Din düşmanları ve bid’at ehli çıkardıkları bazı sözlere hadis demişlerse de,
Ehl-i sünnet âlimleri bu sözleri kitaplarına almamışlardır. Hiçbir İslam
âliminin kitabında uydurma hadis yoktur. Kitabına uydurma hadis alan kimse zaten
İslam âlimi denmez. İslam âlimleri, hadis uydurmanın ve uydurulmuş hadisi
nakletmenin vebalinin büyüklüğünü bildikleri için, kitaplarına uydurma hadis
almazlar. Çünkü hadis-i şerifte, (Benden duyduğunuz âyet ve hadisi tebliğ
edin! Beni İsrail’den bildirdiklerimi de söyleyin! Yalnız bana bilerek yalan
isnat eden, Cehennemdeki yerine hazırlansın!) buyuruluyor. (Buhari)
Bu âlimlerin kitaplarındaki hadis-i şeriflere uydurma demek büyük bir
insafsızlık ve cehalettir. Hanefilere göre, deniz haşaratı yenmez, diğer üç
mezhebe göre yenir. Hanefi, diğer üç mezhebe sizin ictihadınız yanlış diyemediği
gibi, üç mezhep de, Hanefi’ye sizinki yanlış diyemez. Bir hadise bir âlim mevdu
derken, öteki sahih diyebilir. Bu âlimler, birbirine dil uzatmaz.
Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri buyuruyor ki:
Hadis ilminde müctehid bir âlim, bazı âlimlerin sahih dediği bir hadise mevdu
diyebilir. Müctehidin böyle demesi; “Bu hadisi, Resulullah söylememiştir"
anlamında değildir. Bu hadis benim usulüme göre yani sahih olması için aradığım
lüzumlu şartları taşımadığından hadis değil, uydurmadır; fakat başka müctehide
göre hadis sahih olabilir demektir. Farklı ictihadlar da aynen böyledir. Bana
göre yani elimdeki mevcut delillere göre doğrusu bu der; fakat farklı ictihadda
bulunan müctehide söz söylemez. Bunun için hiçbir Ehl-i sünnet âliminin
kitabında uydurma hadis olmaz. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarına dil
uzatmamalı ve onların kitaplarında uydurma hadis var sanmamalıdır.
Bir dergide, daha çok mezhepsizlerden şahit gösterilerek sahih olan bir çok
hadise uydurma damgası basılıyor. Biz de muhaddisleri ve İslam âlimlerini delil
göstererek onların sahih olduğunu ispat ediyoruz. Uydurma hadise sahih demek ne
kadar tehlikeli ise, sahih olan hadise uydurma demek, Resulullahın mübarek
sözünü yalanlamak olacağından en az onun kadar tehlikelidir. Bir de İslam
âlimlerinin kitaplarından örnekler veriliyorsa, o âlime suizan edildiğinden
ikinci bir tehlike meydana geliyor. Günümüzün mezhepsizleri Resulullahın
vârisleri olan bu âlimleri küçük düşürmeye çalışıyorlar.
Şimdi verilen kaynaklara bakalım:
Yusuf Kardavi bile delil olarak gösterilmiş. Halbuki bu zat, resmen benim
mezhebim yok diyor. Çağdaş fetvalar kitabına bakalım: “İnce çoraba
meshedilir” diyor. Dört mezhepte de mesh caiz olmaz. “Fitil kullanmak orucu
bozmaz” diyor. Halbuki dört mezhepte de bozar. “Haşhaş, kenevir ve tütün ekmek
haramdır. Çünkü bunlar kötü yerlerde kullanılıyor” diyor. Bunlardan afyon, tıpta
çok kullanılır. İlaç olarak az miktarda kullanmak ise caizdir. Kötü yerlerde de
kullanılıyor diye haşhaş ekmeye haram demek, şarap yapılıyor diye üzüm
yetiştirmeyi yasaklamaya benzer. “Hastaya Kur'an okumak, âyetleri muska
şeklinde üstte taşımak haramdır” diyor. Daha başka sapıklıkları çoktur. Bu
mezhepsiz nasıl kaynak olur ki?
Kardavi’den daha süper mezhepsiz olan Elbani de kaynak olarak
gösteriliyor. O Elbani ki, İbni Teymiyeci, mezhepler üstü konuşan, telfîkı
savunan birisidir. Elbani’nin kitabını tercüme eden Ali Aslan, yanlış
gördüğü bir yere şöyle bir not ilave etmiş: “Elbani’nin bu fetvası, dört
mezhebe muhaliftir. Dört mezhebe göre de altın kadınlara helaldir, bilinsin”
diyor. Böyle kimseler nasıl kaynak alınır ve kitapları niye tercüme edilir ki?
(Dünya, ahiretin tarlasıdır) hadis-i şerifine de uydurma deniyor.
Peygamber efendimizin mübarek ana babalarına kâfir demekten çekinmeyen Aliyyül
Kâri, Zeydi bir mezhepsiz olan Şevkani, sahih hadislere uydurma demekle tanınan,
Sehavi, Acluni ve Sagani şahit olarak gösterilmektedir.
Halbuki imam-ı Münavi, imam-ı Deylemi, Hakim-i Nişapuri,
imam-ı Gazali gibi büyük âlimler sahih olduğunu söylemişlerdir.
