İçilen şey, Halk dilinde içki denilince akla sâdece alkollü içkiler gelir.
Alkollü içkiler de ikiye ayrılır: 1. Damıtılmamış içkiler (şarap, bira, kanyak, vermut vb.); 2. Damıtılmış içkiler (rakı, votka, cin vb.). Alkolsüz içkiler sınıfına ise, kolalı içkiler, gazozlar, meyve suları, mâden suları gibi içecekler girer. İçkilerde bulunan alkol, kimyâdaki alkoller grubunun etilalkol adıyla bilinen ve formülü C2H5OH olan üyesidir. Damıtılmamış içkiler, ham maddeleri olan tânelerin veya meyvelerin mayalandırılmasından elde edilen ürünün ayrıca damıtılmasıyla hazırlanır. Bunların başlıcaları üzüm, incir veya armuttan yapılıp anason, sakız vb. katkı maddeleri konulanlardır. Bunlar % 40,60 alkolü hâvidirler.
Kimyâcılar tarafından yapılan bir başka tasnif daha vardır: Birincisi şaraptır. Pişmemiş üzüm suyu (şıra) havasız fıçılarda durmakla gaz habbeleri ve köpük meydana gelerek mayalanır ve şarab hâline döner. İkincisi tılâdır. Tâze şıra, ateşte ve güneşte ısıtılıp üçte ikisinden azı uçarsa (üçte birinden çok kalırsa), bu kalana “tılâ” denir. Tılâ, gaz çıkararak kabarıp, tadı keskin olunca sarhoş eder. Üçüncüsü sekerdir. Hurmanın maserasyonu, yâni su içinde ısıtmadan bırakılınca, köpüklenir ve tadı keskin olursa “seker” denir. Dördüncüsü, kuru üzüm nakîidir. Kuru üzüm soğuk suda bırakılınca, şekeri suya geçer. Bu suya kuru üzüm nakî denir. Bu, gaz peydâ ederek, köpüklenir ve tadı keskin olursa, alkollü içkilerden sayılır. Hubûbattan elde edilen rakıya, İngilizler “viski”, Ruslar “votka” derler. Bunlar, yüzde elli altmış alkolü hâvidirler.
İçkilerdeki etilalkol herhangi bir sindirim işlemine uğramadan, küçük bir bölümü mîdeden, geriye kalan kısmı da ince barsaklardan doğrudan doğruya kana geçer. Karaciğere varınca orada, tesir bakımından etilalkolden daha zehirli olan asetaldehide dönüşür ve vücudun dokularına taşınır ve oralarda parçalanarak asetik asit hâlini alır. Bu da sonunda karbondioksit ve su hâlinde ayrışır. (Bkz. Alkol)
Vücutta, alkolden en çok zarar gören bölüm beyindir. İçki, beynin çeşitli kısımlarının çalışmalarını yavaşlatan bir çökertme tesiri yapar. Kandaki alkol yoğunluğu kanın her litresinde yarım gram ve daha fazla olduğu zaman, beynin, tedbirleri kontrol eden kesimini çökertir. Böylece sarhoşluk belirtileri başlar. Litrede bir grama eriştiği zaman, beynin, hareketleri kontrol eden kesimini çökertir. Litrede iki gram ve daha fazla olunca orta beynin kontrolü bozulur. Alkol yoğunluğu litrede 6-7 gram hattâ alışkın olmayanlarda litrede dört gramı bulduğunda kalbin atışını ve solunumu idâre eden merkezler felce uğrar ve insan ölür.
İçki hakkında, Kurân-ı kerîm’de Mâide sûresi 90 ve 91. âyetlerinde meâlen şöyle buyrulmaktadır:
Ey îmân edenler! Şarap (içki) içmek, kumar oynamak, ibâdet için dikilen putlar, (câhillik devrinde kullanılan) fal okları hep şeytanın işinden pis birer şeydir. Onun için bunlardan sakınınız ki, kurtulasınız.
Muhakkak şeytan, içkide ve kumarda, aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi Allah’ı anmaktan ve namaz kılmaktan alıkoymak ister. Artık böyle olunca, siz bunlardan sakınmaz mısınız?
Hadîs-i şerîflerde de buyruldu ki:
Çok içildiği zaman sarhoş eden şeyin, az içilmesi de haramdır.
Şarap içmek, büyük günahların en büyüğüdür. Bütün kötülüklerin anasıdır, başıdır.
Şarapta devâ, ilaç hâssası yoktur. Hastalık yapar.
Sarhoş eden her içki şaraptır ve hepsi haramdır.