Şam'daki evliyânın büyüklerinden. İsmi Ali Yeşrûtî'dir. Doğum târihi bilinmemektedir. Şâzilî tarîkatının (yolunun) önde gelenlerinden sayılır. Çok kimse onun sebebiyle hak yolu bulup hidâyete kavuştu. 1897 (H.1315) senesinde Şam beldelerinden sayılan Akka'da vefât etti. Dergâhı bahçesine defnedildi. Kabri ziyâret mahallidir.
Ali Yeşrûtî, Şâzilî büyüklerinden Muhammed Zâhir Efendinin terbiyesinde yetişti. Kendisinden icâzet, diploma alıp Akka'ya gitti ve orada bir dergah inşâ edip insanlara ilim ve edeb öğretmeye başladı. O sırada Şam civarında ortaya çıkan bozuk inanıştaki sapık kimselerle mücâdele edip talebelerini ve oralardaki müslümanları küfre ve bid'ata, sapıklıklara düşmekten korudu. Dergâhında zikirle meşgûl olan pekçok kimse barınırdı. Misâfirlerine nefis yiyecekler ikrâm eder, kendisi su, kuru ekmek ve zeytinyağıyla yetinirdi. Gece gündüz ibâdet edip gözyaşı dökerdi. Çok kerâmetleri görüldü.
Fazîlet sâhibi bir zât olan Ahmed Humaş Nablüsî, Ali Yeşrûtî ile ilgili bir hâtırasını şöyle anlatır: "Nablus şehrinde ilimle meşguldüm. Her gün belirli saatlerde tanımadığım birisi gelir derslerimi dinlerdi. Bir gün dersten sonra bana; "Tefsiriyle uğraştığın âyet-i kerîmenin başka tefsiri yok mu?" diye sordu. Ben de; "Bilmiyorum." dedim. Bunun üzerine kendisi bana tefsirini yaptı. Hayret ettim. Yaptığı tefsir makbûl bir tefsir şekli idi. Ona bunu kimden öğrendin dedim. O, bunu bana hocam Ali Yeşrûtî hazretleri öğretti dedi ve gitti.
O gece rüyâmda iki kişiyi gördüm. Yanıma gelip oturdular. Bana bakıp, gittiler. Ertesi gün yine derse gittim. Yine o kişi geldi. Dersten sonra bana; "Seni tebrik ederim." dedi. Niçin dedim. Sübhanallah dün akşam hocam Ali Yeşrûtî ile birlikte size gelmedik mi? dedi. Bunun üzerine gönlümde o zâta karşı sevgi ve muhabbet belirdi. Doğru Akka'ya gidip ona talebe oldum. İnsanların mânevî bir terbiye şekli olan Şâziliyye yoluna kavuştum. Maddî ve mânevî huzûra erdim."
Tasavvuftaki silsilesi, hocası vâsıtasıyla Ebü'l-Hasan-ı Şâzilî hazretlerine ulaşan Ali Yeşrûtî hazretlerinin yolu, Şam beldelerinde yayıldı. Yolunun esâsı; "Gizli ve âşikâr ve her yerde her durumda Allahü teâlâdan korku hâlinde olmak, her işinde Peygamber efendimizin ve kıymetli arkadaşlarının gösterdiği yola uyup bid'atlerden, sapıklıklardan sakınmak, bollukta ve darlıkta kimseden bir şey beklememek, aza ve çoğa râzı olmak, sevinçli ve kederli günlerde Cenâb-ı hakka sığınmak"tan ibâretti.
Kendisinden sonra Şâziliyye yolunu icâzet, diploma verdiği talebelerinin en önde geleni oğlu İbrâhim Efendi devâm ettirdi. Meşhur Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ müellifi Yûsuf Nebhânî hazretleri de kendisinin nazarlarına kavuşmuş ve icâzet diploma almış talebelerindendir.
1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.201