Yine Sehavi ve Acluni’nin yanı sıra, Derviş el Hut ile Elbani’yi ve ilim ehlince
sahih hadislere mevdu diyen ibni Cevzi’yi şahit göstererek, (İlim Çin’de de
olsa alınız) hadis-i şerifine de uydurma deniyor. Halbuki hadis âlimlerinden
imam-ı Deylemi, imam-ı Taberani, imam-ı Beyheki, imam-ı
ibni Adiy, imam-ı ibni Abdilber gibi hadis âlimleri ve Hüccet-ül
islam ünvanı ile meşhur olan imam-ı Gazali hazretleri sahih olduğunu
bildirmektedir. Bu büyük imamların naklettiği bu hadis-i şerife uydurma diyenin
dili kurur.
Yine Aliyyül Kâri, Acluni, Elbani, mezhepsizlerin piri ibni Teymiye’nin talebesi
İbni Kayyimi şahit gösterilerek, (Kim, aşık olup, aşkını gizlese, iffetini
muhafaza edip ölse, şehid olur) hadis-i şerifine uydurma deniyor. Halbuki
hadis âlimlerinden Hakim-i Nişapuri ve Hatib-i Bağdadi, Hüccet-ül
islam imam-ı Gazali ve Molla Cami hazretleri bu hadis-i şerifin sahih
olduğunu bildiriyor.
Yine Aliyyül Kâri, Acluni ve Sehavi’nin yanı sıra Zeydi Şevkani delil
gösterilerek, (Âlimlerin mürekkebi, şehidlerin kanı ile tartılır, âlimlerin
mürekkebi, ağır gelir) hadis-i şerifine uydurma damgası basılıyor. Halbuki
hadis âlimlerinden ibni Neccar, Hatib-i Bağdadi, imam-ı Süyuti
ve Şafii âlimlerinden imam-ı Rafii ve ikinci bin yılın müceddidi
imam-ı Rabbani hazretleri gibi âlimler, bu hadisin sahih olduğunu
bildirmektedir.
Yine Aliyyül Kâri, ibni Kayyim ve Elbani ile birlikte imam-ı Süyuti’den naklen,
(Fasıkı, hayasızı gıybet etmek günah olmaz) hadis-i şerifine uydurma
deniyor. Halbuki hadis imamlarından Haraiti, Ebu Nasr, Deylemi, ibni Asakir,
ibni Ebiddünya, Beyheki gibi âlimler, sahih diyorlar. İmam-ı Süyuti muteber
bir âlimdir, bu hadis-i şerif ancak ona göre mevdu olur, diğer âlimlere göre
sahihtir. Başka âlimlerin sahih dediği bir hadise hemen uydurma damgasını vurmak
çok yakışıksız bir harekettir.
Sadece Elbani’yi şahit göstererek, (Eshabım gökteki yıldızlar gibidir.
Hangisine uyarsanız, doğru yolu bulursunuz) hadis-i şerifine uydurma
diyebiliyorlar. Halbuki, hadis imamlarından Beyheki, Deylemi,
Münavi gibi âlimler sahih demiştir.
Yine Aliyyül Kâri, Sehavi, Zeydi Şevkani ve ibni Cevziyi göstererek,
(Kadınlara itaat pişmanlıktır) hadis-i şerifine uydurma diyor.
Halbuki hadis imamlarından Hakim, Deylemi, İbni Lâl,
İbni Asakir gibi âlimler, uydurma olmadığını söylemişlerdir.
Yine yalnız Elbani baykuşu gösterilip, (Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için,
yarın ölecekmiş gibi de ahiret için çalışınız) hadis-i şerifine uydurma
damgasını basılmıştır. Halbuki hadis âlimlerinden İbni Asakir sahih
olduğunu bildirmiştir. Elbani’ye inanıyorlar da hadis âlimine inanmıyorlar. Bu
da kıyamet alametlerinden olsa gerektir.
Yine Aliyyül Kâri, Elbani, Acluni, imam-ı Süyuti, Sagani ve Derviş şahit
gösterilip, (Dünya sevgisi bütün hataların başıdır) hadis-i şerifine
uydurma deniyor. Halbuki, imam-ı Münavi, Beyheki, imam-ı
Rabbani ve Kenzu’l-Ummal sahibi sahih olduğunu bildiriyor.
Yine Sehavi ve Acluni’ye ilaveten ibni Arrak’ı da yanına alarak, (Zengine
zengin olduğu için tevazu gösterenin dininin üçte ikisi gider) hadis-i
şerifine uydurma diyor. Halbuki, Deylemi, imam-ı Rabbani ve
Urvet-ül-vüska, Kayyum-i rabbani Muhammed Masum-i Faruki Serhendi
hazretleri sahih demektedir.
Yine Aliyyül Kâri, Acluni, Sagani, Zeydi Şevkani ve Elbani’den naklen,
Kur’an-ı kerimde, (Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdim)
mealindeki âyet-i kerimesi ile övülen Peygamber efendimiz için, (Eğer sen
olmasaydın âlemleri yaratmazdım) kudsi hadisine, uydurma demeye
çekinmiyorlar. Halbuki sahih olduğu Deylemi ve diğer hadis âlimlerince
bildirilmektedir.
Ayrıca, Marifetname’nin ön sözünde, Yusuf-i Nebhani hazretlerinin Envar-ı
Muhammediyye kitabının 13. sayfasında ve imam-ı Rabbani hazretlerinin
Mektubat’ının 122. mektubunda vardır.
Mektubat-ı Rabbaninin 3.cildinde, (Sen olmasaydın Cenneti yaratmazdım), (O
olmasaydı kâinatı yaratmaz, rububiyetimi izhar etmezdim) kudsi hadisleri de
bildirilmektedir.
