Bağdat'ta yetişen evliyânın meşhûrlarındandır. Künyesi Ebü'l-Esrâr veya Ebû Ali'dir. Lakabı Ümmüddîn'dir. Bağdat ile Basra arasında bir yer olan "Mesûh"a nisbetle Mesûhî nisbesiyle meşhurdur. Doğum târihi bilinmemektedir. 893 (H.280) senesinde vefât etti. Kabri Mesûh'dadır. Tasavvufta yetişmiş üstün hâller ve kerâmetler sâhibi bir evliyâydı. Evliyânın meşhurlarındanSırrî Sekâtî ile sohbet etmiştir. Sırrî Sekâtî'den ve HasanMesûhî'den bâzı sözler nakletmiştir.
Bir defâsında hacca gitmek üzere yola çıkmıştı. Yanında ayakkabısı, bir yemek kabı ve ihramı vardı. Herkes yanına su aldığı hâlde o almamıştı. Bağdat'tan yola çıkarken içtiği bir bardak su ile çölü aşarak Mekke'ye ulaştı.
Kimseden bir şey istemez, yolda bir şey yemez ve içmezdi. Elinde bulunanı da fakirlere sadaka olarak verirdi.
Buyurdu ki: "Kime istemeden helâl bir şey verilir de muhtaç olduğu hâlde kabûl etmezse, Allahü teâlâ o kimseyi almadığı şeyin benzerini istemeye muhtaç eder."
1) Nefehât-ül-Üns; s.95
2) Nefehât-ül-Üns (Osmanlıca); s.146
3) Tabakât-ı Ensârî; s.214
4) Hazînet-ül-Asfiyâ; c.2, s.211
5) Sıfat-us-Safve; c.2, s.275
6) Nesâyim-ül-Mehabbe; s.57