Halk arasında yaygın olarak kullanılan, yeraltından kaynayarak yeryüzüne çıkan şifalı sular. Kaplıcalar, fizik tedavinin sahasına girer. Bu şifalı sularda, erimiş halde demir, kükürt, kireç, magnezyum, potasyum, sodyum gibi madeni tuzlar bulunur. Bu sebeple şifalı sular bazı hastalıklara iyi gelmektedir. Ayrıca bu şifalı sularda gözle görülemeyen bir takım radyoaktif ışınlarda vardır.

Bundan başka kaplıca sularında vücudun mikroplara karşı koyma gücünü artıran, sindirimi kolaylaştıran, bütün vücuda rahatlık sağlayan bazı tesirler de görülmektedir. Bu şifalı suların; birçok mide, barsak, karaciğer, safra kesesi, böbrek, sinir hastalıklarına, romatizma, felç ve çeşitli deri hastalıklarına iyi geldiği bilinmektedir. Her kaplıca ve içme sularının içindeki madeni tuzlar değişik olduğundan hangi hastalıklara hangi çeşit suların iyi geldiğini bilmek lâzımdır. Kaplıca tedavisine başlamadan önce ilgili doktora danışmak ve onun tavsiye ettiği kaplıca ve içmelere gitmek gerekir.

Türkiye'deki kaplıcaların şifa sağladıkları hastalıklar, kaynağının cinsine göre değişmektedir. Bunlardan ''Alkali kaynaklar'' bilhassa solunum sistemi üzerine; içilirse, mide, barsak hastalıkları ve safra taşlarına, yıkanılırsa romatizmaya iyi gelir. ''Silisli kaynaklar'' romatizma, damar sertliği hastalıklarına iyi gelir. ''Akratoterm kaynaklar'' romatizmaya, böbrek hastalıklarına, felç ve kadın hastalıklarına iyi gelmektedir. Şifa niyetiyle, vücuttaki rahatsızlıkların iyileşmesi için soğuk sıcak çamurlu sularda banyo yapmak, tabiatın güzelliklerinden istifade etmek, dinlenmek için geziler yapmak, içmelere gitmek insanlara çok faydalı olmaktadır. Memleketimizde çok geniş bir şekilde içme ve kaplıcalardan istifade edilmektedir.

İslâmiyetin temizlik ve hastalıklara şifa aranması hakkındaki emirleri müslümanların bol bol banyo yapmalarını ve bu arada yeraltından fışkıran şifalı suların etrafını muhafaza altına almalarını teşvik etmiştir. Anadolu'ya giren Müslüman Türkler, bunları istifadeye uygun şekilde ihya edip yenilerini de yaparak mükemmelleştirmişleridr. Türkler fethettikleri yerlere sayısız hamamlar, kaplıcalar, içmeler, çeşmeler, havuzlar vesair şifalı su tesisleri kurmuşlardır. Hatta bunlar dünya çapında ender rastlanan eserler vasfına haizdir. Günümüze kadar sağlam kalan Budapeşte kaplıcası Avrupa'da Türklerin bıraktığı en önemli eserlerden biridir.

Türkiye'mizin jeolojık ve morfolojık yapısı itibarıyla şifalı suları boldur. Her geçen gün bu şifalı suların önemi anlaşılmakta, etrafında ihtiyacı karşılayacak yeni tesisler yapılmaktadır.