Esnekliği ve sertliği ile bilinen bir çeşit bağ dokusu. Kemik kadar sert olmayan kıkırdak, dayanıklı, esnek ve damarsız bir dokudur. Kireçlenme ve kemikleşmeye kuvvetle meyleder. Vücutta en mühim vazifesi eklemlerdedir.
İlkel yapılı omurgalıların embriyonlarının (ceninlerin) bütün iskeleti, erişkinlerde ise iskeletin bazı kısımları kıkırdaktandır. Kıkırdak hücreleri, 15-20 (mikron) büyüklüğündedir. Bu hücreler etraflarını saran kapsülleri ile kıkırdağın ana maddesi içine yerleşir. Kıkırdak, eklemlerin sürtünme yüzeylerinde bulunur ve sürtünmeyi azaltır. Mafsalların sessiz ve rahat hareket etmelerini temin eder. Bozulan, harap olan kıkırdak dokusu, bir daha eski haline gelemez.
Eklemlerde bu durum çok öemlidir. Kireçlenme de, eklem yüzlerindeki kıkırdağın bozulması sonucu ortaya çıkar. Omurga kemiklerinin aralarında, yuvarlak yastıkçıklar (disk) şeklinde kıkırdak yapılar vardır. Darbelere ve basınca karşı omuriliğe zarar gelmesine mâni olurlar. Bu kıkırdağın yerinden kayması bel fıtığına sebep olabilir. Kıkırdak ayrıca burun, kulak gibi organların bazı kısımlarının çatısını da yapar.
Kıkırdak, tipik kıkırdak hücrelerinden meydana gelmiştir. Bu hücrelere kondrosit adı verilir. Kıkırdak beyazımsıtrak renktedir, kemiğe göre daha az serttir, oldukça bükülebilir niteliktedir. Üç çeşit kıkırdak vardır. Camsı kıkırdak, eklemlerin yüzeylerini örter. Gırtlak, burun, soluk borusu ve bronşlara destek sağlar. Telli kıkırdak; omuzlararası diskleri ve menisküsleri husûle getirir. Esnek kıkırdak ise, kulak kepçesinin ve gırtlak kapağının destek iskeletini husûle getirir.