Anadolu'da yaşayan velîlerden. Hayâtı hakkında fazla bir bilgi yoktur. Doğum, vefât târihleri ve yerleri belli değildir. Hangi asırda yaşadığı da bilinmemekte olup, Anadolu Selçuklu Devleti zamânında yaşadığı tahmin edilmektedir. Türbesi, Afyon'un Başmakçı kazâsındadır. Türbede kitâbe yoktur.
İnsanlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlatmakla ömrünü geçiren Ahmed Dede, sağlığında cumâ günleri, cumâ namazını Kâbe-i şerifte kılardı. Bir sohbet esnâsında Başmakçı'nın ileri gelenleri, Ahmed Dede'ye; "Efendi, seni cumâ namazında göremiyoruz. Cumâya gelmiyorsun. Müslüman cumâ namazına gelmez mi?" diye suçlamada bulundular. Ahmed Dede; "Biz hiç bir namazımızı geçirmeyiz. Cumâyı da mübarek yerlerde kılıyoruz." diyerek, durumunu anlatmaya çalıştı ise de, oradakilerden kimse anlamadı. Suçlamaları o derece ileri gitti ki, kaba sözlerle mübârek zâtı itham etme derecesine vardılar. Bu duruma çok üzülen ve incinen Ahmed Dede; "Allah." dedikten sonra mübârek rûhunu teslim etti.
Ahmed Dede'nin vefâtından asırlar sonra Başmakçı'nın Hilâl mahallesindeki harman yerinde bütün çiftçiler samanlarını tınaz yığınları haline getirmişlerdi. Küçük bir ateş kıvılcımından çıkan yangında tınazlar yanmaya başladı. Hafif rüzgârın tesiriyle de yangın yayılıyordu. Bu sırada Ahmed Dede'nin türbesinden doğru bir kuş sürüsü yangın bölgesine gelip, alevlerin etrâfında dönmeye başladı. O sırada, esen rüzgar kesildi. Gökyüzüne yükselen alevler yavaş yavaş küçülmeye ve sönmeye başladı. Yangın sönünce kuşlar yangın bölgesini terk etti. Allahü teâlânın izni ile yangın büyümeden sönmüş oldu.