İnsanların ferdî veya toplu olarak fizikî, rûhî ve düşünme kâbiliyetini kendine ve bir rakibine karşı, önceden belirlenmiş bir düzen içinde başarı kazanmaya yönelik ve mücâdele heyecanını yaşamak için yaptığı beden hareketlerinin bütününe verilen genel isim. Futbol, hentbol, voleybol, binicilik, kayak, avcılık, denizcilik, güreş, atletizm, basketbol gibi branşlar sporun çeşitli kollarıdır.

Sporu zevk için yapanlara amatör sporcu, meslek hâline getirip, bundan para kazananlara ise profesyonel sporcu denir. Spor yönetmeliklerine göre amatör ve profesyonel sporcuların gösterileri ve faaliyetleri birbirinden ayrılmıştır.

Spor aynı zamanda geniş ölçüde turizm sanayiini de destekleyen bir kaynaktır. Milletlerarası müsâbakalar, târihî ve turistik yerlerin, sporcuların ve seyircilerin ziyâreti aracılığıyla yurtdışında tanıtılmasına sebep olmaktadır.

Târihi: İnsanların çok eski zamanlardan beri gerek ferdî, gerekse toplu olarak sportif faaliyetlerde bulunduğunu târihî kaynaklar yazmaktadır. Vücut hareketleriyle ilgili sportif faaliyetlere bütün medeniyetlerin beşiği olarak kabul edilen Ortaasya ve Anadolu’nun coğrafi bölümlerinde rastlamak mümkündür. Bu bölgelerde medeniyetlerin bir çoğu vücut hareketliliğine önem vermektedir.

M.Ö. 4000 senelerinde yaşamış Asur, Bâbil, Hitit ve Sümer uygarlıklarında ok ve mızrakla avlanma meşhurdu. Bâbil-Kiş’te yapılan bir arkeolojik kazıda Sümerlere âit iki tekerlekli ve dört koşumlu bir yarış arabasının bulunması, sporun târihinin ne kadar eski olduğu hakkında bilgi vermektedir. Târihî Gılgamış destanında da, Sümerlerin değişik sportif faaliyetlerde bulunduğu yazılıdır.

Eski Mısırlıların vücut güzelliklerini korumak için jimnastik hareketlerine ve güreşe önem verdikleri, Orta Nil kenarındaki Benî Hasan Mezarlığında yapılan kazılardan anlaşılmıştır. İlk ve Ortaçağlarda Romalılar ve Yunanlılarda sportif faaliyetler görülmektedir. Bunlarda bâzı sporların vahşice icra edildiği târihî bir gerçektir. Romalıların zırhlı eldivenlerle yumruk dövüşü yapmaları, Yunanlıların güreş sporunda kol kırmayı, boyun koparmayı, tekme atmayı serbest ederek izin vermeleri bunlara misâldir.

Eski Romalıların spor yapmaktaki gâyesi gençleri savaşa hazırlamaktı. Ortaçağda da gençleri savaşa hazırlamağa önem verildi. Bu devirde daha çok asil âilelerin çocukları spor yapabiliyordu.

Zamanımızdaki spor, 19. yüzyılın ikinci yarısında başladı. Yapılan spor reformlarıyla gençler arasında spor hevesi canlandırıldı. Kulüpler, takımlar kuruldu, yarışmalar düzenlendi.
Günümüzdeki milletlerarası spor faaliyetleri dünyâ gençlerini birbirine kaynaştırmakta, aralarında efendice mücâdele rûhunu geliştirmektedir. Sporun genel esasları ahlâka, ne olursa olsun kazanmayı gâye edinmeyen bir doğruluk kuralına dayanır. Bu doğruluğun sürekli olarak sağlanabilmesi için bütün dünyâda bir takım kurallar konulmuştur.

Sporun en önemli esaslarından biri rekordur. Rekor belirli bir branşın, belirli bir zaman dilimi içinde varılan en yüksek derecesini gösterir. Bunun tespiti için kronometre, şeritmetre gibi çeşitli ölçü âletleri kullanılır.

Türklerde spor: Spor, Ortaasya bozkırlarında göçebe olarak yaşayan Türkler arasında da revaçtaydı. Türkler yaratılışları icâbı savaşçı ve mücâdeleci bir topluluktur. Aynı zamanda gelenek, görenek, örf ve âdetlerine bağlı, bunlardan tâviz vermeyen insanlar olarak kendilerini tanıtan Türkler, sportif faaliyette de kendilerini gösterdiler ve başarı sağladılar. Vahşî sürüler hâlinde gezen atları ehilleştirerek harp ve spor vâsıtası olarak kullandılar. At yarışları: Kaçma-kovalama, at üzerinde ok atma, mızrak kullanma, Gök-börü, Kız-börü ve Beyge oyunları Türklerin at üzerindeki oyunlarıdır. Türkler ok kullanmakta çok mahirdiler. Onlar için ok ve yay, at kadar kıymetli sayılmıştır.

