Sual: Derviş ne demektir, nasıl olmalıdır?
CEVAP
Derviş, tasavvuf talebesi demektir. Allahü teâlâdan başka her şeyi gönlünden
çıkarıp, İslamiyet’e tam uyarak, gönlünü yalnız Allahü teâlâya bağlayan; güzel
huylarla süslenmiş kimse demektir.
Fakirlikte rahat, zenginlikte sıkıntılı olur. Olayların değişmesi, onu
değiştirmez. Başkalarının kusurlarına bakmaz. Hep kendi kusurlarını görür.
Kendini hiç kimseden üstün bilmez. Dost, düşman, herkesi güler yüz ve tatlı dil
ile karşılar, hiç kimse ile münakaşa etmez. Herkesin özrünü kabul eder.
Dervişlik kılık kıyafet işi değildir. Onun için denmiştir ki:
Dervişlik olsaydı tac ile hırka,
Biz dahi alırdık otuza kırka
Dervişlik, kalb kırmamaktır. Bunu yapabilen, Allahü teâlânın rızasına kavuşur.
Dervişlik, bir gönül işidir. Gönlünü Allah sevgisiyle dolduran ve her türlü
işini bu sevginin gereklerine uygun yapan, İslam büyüklerini seven, onların
terbiyesini kabul eden herkes derviş demektir.
Sözünde sadık bir derviş, daima Allahü teâlânın büyüklüğünü, Ona karşı kulluğunu,
küçüklüğünü düşünür. Kalbi kırık olarak hep Ona yalvarır. Yalnız Ona sığınır,
yalnız Ondan yardım bekler ve kulluk vazifelerini tam olarak yapar. Kulluk
vazifelerini yapmak demek; İslam dininin emir ve yasaklarına tam uymak, her
zaman Allahü teâlânın rızasına uygun olarak iş yapmak demektir.
Dervişler yıllarca akli ve nakli ilimleri tahsil etmiş, kuvvetli bir iman ve
ahlak olgunluğuna ermiş, dış görünüşleri sade, alçak gönüllü, aza kanaat eden,
herkese iyilik ve yardım için çırpınan, hoşgörülü, cefakâr, fedakâr, bir meslek
ve sanat sahibi, fazilet örneği kimselerdi.
İslam ordularıyla birlikte harplere iştirak eder, kahramanlık örnekleri
gösterirlerdi. Anadolu’nun fethi sıralarında, derviş gazilerin büyük hizmetleri
görülmüştür. Bunlar, Anadolu’nun çeşitli köylerine gelip yerleşerek güzel
ahlaklarıyla gönüller fethetmiş, yerli halkın İslamiyet’i kabul etmesinde önemli
rol oynamışlardır.
Zenciler, fellahlar saygı görmeleri için kendilerini Arap olarak tanıttıkları
gibi, topluma yük olan işsiz güçsüz takımı da kendilerini derviş olarak
tanıtmışlardı.
Derviş olmak
Sual: Evliya menkıbelerini okuduktan sonra, bende bir tasavvuf sevgisi
başladı. Ben de bu yolda bir derviş, bir sofi olmak istiyorum. Ne yapmam gerekir?
CEVAP
Tasavvuf İslamiyet’ten ayrı bir yol değildir. İslamiyet’e tam uyan sofi olur.
İslamiyet’e uyabilmek için de, ehl-i sünnet itikadını, fıkıh bilgilerini iyi
öğrenmek lazımdır. Bu zamanda, gerçek tasavvuf ehli bulmak zordur; ama sahteleri
çoktur. Sahtelerine aldanmayıp, hakiki olanların kitaplarını okuyarak, onlardan
istifade etmeye çalışmalı.
Tasavvufta ince ve nazik edepler vardır. Herkes, bu edebe riayet edemez. Onun
için de gerçek sofi, gerçek derviş azdır. Büyük zatlar buyuruyor ki:
Tasavvuf, sıkıntı çekmektir, rahatlıkta, tasavvuf olmaz. Yani, âşıkın maşuku
aramaya çalışması, maşuktan başkası ile rahat etmemesi gerekir. Maşuk, sevilen
demektir, yani Allahü teâlâdır.
Derviş Allahü teâlânın sevgisi ile ve Onun sevgisine kavuşmak arzusu ile yanar.
Bilmediği, anlayamadığı bir aşk ile şaşkın haldedir. Uykuları kaçar, gözyaşları
dinmez. Geçmişteki günahlarından utanarak başını kaldıramaz, her işinde
Allah’tan korkar, titrer. Allahü teâlânın sevgisine kavuşturacak işleri yapmak
için çırpınır. Her işinde sabreder ve affeder, her geçimsizlikte, sıkıntıda
kusuru kendinde görür. Her nefeste Allah’ı düşünür, gaflet ile yaşamaz, kimseyle
tartışmaz. Tartışmanın dostların dostluğunu azaltacağını, düşmanların da
düşmanlığını artıracağını bilir. Bir kalbi incitmekten korkar, kalbleri Allahü
teâlânın evi bilir.
Derviş olmak isteyen, canını, malını, mülkünü düşünmemeli; her işte Allahü
teâlânın rızasını aramalıdır. Dervişe ne iş verilirse, kibirlenmeden, arlanmadan
yapar. Tuvalet temizle deseler ömür boyu temizler. Onda ar yani utanma olmaz.
Yunus Emre bu konuda diyor ki:
Dervişim diyene
Bu yolda âr hiç olmaz
Derviş olanın gönlü
Çok geniştir, dar olmaz
Derviş gönülsüz olur
Sövene dilsiz olur
Dövene elsiz olur
Kimseden bizar olmaz
Derviş bağrı taş gerek
Gözü dolu yaş gerek
Koyundan yavaş gerek
Kimseye kızar olmaz.
Derviş ise bir kişi
Bulunmaz onun eşi
İyi geçinmek işi
Arada ağyar olmaz
Dervişin yok kimsesi
Yoksulluk sermayesi
Miskinlikten gayrisi
Ona asla yâr olmaz.
Er elini almışsa
Ona gönül vermişse
İkrar ile gelmişse
Gayri hiç inkâr olmaz
Yunus gördün sen eri
Bırak başka her piri
Bozma girdiğin yeri
Bunda tarumar olmaz.