Acluni, Sehavi, Derviş ve Elbani gibi netameli kimselerden birinin veya
birkaçının uydurma dediği aşağıdaki hadis-i şeriflerin hangi kitaplarda
bulunduğu sonlarında bildirilmiştir.
(Çok konuşan çok yanılır.) [Taberani, Askeri]
(Âlimlerin uykusu ibadettir.) [İ. Gazali, İmam-ı Rabbani, Tezkire-i Kurtubi
muhtasarı]
(Vatan sevgisi imandandır.) [İmam-ı Rabbani, Hazret-i Mevlana Mesnevi]
(Bir saat tefekkür, bir sene ibadetten kıymetlidir.) [Ebuşşeyh, İ.Gazali]
(Ümmetimin âlimleri, İsrail oğullarının Peygamberleri gibidir) [İmam-ı
Yâfii, İmam-ı Rabbani, Abdülgani Nablusi]
(Allahü teâlâ buyurdu ki: "Ey dünya, bana hizmet edene hizmetçi ol! Sana hizmet
edene de güçlük göster") [Ebu Nuaym, Muhammed Hadimi]
(Her şeyin bir anahtarı vardır, Cennetin anahtarı da yoksul ve fakirleri
sevmektir.) [İbni Lâl, İ.Süyuti]
(Dünyayı terk etmek, sabırdan daha acıdır. Fisebilillah kılıç vurmaktan da
zordur. Dünyayı terk edene, Allahü teâlâ şehid sevabı verir.) [Ebu Nasr,
Deylemi]
(Dünya, ahiret adamlarına haram, ahiret de, dünya adamlarına haramdır. Dünya ve
ahiret ise Ehlullaha haramdır.) [Deylemi]
(Sarıkla kılınan bir namaz, sarıksız kılınan 25 namazın derecesine bedeldir.
Sarıklı kılınan bir Cuma namazı, ise sarıksız kılınan yetmiş Cuma namazına
bedeldir.) [İ.Asakir] şöyle bir rivayet de vardır: (Sarıkla kılınan iki
rekat namaz sarıksız kılınan 70 rekat namazdan efdaldir.) [Ebu Nuaym,
Deylemi]
Daha bunlar gibi, İslam âlimlerinin kitaplarında bulunan sayısız hadis-i şerife
uydurma damgası vurulmuştur. Mezhepsizler, bir hadis-i şerifi tenkit ederken, bu
hadis Kur’anın ruhuna aykırıdır derler. Yukarıda birçok uydurma denilen
hadisleri yazdık. Bunların hangisi, hangi âyete aykırıdır? İctihad ictihadla yok
edilemeyeceği gibi, bir âlimin sahih dediği hadise, yetkili başka bir âlim
uydurma dese de o hadis uydurma sayılamaz. Hadis âlimleri tarafından bildirilen
aşağıdaki hadislere de, aynı şahıslar şahit gösterilerek zayıf damgası vurulmak
istenmiştir:
(Şu üç şey için Arabı sevin: Ben Arabım, Kur'an Arapça, Cennet dili de
Arapçadır.) [Taberani, Beyheki, İbni Asakir, Ukayli, Hakim]
(İşlerin hayırlısı vasat [orta] olanıdır.) [Deylemi, Beyheki,
İ.Gazali, İ.Süyuti, Hadika, Berika]
(Hikmetin başı Allah korkusudur.) [İ.Asakir, Beyheki, İ.Süyuti]
(Küçük cihaddan döndük, [nefsle olan] büyük cihada başladık.)
[Deylemi, Beyheki, Hatibi Bağdadi, İ. Gazali, İ.Süyuti]
(Kişinin dini, dostunun dini gibidir, kiminle dostluk ettiğinize dikkat edin.)
[Ebu Davud, Tirmizi, Hakim, Askeri, İ.Süyuti]
(Müminin niyeti amelinden hayırlıdır.) [Taberani, Hatibi Bağdadi, Ziya
el-Makdisi]
(Müminin firasetinden korkun, o Allah’ın nuru ile bakar.) [Buhari, Tirmizi,
İ.Cerir, İ.Süyuti]
Sual: Aşağıdaki hadislerin kaynağı nedir? Bir İslam âliminin kitabında
uydurma hadis olmaz mı?
CEVAP
Kaynakları şöyle:
(Soğuktan sakının, çünkü kardeşiniz Ebüdderdanın ölüm sebebidir.)
[Darekutni]
(Töhmetten, dedikoduya sebep olacak yerlerden sakının.)
[İ.Münavi-İ.Gazali]
(Ekmeğe hürmet edin!) [Beyheki, Hakim]
(Toprak yemek her müslümana haramdır.) [Deylemi]
(Ya Rabbi, hükümdarı ve mahiyetindekileri ıslah eyle.) [İ.Münavi-İ.
