Bir hastalık veya ameliyat geçiren şahsın, tamâmen eski sağlığına kavuşabilmesi için geçen süre. Nekâhat devresi çok kısa veya çok uzun sürebilir. Bu süre üzerinde; hastanın yaşı, genel vücut direnci, hastalığın cinsi, hastaya uygulanan tedâvi ve gösterilen ihtimamın derecesi etkilidir. Hasta bu nekâhat devresini hastânede, evinde veya özel nekâhathânelerde geçirebilir. Hastalıktan sonra uzun süren nekâhatlerde, hareketsiz kalmak fayda yerine zarar vermektedir. Devamlı yatan şahıslarda, özellikle bacaklardaki toplardamarlarda, tromboflebit adı verilen iltihabi tıkanıklıklar olmakta ve bâzan buradan kopan pıhtılar akciğerlere gelip tehlikeli durumlara ve hattâ ölüme sebep olmaktadır.

Devamlı yatan, hareket etmekten kaçınan hastalarda, böbrek taşları daha kolay meydana gelmektedir. Bu hastalarda, kemiklerdeki kalsiyum da giderek çözülmekte ve kemikler zayıflamaktadır. Bu durum sırt ve bacak ağrılarına, omurgada şekil bozukluklarına yol açabilmektedir. Hareketsizlik, kişiyi psikolojik olarak da etkiler ve nekâhat süresini uzatır. Ameliyat sonrası hareket etmekten, kalkmaktan korkan hastaların ameliyat yaraları da geç iyileşir.

Ameliyat olan birisinin, ameliyattan sonraki günlerde yorgunluk duyması ve bu yorgunluğun derecesinin yapılan cerrâhî müdâhalenin büyüklüğüyle ilgili olması beklenen bir husustur. Bu yorgunluk, insan vücûdunun ameliyat travmasına cevap olarak karşılık verdiği bâzı sinir, iç salgı bezleri ve metabolizma hadiselerinin toplamıdır. Ameliyatın ehemmiyetine, ameliyat sonrasında hastanın iştahının açılmasına kadar geçen sürenin uzunluğuna, hastâne yemeklerinin kalitesine ve personelin tutumuna bağlı olarak, hastada kilo kaybı olur. Hastanın ateşi de hafifçe yükselir, nabız sayısı artar. Ameliyattan sonra vücutta su ve tuz tutulmasına bağlı olarak idrar miktarı azalır. Kan şekerinde bir artış görülür. Birkaç gün sonra bütün bu hâdiseler tersine döner. Su ve tuz bol miktarda atılır, idrar miktarı da artar, hasta giderek kilo almaya başlar, artık iştahı da açılmıştır. Böylece ameliyat sonrası nekâhat dönemi belirmiştir.

Nekâhat dönemi süresince hastânedeki bakımı, personelin durumu, iyi anlaşılmış bir psikiyatrik tedâvi ve gerektiğinde verilen bâzı müsekkinler oldukça mühim rol oynarlar. Güven verip, hastayı cesâretlendirmek, ameliyat sonrası bakımın en mühim unsuru olan erken ayağa kalkmayı sağlar. Ameliyat sonrası nekâhat döneminin uzunluğu konusunda bir şey söylemek güçtür. Fıtık ve apandisit gibi ameliyatlarda iki ay kadar sürer. Bu süreleri geçen bir nekâhat dönemi, anormal bir yorgunluğu düşündürmeli ve bunun sebepleri aranmalıdır.

Enfeksiyon hastalıkları veya ateşli hastalıklardan sonra da, hastalar bir nekâhat dönemi içine girerler. Bâzı had hastalıklar, nekâhat dönemi esnâsında aşırı derecede yorgunluğa sebep olurlar. Viral hastalıkların çoğu böyledir. Meselâ grip, aşırı derecede yorgunluğa yol açtığı için paçavra hastalığı da denilmektedir. Viral sarılıklar da böyledir. tifo, kolera gibi bâzı mikropların sebep olduğu ağır nekâhat dönemleri, antibiyotiklerin bulunmasından sonra ehemmiyetlerini kaybetmişler ve oldukça kısalmışlardır.

Nekâhat dönemi esnâsında hastanın beslenmesi, düzenli ve dengeli olmalıdır. Hastanın bu dönemde güzel hazırlanmış, iştah açıcı yemeklere başka zamanlarda olduğundan daha çok ihtiyacı vardır.

Nekâhatli hasta hareketsiz kalmamalı, fakat kendisini yormamalıdır. Üzüntülü olmamalı, streslere mâruz bırakılmamalıdır. Hastalıktan sonra da bir süre için uyku saatleri dokuz saat kadar olmalıdır. Hasta; rahatsızlık, sancı gibi sebeplerle uyuyamıyorsa doktorun verdiği ilâçları kullanmalıdır.

Temiz ve güneşli havanın nekâhatli hasta üzerindeki tesiri daha ziyâde psikolojiktir. Şehrin pis havası ve gürültüsünden uzak bir yerde bulunmanın faydasını küçümsememelidir.
Nekâhatli kişi, artık hastalıktan kurtulmuş ve tam sağlıklı hayâta geçiş dönemi içerisine girmiştir. Bâzı enfeksiyon hastalıklarında, nekâhat dönemindeki kişilerden alınan serumlar kullanılmaktadır. Ç