Konya velîlerinden. Konya'ya bağlı Ladik kasabasında doğdu. Doğum târihi belli değildir. Hayâtı hakkında fazla bir bilgi yoktur. 1897 seferberliğinde, iki ağabeyi ile birlikte cepheye gitti. Babası, üç kardeşi; "Ölmek var, dönmek yok. Bana, gâzi ya da şehîd babası olma şerefini çok görmeyiniz. Biz sizleri bu günler için büyüttük. Vatan, millet, din, îmân, Kur'ân ve İslâm sizlerden bugün yolunda kanlar ve canlar fedâ etmeyi beklemektedir. Hakk'ın rızâsı, Peygamber efendimizin hoşnudluğu için, bu uğurda erlik zamânıdır. Yolunuz açık, bileğiniz kavî olsun." sözleri ile yolcu etti.
Çeşitli cephelerde savaşanHacı Ahmed, Birinci Cihân Savaşında iki ağabeyini de kaybetti. Düşmanlar yurdumuzdan kovulduktan sonra uzun süren askerliği sona erdi ve memleketine döndü. Vefâtına kadar, kendini Allahü teâlânın rızâsını kazanmaya ve halka hizmete adadı. Herkese ilim, ahlâk ve fazîlette örnek oldu. İnsanlara doğru yolu anlatmaya çalıştı. Ümmî idi. Allahü teâlânın izniyle tasavvuf yolunda derecelere kavuşmuştu.
Ladikli Ahmed Ağa, 1969 senesi Haziran ayının 8'inde Ladik'te vefât etti. Kabri, Ladik mezarlığındadır.
Kendini sevenlerden bir grup ziyâret için Ankara'dan gelmişti. İçlerinden biri sohbeti başkalarına dinletmek için teybe almak istedi. FakatHacı Ahmed Ağa buna râzı olmadı ve kayıttan vazgeçti. Gece yarısına kadar süren güzel bir sohbetten sonra misâfirler izin isteyip AhmedAğanın yanından ayrıldılar. Yolda sohbetin güzelliği hakkında aralarında konuşurlarken, teyp sâhibi; "Ben bir hırsızlık yaptım. Râzı olmadı ama ben dayanamayıp, yine gizlice teybin tuşuna bastım ve hepsini kaydettim." dedi. Bunu öğrenen arkadaşları bu hareketini hiç uygun bulmadılar. Teyb sâhibi büyük bir mahcûbiyetle teybin tuşuna bastı. Fakat hiç ses yoktu. Bandın her tarafını baştan başa kontrol etti ise de hiç ses çıkmadı. Ârızası olup olmadığını kontrol için kendi sesini kaydetti. Teyp ârızalı değildi. O zaman hepsi Allahü teâlânın velî kulları için engel ve zorluk diye bir şeyin olmadığını anladılar. O'nun rızâsının hilâfına hareket mümkün değildir.
1) Konya Velîleri; s.279