Gazali]
(Ben ilmin şehriyim, Ali de kapısıdır.) [Deylemi, Taberani]
(Sadaka vermekte acele edin, çünkü bela sadakayı geçemez.) [Beyheki]
(Din temizlik esası üzerine kurulmuştur.) [İ. Gazali]
(Bir saatlik tefekkür, bir senelik ibadetten hayırlıdır.) [Ebuşşeyh]
(Kalbler, iyilik edenleri sevecek kötülük edenlere de buğzedecek şekilde
yaratılmıştır.) [Beyheki, Ebu Nuaym]
(Aşırı sevgi, kör ve sağır eder.) [İbni Mace]
(Dünya sevgisi bütün hataların başıdır.) [Beyheki]
(Ümmetimin kadınlarının hayırlısı yüzü güzel ve mehri az olandır.) [İbni
Asakir]
(Dünya ahiretin tarlasıdır.) [Deylemi]
(Arabın seyyidi Ali’dir.) [Ebu Nuaym]
(Kadınlara itaat pişmanlıktır.) [Hakim, Deylemi, İbni Lal]
(Cömerdin yemeği şifa, Cimrinin yemeği hastalıktır.) [Hakim, Deylemi,
İbni Lâl]
(Müminin kalbi tatlıdır, tatlıyı sever.) [Beyheki]
(Kerim, gücü yettiği halde affedendir.) [Taberani]
(Eğer yoksul, yalan söylemiyorsa, onu reddeden iflah olmaz.)
[Künuz-üd-dekaık]
(Mümine, Rabbine kavuşuncaya kadar rahat yoktur.) [Hatib, İbni Nasr]
(Ümmetim için en korktuğum şey, kadın ve içki fitnesidir.) [İ. Süyuti]
(Dostlara meclis dar gelmez.) [Hatib]
(Müslüman olarak öl, gerisine karışma!) [Deylemi]
(Hastalık ani gelir, fakat yavaş çıkar.) [Deylemi]
(Birinin müslüman olmasına sebep olan Cenneti hak eder.) [Taberani]
(Allahü teâlâ, bir zalime yardım edene o zalimi musallat eder.) [İbni
Asakir]
(Gurbetteki garibe yardım eden Cenneti hak eder.) [Deylemi]
(Devamlı gece namazı kılanın yüzü güzelleşir.) [İbni Mace]
(Cimri, Cennete girmez.) [Taberani]
(Namaz dinin direğidir.) [Taberani, Beyheki]
İslam âlimlerinin sahih dediği hadis-i şeriflere, Aliyyül Kâri, mevdu dedi diye,
o hadislerin mevdu olduğu iddia edilemez. Çok kitap tercüme ve şerh ederek
yazıcılıkla geçinmiş olan Aliyyül Kâri, (El- Mevduat-ül-kübra) isimli kitabında,
sahih hadislere mevdu demektedir. Fıkh-ı ekberi şerh ederken Peygamber
efendimizin mübarek ana-babasına hakaret etmiş, tasavvuf büyüklerine de iftira
atmıştır. Din büyüklerine çirkin itirazlarda da bulunmuş, imam-ı Şafii ve imam-ı
Malik hazretlerinin ictihadlarına dil uzatmıştır. (Turub-ül-emâsil)
Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Kıyamete yakın ilim azalır, cehalet artar. İlmin azalması, âlimlerin
azalması ile olur. Cahil din adamları, kendi görüşleri ile fetva verir,
insanları doğru yoldan saptırırlar.) [Buhari]
Demek ki son zamanlarda, cahil ve sapık din adamları çoğalarak müslümanları
aldatacaktır. Peygamber efendimizin, mucize olarak gelecekten haber veren birçok
sözü vardır. Bunların çoğu çıktı. (Uydurma hadis çok, Kur’andan konuş)
diyenlerin de çıkacağını bildirerek buyurdu ki:
(Bir zaman gelir, beni tekzib eden çıkar. Kendisine benden bir hadis
söylenince, “Resulullah böyle şey söylemez. Bunu bırak Kur’andan söyle” der.)
[Ebu Ya’la]
Eğer herkes Kur’an-ı kerimden hüküm çıkarabilseydi, hadis-i şeriflere, Eshab-ı
kirama ve âlimlere ihtiyaç kalmazdı. Onun için Allahü teâlâ da, Peygamber
efendimiz de, âlimlere uymamızı emrediyor. (Hadika)
İmam-ı Gazali gibi büyük âlimlerin kitaplarında uydurma hadis olduğunu
söyleyen Acluni ve M. Şemseddin Sehavi ve Peygamber efendimizin ana-babasına
kâfir diyen Aliyyül Kâri gibilerin sözlerine aldanarak, Ehl-i sünnet âlimlerinin
kitaplarına dil uzatmamalı ve onların kitaplarında uydurma hadis var sanmamalı.
Hiçbir Ehl-i sünnet âliminin kitabında uydurma hadis olmaz.
Vatanı sevmek imandandır
Sual: Vatan sevgisi imandandır hadisi uydurma mıdır?
CEVAP
Art niyetli kimseler İslam âlimlerine olan itimadı sarsmak için, iyi niyetli
kimseler de buradaki maksadı anlamadıklarından dolayı böyle hadisleri uydurma
sanıyorlar. Halbuki her dilde, çok zaman zarf söylenir, mazruf anlaşılır.
Mazruf, zarfın içindeki demektir. Mesela soba yanıyor dediğimiz zaman, sobanın
kendisi değil içindeki odun, kömür, gaz yanıyor demektir. Yoksa sobanın kendisi
değildir. Bu sınıf tembel dendiği zaman, sınıftaki öğrencilerin tembel olduğu
anlaşılır. Böyle örnekler Kur'an-ı kerimde de vardır:
(Köy halkına sor) yerine, (vese’lil karye = köye sor) ifadesi
kullanılmıştır. (Yusuf 82)
Zalim köylüler manasına (Karye-tiz-zalim = zalim köy) ifadesi
kullanılmıştır. (Nisa 75)
Vatanını seven herkese mümin denmez. Fakat mümin vatanını sever. Yani, vatanını
sevmek mümin olmanın alametlerindendir.
