Karın ve gögüs boşluklarını birbirinden ayıran, en büyük solunum kası olan diyaframın, istemdışı birden kasılması ve aynı anda da soluk borusu üst kısmını kapatan ''glottis''in kapanması ile meydana gelen kısa süreli bir olay.

Hıçkırık erkeklerde daha fazla görülür. Solunum kaslarının ve özellikle diyafragmayı kontrol eden beyindeki merkezin ve diyafragmanın sinirlerinin tahrişi sebebiyle ortaya çıkan bir hadisedir. Arasıra olan hıçkırığın bir önemi yoktur. Ancak çok uzun süren veya tekrarlayıp duran hıçkırık krizlerinin sebepleri araştırılmalıdır. Diyafragma plörezi, zatürre, üremi, alkolizm, mide, yemek borusu hastalıkları, karaciğer hastalıkları, bazen de psikolojik rahatsızlıklar uzun süren hıçkırık sebebi olabilir.

Tedavi:Kandaki CO konsantranyonunun yüksek olması hıçkırığa engel olur. Hıçkırığı durdurabilmek için çok sayıda basit çareler denenebilir. Soluğun bir süre tutulması veya bir kese kâğıdı içine soluk alıp vermek, hızla bir bardak su içmek, kuru ekmek veya buz parçaları yutmak, dili çekmek, bu çareler arasında sayılabilir.

Bunlarla başarı sağlanamazsa burundan içeriye doğru bir plastik sonda sokmak ve bunu içeriye doğru 7.5-10 cm. kadar ittikten sonra hafifçe aşağı yukarı hareket ettirmek faydalı olabilir. bu ayarlama küçük dilin ortasına ve ikinci boyun omurunun karşısına gelen duyarlı farenks bölgesini uyarır. Özellikle ameliyat sonrasında hıçkırığı bulunan hastalara oksijen içerisinde %5 Co solutulması faydalıdır. İnatçı hıçkırıkların tedavisinde fenobarbital, skopolamin, proklorfenazin, klorpromazin ve narkotikler gibi ilâçlar kullanılabilir.
Bu yöntemlerle de hiç durmaz ise, az miktarda binde beşlik prokain çözeltisi kullanılarak frenik sinir blokajı uygulanabilir.