Tiroit bezinin büyümesi. Genel olarak tiroit bezinin her türlü büyümesine guatr denilmesi adet olmuşsa da, gerçekte guatr denince tiroit bezinin iltihabî olmayan, normal fonksiyonlu (normal miktarda hormon salgılaması) ve habis olmayan büyümeleri kastedilmektedir. Yâni; tiroit bezinin aşırı hormon salgılaması, tiroit kanserleri ve tiroit iltihapları bu târifin dışında kalmıştır. Bu târif, yurdumuzda basit guatr olarak da ifade edilmektedir. Fakat bu basit kelimesi, birçok hekimde ve hastalarda, hastalığın önemi konusunda, yanlış bir intibâ uyandırarak hastalığın küçümsenmesine ve tedâvisinde ihmallere ve gecikmelere yol açmaktadır. Böylece ilâç tedâvisiyle iyileşmesi mümkün olan bir guatr, giderek büyümekte, cerrâhî tedâviyi gerektiren bir hal almakta, bâzı tiroit yumruları kanserleşmekte veya zehirli guatr(hipertiroidi) hâline dönüşmektedir.
Guatr, bir bölge halkında yaygın olarak bulunursa, endemik guatrdan; şayet tek tük vakâlar halinde olursa sporadik guatrdan bahsedilir. Tiroit bezi hastalıkları yurdumuzda sıktır.Genel nüfûsun % 7’si oranında endemik guatr söz konusudur.Memleketimizde en çok Kastamonu çevresinde görülür.
Guatr sebepleri:Tiroit bezinde, tiroit hormonunun yapımı, çeşitli sebeplere bağlı olarak azalırsa beyinde yer alan hipofiz bezinin tiroidi uyarıcı hormonunun salgılanması giderek artar ve bu hormon tiroit bezini büyüterek, neticede guatr meydana gelmiş olur.Guatrın meydana gelmesinde en mühim husus, iyot yetersizliğidir. Fakat bundan başka diğer bir takım sebepler de rol oynamaktadır.Çünkü, guatr bölgelerinde, koruyucu olarak iyot verilmişse de, guatr tamâmen önlenememiştir.Guatr teşekkülüne yol açan maddelere guatrojen maddeler denilmektedir. Kara lahana, turp, şalgam, soya fasulyesi, karnabahar, havuç, soğan, sarmısak gibi sebzeler, tiyourasil, sülfonamid, PAS gibi ilâçlar, aşırı kalsiyum ve flor, vitamin A yetersizliği, gebelik, lohusalık dönemleri, ruhi sıkıntı ve gerginlikler ve tiroit bezinde doğuştan mevcut olan enzim noksanlıkları, guatr sebepleri arasında sayılabilir. Yurdumuzda 4 milyon civârında bulunan endemik guatr vakalarının % 90 kadarını kadınlar teşkil etmektedir.
Endemik guatrın şu tehlikeleri olabilir:Giderek büyüyerek nefes borusuna komşu damar ve sinirler üzerine baskı yapabilirler. Kanserleşme ihtimalleri vardır.İltihaplanabilirler. Tiroit bezi içinde kanama yapabilirler. Zehirli guatr (hipertiroidizm) haline dönüşebilirler veya tiroit hormonu yetersizliği de söz konusu olabilir.
Endemik guatr iki şekilde görülür; diffüz (yaygın) guatr ve nodüler(yumrulu) guatr. Bunlar tek veya çift taraflı, damarlı veya damarsız, sert veya yumuşak , hareketli veya sabit, ağrılı veya ağrısız olabilir. Diffüz guatrda, tiroit bezi oldukça muntazam, elastikî ve düz bir halde hissedilmektedir.
Nodüler guatr oldukça mühimdir.Çünkü bunların kanser olma ihtimalleri, zehirli guatr hâline dönüşme gibi tehlikeleri, diffüz guatrdan çok daha fazladır.Nodüler guatr da ya tek bir nodül (yumru) veya çok sayıda nodül sözkonusudur.
Endemik guatrlı hastaların çoğu belirti vermez.İlk belirtiler boynun genişlemesi veya boyunda bir kitlenin hissedilmesi ile olur. Bu kitle yutkunmakla hareketlidir. Bâzan baskı belirtileri olarak nefes almada zorluk, yutma güçlüğü, ses kısıklığı bulunabilir.
Guatrın varlığı görerek, elleyerek belirlendikten sonra gerekli radyolojik ve kan tetkikleri yol gösterici olabilir.
Bir de dalan guatr (halk arasında iç guatr da denilmektedir) vardır ki bunda, tiroit bezi normal yerinden daha aşağı seviyelere inerek, sternumun (îman tahtası) arkasında bulunur. Bu guatr genişleyerek, nefes borusu üzerine baskı yapar ve böylece belirli pozisyonlarda bu baskı artarak nefes darlığına, boyunda ve yüzde bulunan toplar damarlarda genişlemelere yol açar.
Tedâvi
1. Diffüz guatr:Hastaya ağız yoluyla belirli dozlarda tiroid hormonu verilerek, tiroit bezinin büyümesine sebeb olan durumu gidermek amaçlanır.Tedâvi süresi alınan cevaba göre değişmekte olup, bâzan hayat boyu sürmektedir.
İlâç tedâvisine cevap vermeyen, etraf doku ve organlar üzerine baskı yapan veya büyük hacimlere varan diffüz guatr vakâlarında ameliyat gereklidir.
2. Nodüler guatr: Hem tehlike potansiyellerinin yüksek oluşu ve hem de ilâç tedâvisine pek iyi cevap vermediklerinden bunların tedâvisi, esas îtibâriyle cerrâhîdir.
Bu gâyeyle memleketimizde, iyotlu tuz kullanılmaktadır. Günde 3 gram iyotlu tuz, vücut için gerekli iyodu sağlamaktadır.İyotlu tuz kullanımında en mühim nokta, bu tuzun guatr olanlara verilmemesidir.Çünkü iyotlu tuz, meydana gelmiş olan guatrı tedavi etmez.Ancak henüz guatrı olmayan genç nesillerde guatrın meydana gelmesini önlemede yardımcı olur. Hele, 40 yaşın üzerinde olan ve nodüler guatrı bulunanlara verilirse zehirli guatra yol açabilir.