(Temizlik imandandır) buyuruluyor. Yani müminin alametlerinden biri de temiz
olmaktır. Fakat her temiz olana mümin denmez. Kâfirlerden de temiz olanlar
çıkar.
(Haya imandandır) buyuruluyor. Yani, imanlı olmanın alametlerinden biri de
hayalı olmaktır. Fakat her hayalı olana mümin denmez.
(Arabı sevmek imandandır) buyuruluyor. Her Arabı değil, Müslüman olan Arabı
sevmek gerekir. Ebu Cehil de, Ebu Leheb de Arab idi. Halbuki bu Arabları seven
kâfir olur. Vatan sevgisi de böyledir. Müslüman olan vatan sevilir. Vatanın
Müslümanlığı, halkının Müslümanlığı demektir. Vatanını sevmek, taşını, toprağını
değil, oradaki Müslümanları, yakınlarını, akrabalarını sevmek demektir.
(Vatan sevgisi imandandır) hadis-i şerifi, İslâm âlimlerinin en
büyüklerinden ve ikinci bin yılın müceddidi olan İmam-ı Rabbani hazretlerinin,
Mektubat kitabının 155. mektubunda ve hümanistlerin bile sevdiği
Evliyanın büyüklerinden Mevlana Celaleddin Rumi hazretlerinin Mesnevi’sinde
vardır.
Sual: Aşağıdaki hadislere de uydurma deniyor. Bunlar hangi kitaplarda
vardır?
CEVAP
Hiç birisi uydurma değildir. Kaynakları karşılarına yazılmıştır.
(Yarın ölecekmiş gibi ahirete ve hiç ölmeyecekmiş gibi dünya işlerine
çalışınız!) [İbni Asakir]
(Dünyanızı düzeltmeye çalışın! Yarın ölecekmiş gibi de ahiret için amel edin.)
[Deylemi]
(Ahir zamanda bazı kimseler, mescitlerde dünyadan konuşacaklar, dünya kelamı
söyleyecekler. Onlarla beraber olmayın!) [İbni Hibban]
(Kırk gün ihlasla Allah’a kulluk edenin, kalbinden diline hikmet pınarları
akar.) [Ebu Nuaym, Ebuş-şeyh, İ. Gazali]
(Hayvanların otu yediği gibi, mescitte konuşmak da sevapları yer, yok eder.)
[İ.Gazali]
(Ümmetimden iki sınıf iyi olursa, insanlar da iyi olur: Yöneticiler ve âlimler.)
[İ.Gazali]
(Gülerek günah işleyen, ağlayarak Cehenneme gider.) [Ebu Nuaym]
(Eğer benim bildiğimi bilseydiniz, az güler çok ağlardınız) hadis-i şerifi
ise başta Buhari olmak üzere Kütüb-i sittede mevcuttur. Gülmek ve ağlamak
konusunda Kur’an-ı kerimde de mealen buyuruluyor ki: (Az gülsünler, çok
ağlasınlar!) [Tevbe 82]
Aşık olmak hadis-i şerifi
Sual: Aşık olup iffetini saklarken ölenin şehid olduğunu bildiren hadis-i
şerife Aliyyül Kâri, Acluni, Elbani gibi zatlardan kaynak gösterilerek uydurma
deniyor. Bu hadis hangi kitaplarda vardır?
CEVAP
Her gün dinin bir hükmü sorgulanmakta, İslam âlimlerine olan itimat
yıkılmaya çalışılmaktadır. İslam âlimlerine itimat kalmayınca din yıkılmış
demektir. O hadisleri bize bildirenler Eshab-ı kiramdır. Eshab-ı kiram töhmet
altında kalınca, Kur’an-ı kerime de gölge düşürülmüş olur. Çünkü Kur’an-ı kerimi
toplayan da onlardır. Kur’an-ı kerime bile ilave yapıldığını söyleyen bu
kimselerin esas maksatları dini yıkmaktır. Bazı gafiller de bilmeden bu hainlere
alet oluyorlar. Elbani süper mezhepsizdir. Aliyyül Kâri ise,
Peygamber efendimizin mübarek ana-babasına kâfir diyen biri olup, birçok sahih
hadise uydurma damgasını vurmakla meşhurdur. Acluni ise sahih hadislere
uydurma demekle sabıkalıdır. Böyle kimselere kanıp da Ehl-i sünnet âlimlerine
çamur atmaktan sakınmalıdır.
Bu hadis-i şerif birçok muteber kitaplarda bulunmaktadır.
1- Hüccet-ül İslam imam-ı Gazali hazretlerinin İhya’sında.
2- Evliyanın büyüklerinden derin âlim ve şeyh-ül-İslam Molla Cami
hazretlerinin Baharistan’ında.
3- Fıkıh âlimlerinden Muhammed Rebhami hazretlerinin Riyad-ün
nasıhin’inde.
4- İbni Âbidin hazretleri Redd-ül -muhtar (Şehidler) babında
bu hadis-i şerifi açıklamaktadır.
5- Fıkıh, tefsir gibi ilimlerde mütehassıs olan muhaddis İmam-ı Süyuti
hazretleri, Camius-sagir isimli hadis kitabında bu hadis-i şerifi
nakletmektedir. Ayrıca Feyzulkadir şerhinde de geçmektedir. Diğer muteber
kitaplarda da bu hadis-i şerif vardır.
