur'ân-ı kerîmin yüz on birinci sûresi.
Tebbet sûresi Mekke'de nâzil oldu (indi). Beş âyettir.Tebbet, kurusun mânâsında bedduâdır.Sûre, Ebû Leheb hakkında inmiştir. (İbn-i Hişâm, İbn-i Abbâs)

...

Tebcîl Etmek

Ta'zîm, hürmet etmek ve saygı göstermek.
Kâfirlere (müslüman olmayanlara) ancak iş düştüğü zaman selâm verilebilir. Kâfiri tebcîl etmek için selâm verenin ve kâfiri ta'zim edenin, kıymet verenin, mesel...

Tebe-i Tâbiîn

Peygamber efendimizin Eshâbını gören ve sohbetinde bulunmakla Tâbiîn denen büyükleri görmekle şereflenenler. (Bkz. Tâbiîn)

Eshâb-ı kirâm, Tâbiîn ve Tebe-i tâbiînin toplam zamânı yaklaşık iki yüz yıldır. Bu...

Teberrî

Uzaklaşmak, uzak durmak.

Teberru

Bir kimsenin, mecbur ve mükellef (yükümlü) olmadan, herhangi bir şeyi kendi rızâsı ile karşılıksız olarak birisine onun mülkü olacak şekilde vermesi.

Teberrük

Bereketlenme, mânen istifâde etme, faydalanma.
Ebû Hanîfe ile teberrük ediyorum. Her gün mezârını ziyâret ediyorum. Zor bir durumda kalınca, onun kabrine gidip iki rek'at namaz kılarım. Allahü teâlâya yalvarırım. Dileğimi...

Tebessüm

Gülümseme, kendinin işitmeyeceği şekilde sessiz gülme.
Peygamber efendimiz güler yüzlü idi. Tebessüm ederek gülerdi. Gülerken mübârek ön dişleri görünürdü. Güldüğü zaman nûru duvarlar...

Teblîğ

Peygamberlerin, Allahü teâlânın emir ve yasaklarını, insanlara eksiksiz ve noksansız olarak bildirmeleri.

Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
Onlar (Peygamberler) Allahü teâlânın insanlara gönderdiklerini tebliğ ederler. O'ndan korkarlar. Allah'tan...

Tebşîr

Müjdeleme, sevindirici bir haber ulaştırma.
Eğer ölüyü ağzı açık, sanki gülüyor, yüzü gülümsüyor, gözü dahi kırpık gibi görür isen; bilmiş ol ki, o kimse, âhirette kavuşacağı sürûr (sevin...

Tebzîr

Malı, İslâmiyet'in ve aklın uygun görmediği yerlere dağıtma, isrâf.

Allahü teâlâ âyet-i kerîmede buyurdu ki:
Akrabâya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver. Malını tebzîr etme. Çünkü tebzîr...

Tecdîd-i Îmân

Bilerek veya bilmeyerek küfrü gerektiren (îmânı gideren) bir sözü söylemek veya bir işi yapmak yâhut böyle bir şeyi yapmış olma ihtimâli üzerine, Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah sözünü; mânâ...

Tecdîd-i Nikâh

Nikâhı yenileme, tâzeleme.

Tecellî

Görünme. Kalbde Allahü teâlânın zâtının ve isimlerinin zuhûru.
Evliyâ herkes gibi, bir mezhebe tâbi olarak yükselmişlerdir. Ahkâm-ı İslâmiyye'ye yapışmak, bir ağaç dikmek gibidir. Evliyâya hâsıl olan...

Tecellî-i Cemâl

Allahü teâlânın cemâlinin zuhûru.
Cennet'te mü'minlerin makbûl olanları, her sabah ve akşam, derecesi aşağı olanlar ise, her Cumâ günü ve kadınlar, dünyâ bayramı gibi yılda birkaç kere tecellî-i cemâl...

Tecellî-i Ef'âl

Sâlikin, yâni tasavvuf yolcusunun, kulların fiillerini Allahü teâlânın fiilinin zılleri (görüntüleri) olarak görmesi ve bu fiillerin varlığının O'nun fiili ile olduğunu bilmesi. Âlem-i Emrin ilk adımında olan tecellîler.

Tecellî-i ef'...

Tecellî-i Sıfat

Allahü teâlânın sıfatlarının tecellîsi.
Seyyid Nûr'un bir teveccühü (bakması) ile tâliblerin (kendisine talebe olanların) kalbleri zikre başlardı. Tecellî-i sıfat hâsıl olurdu. (Mazhar-ı Cân-ı Cânân)

Tecellî-i Sûrî

Zât-ı ilâhînin veya isimlerinin kendilerinin değil, sûretlerinin, görüntülerinin tecellîsi.
Başkalarının yolun sonunda kavuştukları ve Hakk-ul yakîn dedikleri, bize yolun başında Tecellî-i sûrî olarak hâsıl...

Tecellî-i Zât

İsim ve sıfatlar araya girmeden sâdece zât-ı ilâhînin tecellî etmesi.
Tecellî-i zât,Peygamberlerin sonuncusuna (Muhammed aleyhisselâma) mahsûstur. O'nun yanısıra başka peygamberlere ve O'na çok uyan bu ümmetin evliy...

Tecemmül

Çirkinliği gidermek, vakar sâhibi olmak, şükr etmek ve nîmeti göstermek için zînetlenmek, süslenmek.

Tecemmül etmek, müstehâbdır.Helâl şeylerle zînetlenmek mubâhtır. İmâm-ı a'zam Ebû Hanîfe dört yüz altın...