Veli, fıkıh ve tefsîr âlimlerinden. İsmi, Abdurrahmân bin Muhammed bin Abdullah bin Zekeriyyâ, künyesi Ebû Muhammed'dir. Kaynaklarda doğum târihine rastlanmayan Ebû Muhammed Abdurrahmân 1379 (H.781) senesinde Zebid şehrinde sabah namazı kılarken vefât etti.
Âlim ve ârif bir zât olan Abdurrahmân bin Muhammed, İhyâu Ulûmiddîn gibi kitapları tetkik eder, okuyup incelerdi. İlim öğrenmek ve öğretmekte gayretli, zühd ve verâ sâhibi, haramlardan ve şüphelilerden son derece sakınan, dünyâya gönül vermeyen, çok ilim sâhibi bir zât idi. Kur'ân-ı kerîm okunurken kendinden geçerdi. Görenler ölüyor zannederdi. Âilesi kalabalık olduğu hâlde, evinde dünyâlık bir şey bulundurmazdı. Çünkü o, dünyâya ehemmiyet vermez, gönül bağlamazdı. Bir şeye ihtiyâcı olduğu zaman gayb âleminden, Allahü teâlâ tarafından kendisine gönderildiği rivâyet olunur. Eliyle topraktan bir şey alsa, Allahü teâlânın izni ile o şey, Ebû Muhammed hazretlerinin arzu ettiği şeye dönüşüverir, sayı ve aded olarak tam istediği gibi olurdu.
Fakîh Muttarî diye tanınan ve ismi Muhammed olan torunu şöyle haber verir:
Küçükken dedemin yanında bulunur, Kur'ân-ı kerîm okurdum. Her gün bana bir parça hamur mayası verirdi. Biz de o mayayı ekmek yapmakta kullanırdık. Halbuki, bizim bulunduğumuz beldede o maya bilinmez ve hiç yapılmazdı. Onun, bunu nereden bulup bana verdiğini anlayamazdım. Demek ki bu, onun kerâmetiydi. Bir gün de bana tavandan helva parçası alıp verdi. Hâlbuki orada helva olması mümkün değildi. Böyle daha nice kerâmetleri vardır. Ölü ile konuşur, karşılaştığı evliyânın derecesini anlardı. Onunla İsmâil Cebertî ve Ebû Bekr bin Hassân arasında arkadaşlık ve dostluk vardı. Zamânının birçok âlimleri ile mesela Fakîh Muhammed bin Hüseyin Hüşeybir ile mektuplaşırdı. Sık sık Zebîd şehrine gider oradaki Allah adamlarını ziyaret ederdi. Talebelerinin en büyüğü Muhammed bin İsmâil el-Mükeddeşti.
1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.58
2) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.9, s.345
3) Tabakât-ul-Havâs; s.64