İstanbul velîlerinden. 1820 (H.1236)'da doğdu. 1901 (H.1319) senesinde vefât etti. Sütlüce'de Hasîrîzâde Dergâhı adıyla meşhûr dergâhın bânisi Şeyh Mustafa İzzî'nin torunudur. Kendisi bu dergâhın dördüncü şeyhidir. Babası, Şeyh Sülün Efendi denmekle meşhûr Şeyh Süleymân Sıdkî'dir.
Zamânında bulunan pekçok âlimden ders alıp, ilim öğrendi. Tasavvufta babasının terbiyesi altında yetişti. Babasının vefâtı üzerine büyük birâderi Şeyh Hasan Rızâ Efendi ile birlikte dergâhın şeyhliğini yaptı.Daha sonra ağabeyi bu vazifeyi tamâmen ona bırakıp hacca gitti.
Tasavvufta Sa'diyye yolunun icâzetini babası Şeyh Süleymân Sıdkî'den aldı. Ayrıca Şâziliyye, Mevleviyye yollarından da icâzet almıştır. Yine Nakşibendiyye ve Rufâiyye, Halvetiyye yollarına da bağlılığı vardır.
Her hâlinde sünnet-i seniyyeye uyardı. Orta boylu, buğday renkli, geniş omuzlu, geniş alınlı, sünnete uygun ve siyahı az beyaz sakalı vardı. Yüzü sevimli, hoş sözlü, güler yüzlü, vakarlı ve mütevâzi idi. Allahü teâlânın emirlerine uyulması husûsunda çok dikkatli ve hakkı söylemekte korkusuzdu. Kızgınlıkta ve yumuşaklıkta orta halliydi. Cömert ve iyilik severdi. Herkes tarafından sevilir, hürmet gösterilirdi. Âlimleri ve ârifleri sever, onlara iltifât ederdi. Misâfirlerinin hizmetlerini kendisi görürdü. Elindeki malını fakir ve muhtaçlara dağıtmış sâdece bir elbisesi kalmıştı.
Bir sabah vakti seksen dört yaşında vefât edeceğini kendisi haber vermiştir. Söylediği gibi hicrî sene olarak seksen dört yaşında vefât etmiştir. Vasiyeti üzerine dergâhında defnedildi.
1) Tenşît-ül-Muhibbîn bi Menâkıb-ı Hâce Hüsâmeddîn (Zeyl); s.45