İmam-ı Gazali hazretleri, bu hadis-i şerifi açıklarken, (Bu sıddıklar
makamıdır) buyurmaktadır. Çünkü bir kimse, aşık olup, günah işlememek için
sabrederse nefsini ıslah etmiş, yenmiş olur. Nefsini yenmek, düşmanı yenmekten
daha büyük cihaddır. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(İnanıp nefsini ıslah edene korku ve üzüntü yoktur.) [Enam 48]
(Nefsini temizleyen kurtuluşa ermiş, kötülükte bırakan, zarar etmiştir.)
[Şems 8,9]
Âlimin yüzüne bakmak
Sual: Öğrencilere okutturulan bir hadis kitabında “(Ali’nin yüzüne
bakmak) hadisi uydurmadır” deniyor. Bu hadis, hangi âyete veya hangi hadise
aykırıdır da böyle söylenmiştir?
CEVAP
Hazret-i Ali, Eshab-ı kiramın en âlimlerinden birisi idi. Âlimin yüzüne
bakmak ise ibadettir. Hatta ana babaya, denize bile bakmak ibadettir. Bu
konudaki birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Âlimin yüzüne bakmak ibadettir.) [Ebu Davud]
(Âlim ile oturmak, yüzüne bakmak ibadettir.) [Hâkim]
(Kâbe’ye, ana babanın yüzüne ve Mushaf’a bakmak ibadettir.) [Ebu Davud]
(Üç şeye bakmak ibadettir: Ana babanın yüzüne, Mushaf’a ve denize bakmak.)
[Ebu Nuaym]
(Şu beş şey ibadettendir: Az yiyip içmek, camide oturmak, Beytullaha bakmak,
Mushaf’ı açıp okumadan bakmak ve salih âlimin yüzüne bakmak.) [Deylemi]
(Ali’nin güzel yüzüne bakmak ibadettir.) [Hâkim]
(Ali’nin yüzüne nazar etmek ibadettir.) [C.Y.Güzin]
Sahih hadislere uydurma demenin maksadı şudur:
Önce âlimlere olan itimadı sarsmak. Âlimlere, din kitaplarına güvenilmez hissini
vermek. Sonra diğer hadis-i şeriflere de şüphe gözü ile baktırmayı sağlamak.
Daha sonra bu hadis-i şerifleri nakleden Eshabı kirama suizanna sebep olmak. En
sonunda da Kur’an-ı kerimi toplayan Eshab-ı kirama olan itimadı sarsmak ve
böylece dinimizi içten yıkmaya çalışmaktır.
Allahü teâlâ da, Peygamber efendimiz de (ÂIimlere uyun) buyuruyor. Salih
âlimler, Resulullahın vârisleridir. Vârise dil uzatmak, miras bırakana dil
uzatmak olur.
Nefsimizle cihad
Sual: Nefsle mücadeleyi büyük cihad olarak bildiren hadis ile
(İlim Çin’de de olsa alın) hadisi uydurma diyorlar. Bunlar hadis
kitaplarında yok mudur?
CEVAP
Nefsimiz kâfirdir. Gıdası da haramlardır, ibadet etmek istemez, ilah olmak
ister. Nefsi tanımayanlar, bunun şerrinden kurtulmayı cihad sanmazlar. Bir
hadis-i şerif meali:
(Hak teâlâ buyurdu ki: Nefsine düşmanlık et, çünkü o benim
düşmanımdır.) [M. Rabbani]
Nefsini yenmek çok zor ve büyük iştir. Nefsimizi günahlardan temizlemeye, emir
ve yasaklara uymaya çalışmak Cihad-ı ekber olarak bildirilmiştir. Kalbin
yani ruhun nefse aldanmaması, ona uymaması için, nefs ile yaptığı mücadele büyük
cihad olur. İslamiyet her asırda geçerlidir. Peygamber efendimiz bir savaştan
dönünce buyurdu ki:
(Küçük cihaddan döndük, nefsle olan büyük cihada başladık.) [Deylemi,
Beyheki, Hatibi Bağdadi, İ. Gazalî, İ.Süyuti]
(İlim Çin’de de olsa alın) hadis-i şerifi meşhurdur. Çünkü hadis
âlimlerinden imam-ı Deylemi, imam-ı Taberani, imam-ı Beyheki,
imam-ı İbni Adiy, imam-ı İbni Abdilber gibi hadis âlimleri ve
hüccet-ül İslam unvanı ile meşhur olan imam-ı Gazali hazretleri sahih
olduğunu bildirmektedir. Bu büyük imamların naklettiği bu hadis-i şerife uydurma
demek, İslâm âlimlerine olan itimadı sarsmaya çalışmak demektir. Seyyid
Abdülhakim efendi buyurdu ki:
Hadis ilminde müctehid bir âlim, bazı âlimlerin sahih dediği bir hadise mevdu
diyebilir. Müctehidin böyle demesi; “Bu hadisi, Resulullah söylememiştir"
anlamında değildir. Bu hadis benim usulüme göre yani sahih olması için aradığım
lüzumlu şartları taşımadığından hadis değil, uydurmadır; fakat başka müctehide
göre hadis sahih olabilir demektir. Farklı ictihadlar da aynen böyledir. Bana
göre yani elimdeki mevcut delillere göre doğrusu bu der; fakat farklı ictihadda
bulunan müctehide söz söylemez. Bunun için hiçbir Ehl-i sünnet âliminin
kitabında uydurma hadis olmaz.
