Dünyâda oldukça yaygın olarak görülen, bulaşıcı, ateşli bir virüs hastalığı. Grip, ilk defa 12. yüzyılın sonlarında târif edilmiştir. Bundan sonra her asırda birkaç salgın bütün dünyâyı kaplayarak milyonlarca insanı öldürmüştür. Yirminci yüzyılın başından beri on büyük salgın yapmıştır. 1918’deki büyük salgında hastalık İspanya’dan çıktığından “İspanyol gribi” adını almıştır. Kısa sürede Avrupa’yı kaplamış, 1919’da Amerika’ya da geçerek dünyâda yaklaşık 20 milyon insan öldürdükten sonra şiddetini kaybetmiştir. Son büyük salgınlar 1957 ve 1968’de olmuştur ve “Asya gribi” adıyla tanınmıştır. Hastalığın virüsler tarafından meydana getirildiğini 1933’te Andrews ve Laidlaw bulmuşlardır.
Gribe yol açan virüslere influenza virüsleri adı verilir ve A,B, C diye bilinen üç ayrı tipi vardır. Bunlar da kendi aralarında çok sayıda alt tiplere ayrılır. Bu virüsler, dış fizikî etkilere karşı dayanıksızdırlar. Güneş ışınları ile kısa sürede ölürler. Eter, formaldehit, fenol gibi kimyevî maddelere karşı tahammülsüzdür.
Grip, bütün dünyâda devamlı olarak bulunan ve umumiyetle soğuk mevsimlerde salgınlar yapan bir hastalıktır. Yaz sonlarında, sıcak aylarda başlayan salgınlar da tesbit edilmiştir. Gribe bütün ırklar ve cinsler duyarlıdır. Küçük çocuklar ve gençlerin yakalanması daha sıktır. Erişkinlerde hastalanma daha azdır. Yaşlılar, salgınlar sırasında tehlikededir. Salgınlar şehirlerden başlar, okul, kışla, fabrika gibi toplu yaşanılan yerlerde temas kolay olduğu için, buralarda yayılma hızlı olur. Kış mevsiminde kapalı ulaştırma vâsıtalarının, sinema, tiyatro gibi yerlerin müsait şartları gribin kolaylıkla bulaşmasını sağlar. Grip hastalığını yapan virüsün etraftaki hayvanlardan, özellikle domuzdan bulaştığı tesbit edilmiştir.
İnfluenza virüsünün, solunum sisteminin epitel hücrelerine özel bir alakası olduğundan, vücuda solunum yollarından girer. Gribin geçişi insanlar arasındaki temaslar iledir. Öksürük ve aksırık ile çevreye saçılan damlacıklar içinde fazla miktarda virüs vardır. Bunlar, havaya ve tozlara karışır. Tozların solunması ile virüsler solunum yollarına girmiş olur. Virüsün hasta tarafından kullanılan maddeler ile de bulaşması söz konusudur.
Solunum sisteminin hücrelerine giren virüsler süratli çoğalırlar. Daha sonra virüslerin içinde ürediği epitel hücreleri patlayarak virüsler kana karışırlar. Kana karışan virüslerin zehirleri ile genel hastalık belirtileri ortaya çıkar.
Hastalığın kuluçka dönemi 1-3 gün kadardır. Bu kuluçka döneminin sonunda hastalık âni olarak başlar. Titremeyle 39-40°C’ye çıkan ateş, baş ağrısı, eklem, kas, sırt ve bel ağrıları vardır. Hasta halsiz ve bitkindir. Bâzan mîde bulantısı ve kusma görülür. Yüz kızarmış, gözler parlaktır. Ağrılı yutma, kuru ve sert bir öksürük, îman tahtası (göğüs kemiği) arkasında ağrı ve yanma hissi olur. Ateş çok defa 4-5. günlerde terleme ile düşer. Bâzan deri ve mukozalarda döküntüler de görülebilir. Bazan uykusuzluk, huzursuzluk, çocuklarda havaleler olabilir.
Tek tük görülen veya hafif geçen salgınlarda ölüm oranı düşüktür. Fakat büyük salgınlarda ölüm oranı % 10-15’i bulur. Yaşlılarda, dolaşım yetmezliği olanlarda, gebelerde, diğer bir hastalık üzerine eklenen grip vakalarında ölüm oranı yüksektir. Bâzılarında grip çok hafif geçer. Kişi yatağa yatmak ihtiyâcını bile hissetmeden hastalığı atlatır. Bu şekil, kısmî bağışıklığa sâhip kişilerde ortaya çıkar. Bu kişiler gribi yaymak bakımından tehlikelidirler.
Ateş düştükten sonra hastalar bitkin bir durumdadırlar. Günlerce yataktan kalkmak istemezler. Nekahat devresindekiler ancak 1-2 hafta sonra günlük işlerine dönebilirler.
Hastalığın seyri esnâsında çeşitli organlarda hastalık tablosu dışında hasarlar olabilir. Virüs akciğerleri etkileyip doku direncini kırdığı için, öldürücü zatürreye dönebilir. Bu zatürre esnâsında akciğer apsesi ve zâtülcenp de ortaya çıkabilir. Griple beraber kalp kası iltihabı, orta kulak iltihabı, sinüzit ve menenjit de görülebilir. Teşhisinde ağız sıvısından alınan materyalin doku kültüründe üremesi kesin bilgi verir.
Gribin özel bir tedâvisi yoktur. Yatak istirahati, temizliğe tam olarak riâyet, hastayı sağlam insanlardan ayırmak ilk yapılacak işlerdir. Hastanın odasının havasını sık sık değiştirmek faydalıdır.Odanın ısısı 18-23°C arasında ve rutubeti normal olmalıdır.Sindirimi kolay bütün besin maddelerini ihtiva eden, sıvısı bol bir gıda rejimi uygulanır.Ağrılar için aspirin faydalıdır.Ağır vak’alarda hastâneye yatırılmalıdır. Başka organlarda bakteri enfeksiyonu komplikasyonuna sebeb olmuşsa antibiyotikler de hekim kontrolünde kullanılır.Öksürüğü tamâmen kesmek zararlıdır.
Korunma:İlk husus hastaları sağlamlardan ayırmaktır.Salgınlarda tiyatro ve sinemalar kapatılmalı ve okullar tâtil edilmelidir. Şahsî korunma için grip aşısı yapılmıştır. Belli virüs tipine karşı yapılan aşı, diğerlerinin yaptığı griplerde faydasız olduğu için,aşının birçok virüs tipine karşı yapılması gerekir. 1957’de çıkan büyük salgında Asya tipi ve A2 grubundan hazırlanan aşı ile yalnız Kuzey Amerika’da 50 milyona yakın insan aşılanmıştır.Polivalan (birçok virüs tipine karşı hazırlanmış) grip aşısı, deri altına 1 cc yapıldıktan sonra on gün geçince kanda gripten koruyucu müdâfaa cisimcikleri (antikorlar) meydana gelir. İki ay sonra aşı tekrarlanmalıdır.Aşının koruma süresi bir senedir.Yaygın uygulanmamakla beraber gribin canlı aşıları da yapılmıştır.Hafif hastalık belirtilerinin meydana gelmesine karşı, bu aşının koruyucu etkisinin daha üstün olduğu söylenmektedir.
Veterinerlikte hayvan gripleri çok bulaşıcıdır.Üst solunum yollarındaki bozukluklarla kendini gösterir.Atta, sığırda, kuşlarda ve bilhassa domuzda görülür.