Kayseri evliyâsından. 1799 (H.1214) târihinde Kayseri'de doğdu. Asıl adı Muhammed Sâlih'tir. 1885 (H.1302) yılında yine orada vefât etti. Nâşı, Hunad Câmii şerîfinin içinde hazırlanan makamda toprağa verildi.

Babası Kayseri hanedânından Çukurluzâde Ahmed Ağadır. Ancak küçük yaşta babasını kaybetmesi üzerine dedesi Hacılarlı Mûsâ Efendinin himâyesinde büyüdü. Âlim ve zâhid bir zât olan Mûsâ Efendi, kendisine "Torun" diye hitâb ettiği için adı halk arasında "Torun Efendi" diye meşhur oldu. İlk tahsîlini Hacılar'da Mûsâ Efendinin yanında yapan Torun Efendi, keskin ve parlak zekâsıyla dedesinin hayır duâlarına mazhar oldu. Mûsâ Efendi Kayseri'de Sivas Kapısı yanında bulunan Çiğdeli Câmisinde vâz ederken yanına aldığı bu küçük torununu halka göstererek samîmi duâlarda bulundu.

Gençliğinin ilk yıllarında dedesi Mûsâ Efendinin vefâtı üzerine Kayseri'ye gelerek halasının kocası Hacı Seyyid Ağanın evinde kaldı. Bu arada zarûret dolayısıyla dokumacılık sanatını öğrendi ve yirmi yaşına kadar bu işle meşgul oldu. Bu esnâda bir gece rüyâsında Resûlullah efendimizi gördü. Resûlullah efendimiz kendisine mânevî bir işâret olmak üzere eline Kur'ân-ı kerîm vererek "İkrâ" (Oku) hitâbını emir buyurdular. Uyandığı andan îtibâren içinde büyük bir tahsil, okuma aşkı bulunan Torun Efendi, dokumacılık sanatını terk etti. Önce Mürekkepçi İsmâil Efendinin derslerine devâm etti.Yanıkoğlu Câmii İmâmı Hacı Derviş Efendiden Kur'ân-ı kerîmin yedi çeşit okunuşu üzerine dersler aldı.Aynı zamanda o asırda ilmi etrâfa yayılmış olan Göncüzâde Kâsım Efendinin derslerinde yetişerek icâzet aldı. Yine devrin meşhur âlimlerinden Ankaralı Sarı Abdullahzâde Mehmed Efendi ile Hacı Vahdî Sâlih Efendinin sohbet ve derslerine katıldı.

On sekizinci asırdan îtibâren medreseler ihtiyâca kafî gelmediğinden câmiler birer ilim merkezi hâline gelmişti. Nitekim Kayseri'de Câmi-i Kebîrin dersiâmı HocazâdeMehmed Efendinin ölümü üzerine Torun Efendi burada müderrislik vazîfesine getirildi. İlimdeki yüksek derecesi sebebiyle kısa zamanda tedris halkasında yüzlerce talebe birikti. Kayseri'den başka çevre illerden de ilmini ve fazîletini işitenler derslerine ve sohbetlerine koştular.

Bir aralık hacca da giden Hacı Torun Efendi, gidiş ve dönüşlerinde Mekke, Medîne ve Şam gibi Osmanlı vilâyetlerindeki âlimlerle karşılaşmış ve onlarla ilmî sohbetlerde bulunmuştur. Karaman Müftüsü büyük âlim Hadimîzâde Abdullah Hasib Efendiye de uğrayan Hacı Torun Efendi, onun el yazması mecmuasını ve diğer eserlerini görmüş bir kısmını istinsah, kopya etmiştir. Hacdan döndükten sonra da yine Câmi-i Kebîrdeki tedrîs hayâtına devâm eden Hacı Torun Efendi, talebelere tefsîr, hadîs, fıkıh usûlü, meânî, beyân, bedî, sarf, nahiv, mantık, âdâb, kelâm, hikmet ve hey'et gibi dersler okutmuştur.

Otuz yıldan ziyâde Câmi-i Kebîrde ders veren halka vâz ve nasihatlarda bulunan Hacı Torun Efendi, yaşları yetmişe vardıktan sonra Beydâvî Tefsîri ile Buhârî derslerinden başka ders okutmayıp daha çok ibâdet ve zikirle vakitlerini geçirdi. Son zamanlarında pekçok müzmin, tedâvîsi mümkün olmayan hastalıklara yakalandı. Hastalıklarının en şiddetli anlarında dahi hiçbir zaman şuurunu kaybetmedi ve devâmlı cenâb-ı Hakk'a hamd ve şükürlerde bulundu.

En sıkıntılı anlarında dahi hiç bir zaman hastalığından şikâyet edecek ve tahammülsüzlüğünü gösterecek bir kelime sarf etmedi. Vefâtına son üç gün kala ileri gelen talebeleri yanında gece ve gündüz hatm okudular. Kendisi de o hasta hallerinde onlarla berâber hatm okumaya devâm ederken 1885 yılı Kasım ayının ikisinde Cumâ günü (H.22 Zilhicce 1302) vefât etti. Hunat Câmiinin batı kapısından girerken görünen Hunat Hâtun türbesi yanına defnedildi.

Kabir taşında şu beyit yazılıdır:

Îzâ kâle'l-Müezzinü fi'l-hamsi eşhedü
Ve nahnü nücîbu fi'l-Kubûrî ve neşhedü.

Açıklaması:

Müezzin beş vakit ezanda; "Cenâb-ı Hakk'ın varlığına ve birliğine ve Peygamber efendimizin O'nun resûlü olduğuna şehâdet ederim." dediğinde biz de mezarda olduğumuz halde cevap verir ve şehâdet ederiz.

Hacı Torun Efendinin eserleri: 1) İşârâtü'l-Kur'ân, 2) Miftâhu'l-Hayât, 3) Risâletü'l-İndirâciyye, 4) Tenbîhü'l-Ağbiyâ, 5) Hissü'l-Hakk ve Zaher, 6) Risâle fî Ta'rîfâti'l-Ahkâmi'ş-Şer'iyye'dir.

İşârâtü'l-Kur'ân isimli eserini Sultan Abdülmecîd Hana takdim edince, eseri beğenen Sultan, Hacı Torun Efendiye 250 kuruş maaş bağlatmıştır.

1) Meşhur Mutasavvıflar; s.239

2) Kayseri Ulemâsı; s.41-44