Resulullah efendimiz, hadis uyduran ve uydurma hadisi nakleden için ağır
tehditlerde bulunmuştur. Mesela (Hadis uyduran Cehennemdeki yerine
hazırlansın) hadis-i şerifi din kitaplarında var. Böyle bir hadis-i şerif
olmasa bile, hangi İslam âlimi kitabına uydurma hadis alır? Mezhepsizler,
(Uydurma hadisi kitabına almak, ya ihmallik, ya gafillik ya cahillik veya
hainlikten ileri gelir) diyorlar. Peki Kütüb-i sittede, diğer hadis ve tefsir
kitaplarında veya İhya’da uydurma hadis var denirse, bu büyük zatlar ihmallik,
gâfillik, cahillik veya hainlikle suçlanmış olmuyor mu? O mübarek zatlara bunlar
nasıl yakıştırılabilir? Bir İslam âlimi uydurma hadisi kitabına alır mı hiç?
Cahillik denirse hâşâ İslam âlimi cahil olursa kim âlim olur ki? Gafillik de
öyle. Onlar gafil ise biz nasıl müteyakkız [uyanık] oluruz?
Kur'an-ı kerimde, (Âlimlere sorun) buyuruluyor. Hadis-i şerifte ise,
(Âlimler, Peygamberlerin vârisleridir), (Âlim, Allah’ın güvendiği kimsedir)
buyuruluyor. Allahü teâlânın güvendiği ve kendilerine sorun dediği âlimler
kimdir? Kütüb-i sitte sahipleri veya Hüccet-ül İslam İmam-ı Gazali bu âlimlere
dahil değil mi? Resulullahın (Vârislerim) dediği âlimler bunlar değil ise
kimlerdir? Abduh mu? Şevkani mi? Sehavi mi, Kardavi mi? Acluni mi? Mezhep
imamları veya bir İmam-ı Gazali, bir İmam-ı Rabbani eğer Resulullahın vârisi
değil ise, başka bir tane vâris gösterilemez.
Mısırlı mezhepsizler, (Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında uydurma hadis
çoktur) diyorlar. Mezhepsizlerin sözleri delil oluyor da, mezhep imamlarının,
İmam-ı Gazalinin, İmam-ı Rabbaninin sözü neden delil olmuyor? Onlardan
öğrendiğimiz bilgilerle, onları mı sorguya çekeceğiz? Bu nasıl mantık, bu nasıl
ilim, bu nasıl edep böyle?
Gıybet zinadan kötüdür
Sual: Gıybetin zinadan kötü olduğunu bildiren hadise uydurma diyorlar. Bu
hadis din kitaplarında yok mudur?
CEVAP
O hadis-i şerifin meali şöyledir:
(Gıybetten sakının; çünkü gıybet zinadan daha şiddetlidir. Kişi zina edip
tevbe eder de, [bir daha yapmazsa], Allahü teâlâ onun tevbesini kabul
eder. Gıybet edilen, gıybet edeni affetmedikçe, affolmaz.) [İbni Ebid-Dünya,
Deylemi, Taberani, Beyheki, Tergib ve Terhib, İ. Şarani, İ. Gazali]
İslam âlimlerinin kitaplarında bulunan hadis-i şeriflere itiraz edilmez, dil
uzatılamaz. Ancak acaba açıklaması nasıldır, âlimlerimiz ne bildirmişlerdir diye
sorulabilir. Bir âyet-i kerime meali de şöyledir:
(Fitne, katillikten daha kötüdür.) [Bekara 191]
Âyet-i kerimede fitnenin adam öldürmekten daha büyük günah olduğu bildiriliyor.
Fitne nasıl olur da katillikten daha kötü denmediği gibi, gıybet nasıl olur da
zinadan daha kötüdür denmez. Adam öldürmek bir suç ise, fitne bir çok suçlara
sebep olabilir. Fitnenin, birçok anlamı vardır. Daha çok küfür, bozgunculuk,
bölücülük, bela, imtihan gibi anlamlara gelir. Fitne, bir çok müslüman kanı
dökülmesine veya bir müslüman ülkenin küffârın eline geçmesine sebep olabilir.
Bir kimse, nefsine, şeytana ve kötü arkadaşa uyup zina etmişse, sonra pişman
olup bir daha yapmamışsa, Allahü teâlâ onun tevbesini kabul eder. Ama gıybet,
söz taşımak, bir çok fitnelere sebep olabilir. Gıybete kolayca girildiği,
zararının sınırı olmadığı için bu şiddetli bir ikazdır.
Gıybet, Kur'an-ı kerimde, ölü kardeşinin etini yemeye benzetilmiştir. Bir âyet
meali:
(Birbirinizin kusurunu araştırmayın, arkasından çekiştirmeyin, gıybet
etmeyin. Kim ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır? Bu tiksindiricidir. O
halde Allah'tan korkun.) [Hücurat 12]
Gıybet, söz taşımak ve diğer günahlardan kaçınmak, nefs ile cihad olup,
cihad-ı ekber olarak bildirilmiştir. Gıybetin verdiği zararlar hakkında
hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Miracda göğüslerinden asılarak azap edilenleri gördüm. “Bunlar, kaş göz
işaretiyle alay ve gıybet edenlerdir” dendi. Nitekim Kur’anda, [mealen]
şöyle buyuruluyor: (İnsanları arkadan çekiştirip, kaş göz ile alay edenlerin vay
haline!) [Hümeze1] (Beyheki)
(Miracda, Cehennemde kokmuş leş yiyenlerin kim olduğunu sordum. “Bunlar,
gıybet ederek insanların etlerini yiyenlerdir” dendi.) [I. Ahmed]
(Gıybet ve kovuculuk, kişinin imanını zayıflatarak yok eder.) [İsfehani]
(Cehennemden en son çıkan, gıybetten tevbe edendir. Cehenneme ilk giren,
gıybetten tevbe etmeden ölendir.) [R.Nasıhin]
(Gıybet, etmek leş yemekten daha kötüdür.) [İ.Hibban]
(Biri için söylenen kusur, onda varsa, gıybettir, yoksa iftira olur.)
