Yüksek ateş ile başlıyan, deride nokta şeklinde yaygın kırmızı döküntüler yapan, had seyirli ve bulaşıcı bir anjin tipi.
Kızıl, onaltıncı ve onyedinci asırlarda tanınmıştır. Sydenham, 1976'da hastalığın klasik tarifini yaparak Scarlatina Simpleks adı ile dünyaya tanıtmıştır. Kızılın amili, beta hemolitik streptokok adlı bir mikroorganizmadır. Bütün dünyada yaygın bir hastalıktır. En çok kış mevsiminde görülür. Hastalık kaynağı, taşıyıcılar ve hastalardır. Mikroorganizma, öksürük ve aksırıkla ağızdan fırlayan tükürük damlacıkları üzerine yüklenerek sağlamlara bulaşır. Streptokok her kişide bulunabilir. Birisinde basit bir anjin yapar, diğerinde kızıla yolaçar. Hastalığın çıkışında, hastalardan çok, sağlam taşıyıcılar önemlidir.
Hastanın kullanmış olduğu yatak takımları, temas ettiği ekmek gibi şeyler, bakteriyi taşıyabilir. Portörler tarafından kirletilen süt içinde bakteri kolaylıkla ürer. Erkekler, kadınlara oranla kızıla daha çok yakalanır. Yeni doğan çocuk, kızıla hassas değildir. 4-5 yaşlarında hassasiyet başlar ve 14 yaşına kadar devam eder. Hassasiyet bundan sonra azalır, yetişkinlerde direnç tekrar meydana gelir. Hassas kişilerde, anjine sebep olan streptokolun toksinlerine karşı vücutta allerjik bir cevap meydana gelmekte ve kızıl adıyla bilinen döküntülü tablo ortaya çıkmaktadır. Anjin ile kızıl arasında döküntüden başka, hiçbir fark yoktur. Allerjik olmayanlarda streptokok sadece anjin yapabilmektedir.
Kızılın kuluçka dönemi 2-4 gün kadardır. Birden bire başlar, ve ateş titreme ile 39-40 C'ye yükselir. Bu sırada başağrısı, kas ağrıları, bulantı, kusma ve boğaz ağrısı da vardır. Bademcikler büyük ve kırmızıdır ve anjin görünümü mevcuttur. Ağız içi kırmızıdır. Dil çilek görünümdedir. Dilin bu görünümü kazanması sadece bu hastalığa has olup, teşhisi sağlar. Hastalığın ikinci gününde ateş yüksek seviyesine varır ve bu sırada kızıl adını verdiren tipik döküntüler başlar. İlk olarak boyunda görülen döküntüler, daha sonra yüze ve gövdeye yayılır. Nokta şeklinde olup, sık olduklarından deride yaygın bir kızarıklık halinde görülürler. Deri kıvrımlarında kırmızı çizgiler halindedir (pastia çizgileri) Birinci haftanın sonunda döküntüler solmaya başlar ve kabuklanır.
Kızıl oldukça hafif seyredildiği gibi, nadiren ölümle de sonlanabilir. Bademciklerde yerleşen streptokoklar, organlara yayılırsa, bademcikler çevresinde apse ve flegmonlar, sinüsit, orta kulak iltihabı, menenjit, septisemi, tromboflebit gibi cerahatli iltihaplara yol açar. Kızılın toksik komplikasyonları, hastalığın üçüncü haftasında görülür, bunlarda cerahatlenme olmaz. Had yaygın glomerülonefrit, romatizma ve kardit, anaflaktik purpura gibi hallerdir. Bunlar, antijen antikor birleşmesi sonucu meydana gelen toksik maddeler ile husûle gelirler. Hastalığın şiddetine göre, hasta 1-2 hafta yatakta bulundurulur. Ateşli devrede sulu besin maddeleri verilir. Şiddetli şekillerde derhal antitoksik serum tedavisine geçilir. Adrenalin ve böbrek üstü bezi hormonları verilir. Hastalığın ilk gününden itibaren günde 5-10 milyon ünite, penisilin yapılır ve anjin tamamen geçinceye kadar devam edilir. Komplikasyonlar çıkmışsa, tedavi ona göre ayarlanır.
Kızıl oldukça kuvvetli bir bağışıklık bırakır; fakat bir geçirenin bir daha yakalanması da mümkündür. Kızıldan korunmak, ancak streptokoklara karşı genel korunma ile mümkündür. Streptokoklar, tabiatta yaygın olduğundan bunların vücuda girmesine engel olma gayreti tutarsız ve faydasızdır. Şahsi korunma bakımından enfeksiyon yuvası olmuş bademcikleri, çürük dişleri çıkarmak, sinüzit veya diğer streptıkok odaklarının tedavi etmek gerekir.
Allerjiyi gidermek için kızıl aşısı düşünülmüştür. Fakat halen uygulanmamaktadır. Kızıl, geniş salgılar yapmadığından aşı üzerinde durulmamaktadır. Antitoksik serum da üretilmemektedir.