Ortaasya’daki Türklerin, başarı gösterdikleri spor dallarından biri de güreştir. Bunun yanında koşular, cirit, çögen de yaptıkları sporların başında gelmekteydi. Türkler, düğünlerde, bayramlarda, şenliklerde çeşitli spor gösterileri yaparlardı.

Osmanlılar döneminde Türkler, Ortaasya’dan getirdikleri çeşitli sporları yapmayı sürdürmüşlerdir. Osmanlı Sultanları, sporu sevdikleri için çeşitli yerlere spor alanları, özellikle ok meydanı yaptırmışlardır. Dördüncü Murâd Han, dünyânın bir numaralı ok atıcısıydı. Osmanlılar zamânında güreş çok yaygın bir spordu. O zamanlar ünlü Türk güreşçileri yetişmiş ve bu güreşçiler Avrupa’da rakip bulamazken, deniz aşırı ülkelere bile gitmişlerdir. Türk gibi kuvvetli sözü büyük pehlivanlarımızın yaptığı güreşlerden ortaya çıkmıştır. Osmanlılarda İstanbul’un çeşitli yerlerinde Okçuluk Tekkesi, Pehlivanlar Tekkesi gibi kuruluşlar, Türklerde sporun ilk resmî kuruluşları olmuştur. O zamanki bu tekkelerin şeyhleri günümüzdeki Federasyon Başkanı hüviyetini taşımaktaydı.

Türkiye’ye ilk defâ modern sporu sokan Fransız Beden Eğitimi Öğretmeni M. Morioux olmuştur. Daha sonra 1903’te kurulan Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü, 1905’te kurulan Galatasaray ile 1907’de kurulan Fenerbahçe, Türkiye’deki ilk spor ve futbol kulüpleri oldular. Cumhûriyetten sonra Türkiye’de hızla gelişen spor, büyük bir sporcu kitlesini içine aldı. Spor faaliyetleri günümüzde Gençlik ve Spor Bakanlığınca düzenlenmektedir.

Spor çeşitleri: Sporun birçok çeşidi vardır. Bunlardan, bâzıları ferdî, bâzıları da toplu veya takım hâlinde yapılır. Futbol, basketbol, voleybol, kürek, hentbol gibi sporlar takım hâlinde, binicilik, yüzme, tenis, eskrim, judo, boks, güreş, avcılık gibi sporlar ise ferdî yapılır. (Bkz. İlgili maddeler)

Milletlerin her sporda aynı başarıyı gösteremedikleri, bilinen bir gerçektir. İngilizler futbolda, Amerikalılar beyzbolda, Türkler, İslavlar ise güreşte üstündür. Dünyâmız aynı anda çeşitli iklim şartlarına sâhip olduğu için, soğuk ülkelerde gelişen kış sporları, sıcak ülkelerde bilinmemektedir. Bunun yanında coğrafî özellikler insanların vücut yatkınlıklarının bâzı sporlarda gelişmesinde, bâzılarının ise yapılmamasında büyük rol oynamaktadır.

Gelişmiş ülkelerin eğitim kuruluşları spora ve spor temaslarına çok önem vermektedirler. Okullarda çeşitli sporlar yapılır. Ayrıca sırf sporla uğraşan kulüpler bulunmaktadır. Bu kulüplerin bâzıları çeşitli spor branşlarında bâzıları sadece bir branşta faaliyet göstermektedir.

Kadın ve erkek yapıları arasındaki farktan dolayı, her iki cins için seçilen sporlar da farklıdır. Kadınların yaptığı bâzı sporları erkekler, erkeklerin yaptığı bâzı sporları ise kadınlar yapamamaktadır.

Birçok spor dalı milletlerarası federasyonların denetimi ve kontrolü altındadır. Bu federasyonlarsa milletlerarası federasyonun üyesidir. Her ülkede Milletlerarası Olimpiyat Komitesine bağlı bir millî olimpiyat komitesi vardır.

Spor ve sağlık: Sporun her dalı insan sıhhati için faydalıdır. Fakat zaman, yaş ve ortam göz önünde bulundurularak sistemli olarak yapılan spor sağlık için faydalıdır. Spor yapmanın yaşı yoktur. Spor bedenî ve rûhî kabiliyetleri düzenli, dengeli, gâyeye uygun olarak geliştirmek ve gereğinde bunlardan en iyi biçimde faydalanmak için yapılır.

Spor tesis, öğretim ve eğitim, malzeme ve spor organizasyonundan ibâret olan temel faktörlerin bir arada ve beraber bulunduğu ortamda var olur ve gelişir. Bu ortamların olmadığı ve bilgisizce yapılan sporlar sağlık için fayda yerine zarar getirir. Faydalı veya zararlı spor yoktur. Herhangi bir tür spor ferde göre faydalı da zararlı da olabilmektedir. Ferdî yapılan spor faaliyetleri kişinin karekterini meydana getirirken, takım sporları ise oyun arkadaşları ile ekipleşme rûhu ve dayanışma vasıflarını geliştirmekte, dolayısıyla sporculuk rûhu, eşitlik, beceri, nefse hâkimiyet ve nezâketi bir araya getirmektedir.