Malatya'nın tanınmış velîlerindendir. 1862 yılında Malatya'da doğdu. Babası şehrin en eski ailelerinden Kirişçizâdelere mensup Mustafa Efendi'dir. İlim öğrenmeye küçük yaşta başlayıp 1889'da icâzet almıştır. 1938 yılında vefât edip Aşağıbağlar Kuyuönü mezarlığına defnedilmiştir. Kabri ziyâret edilmektedir.

Keşşaf Hoca'nın halk arasında yaygın olan menkıbelerinden biri şöyledir:

Keşşaf Hoca'nın gençlik yıllarında Divriği'de çok sayıda âlim vardır. Hoca'nın yolu bir gün bu ilçeye düşer. Kaldığı yerde ulemâ kisvesini değiştirerek medreselerden birine gider. Bir köşede dersi tâkib etmeye başlar. Dersin hocası Muhyiddîn-i Arabî hazretlerine atıp tutmaya başlayınca çok sinirlenen Keşşaf Hoca eline geçirdiği nalını fırlatarak hocanın kafasını yarar. Sonra talebelerin şaşkın bakışları arasında ayağa kalkıp; "Sen o büyük zâtın aleyhinde konuşursan, onun bir kölesi gelip işte böyle kafanı kırar" der ve dışarı çıkar.

Arkasından koşanlar onu yakalayamazlar. Hoca ise yakında bulunan müftülük binâsına doğru gitmektedir. Peşinden gelenlerle birlikte binaya girer. Kütüphâneden çekip aldığı kitabın sayfalarını çevirerek bir sayfaya parmağını basar; "Okuyun şurayı" der. Oradakilerden biri gösterilen yeri sesli olarak okuyunca Keşşaf Hocanın haklı olduğunu herkes anlar ve hocada tövbe eder.