[Müslim]
(Kıyamette, bir kimse amel defterine bakar, "Şu ibadetleri yapmıştım. Bunlar
yazılı değil" der. "Onlar, silindi, gıybet ettiklerinin defterlerine
yazıldı" denir.) [İsfehani]
(Gıybet edenin duası kabul olmaz.) [Şir’a]
(Gıybet eden Cehennemliktir.) [İsfehani]
(Oruç, ateşe kalkandır. Gıybetle parçalanmadıkça korur.) [Buhari]
(Dört kişinin, çektikleri şiddetli azaptan, Cehennemdekiler rahatsız olur. Biri,
ateşten bir tabut içindedir, ikincisi bağırsaklarını yerde sürür, üçüncüsü kan
ve irin kusar, dördüncüsü kendi etini yer. İlki borçlu olarak öldü. İkincisi
idrardan sakınmazdı. Üçüncüsü, müstehcen konuşurdu. Dördüncüsü, gıybet ve
kovuculuk ederdi.) [Taberani]
(Beş şey oruç ve abdestte hayır bırakmaz: Yalan, gıybet, söz taşıma, şehvetle
harama bakmak, yalan yere yemin etmek.) [Deylemi]
(Gıybet yapmayan Allahü teâlânın güvencesindedir.) [İbni Huzeyme]
(Gıybetini yaptığı kişi, gıybet edeni affetmedikçe, mağfiret olunmaz.)
[Deylemi]
(Leş yemek, gıybet ederek, arkadaşının etini yemekten daha hafiftir.)
[Ebuşşeyh]
Yeni defnedilen iki ölü için Resulullah efendimiz buyurdu ki: (Şimdi onların
kabirleri ateşle dolduruldu, azap içindedir. Feryatlarını insan ve cinden başka
her mahluk işitti. Eğer gizleyebilseydiniz, benim işittiklerimi siz de
işitirdiniz. Bunlardan biri, idrardan sakınmazdı, öteki de, insan eti yerdi
[gıybet ederdi].) [İ.Ahmed, İbni Cerir]
Resulullah gıybet edene, (Tevbe et, kardeşinin etini yedin) buyurdu.
(Taberani, İbni Ebi Şeybe)
Suç işleyerek cezalandırılan birisini gıybet edenlere, Resulullah efendimiz,
(Şu eşeğin leşinden yiyin. Gıybet etmek, şu eşek leşini yemekten daha kötüdür)
buyurdu. (İbni Hibban]
Netice:
(Uydurma hadis), bu sözü Allah Resulü söyledi diye iftira etmektir.
Sıradan bir müslümanın bile hayalinden dahi geçiremiyeceği bu iftirayı, bir
ehl-i sünnet âlimi hiç yapabilir mi?
Resulullah efendimizin (Vârislerim) dediği, Allahü teâlânın güvendiği
zatlara yani İslam âlimlerine karşı en azından edebi muhafaza etmeli, din
düşmanlarına aldanıp suizan etmemeli. Allahü teâlânın, dinini, soysuzlara karşı
bu mübarek zatlar vasıtasıyla muhafaza edip, yaydığını unutmamalı.
Müminin artığı şifadır
Sual: S. Ebediyye kitabında kaynak verilmeden, (Müminin artığı
şifadır) sözü için hadistir, uydurma değildir denmiş. Uydurma değil ise,
kaynağı nedir? Ayrıca kaynak niye bildirilmemiş?
CEVAP
Hiçbir İslam âliminin kitabında uydurma hadis olmaz. Çünkü onlar, uydurma
bir sözü hadis diye nakletmenin yani Allah Resulüne iftira etmenin büyük
vebalini bilir. Allah’tan korkar. Kaynağını yazmayabilirler, kaynağının
yazılmamış olması, uydurma olduğunu göstermez. İslam âliminin kitabında uydurma
hadis var demek ona suizan olur. (Sen Allah’tan korkmadan Resulullaha iftira
edip, uydurma hadis yazmışsın) demek olur. Kaynağı bilinmese de, suizan edilmez.
Çünkü hadis-i şerifte, (Âlimler, Resulullah’ın vârisleridir) buyuruluyor.
Vâris olan hiç yalan söyler mi? Uydurma hadisi kitabına alır mı? Kardavi’nin,
Elbani’nin, Aliyy-ül-kari’nin, Acluni’nin ve benzerlerinin
uydurma demelerine itibar edilmez.
İkinci önemli bir husus da, yetkili bir âlim, bir muhaddis, bir hadis-i şerife
mevdu dese, başka bir âlim, mevdu değil diyorsa, sadece diyen âlime göre mevdu
olur, sahih diyene göre mevdu olmaz. Şimdiki mezhepsizlere göre, Elbani bir
hadise uydurma demişse, bin tane âlim bu sahih dese de artık o uydurmadır.
(Müminin artığı şifadır) hadis-i şerifi, çeşitli din kitaplarında
bulunmaktadır. Mesela, Ahmed Şihab-üd-din bin Hacer, (Fetava-i Kübra)
kitabının, velime babında, Ebu Abdullah Muhammed bin Muhammed bin Muhammed
el-Abderiyyi, (El-Medhal) kitabının, yeme adabı faslında bildirmişlerdir.