1. Ele geçen, kavuşulan.
İnsanların en akıllısı, ölümü çok hatırlayandır. Ölümü çok hatırlayan insana, dünyâda şeref, âhirette yüksek dereceler nasîb olur. (Hadîs-i şerîf-Berîka)
Ey Allah'ım! Seni sevmeyi ve seni seveni sevmeyi ve senin sevgine beni yaklaştıracak şeyi sevmeyi bana nasîb et ve senin sevgini (sıcak ve harâretli günde) soğuk suyu sevmekten bana daha sevimli kıl. (Hadîs-i şerîf-Mektûbât-ı Ma'sûmiyye)
Allah'ım bana senin yolunda şehîd olmayı nasîb et. Peygamberin şehrinde ölmeyi kısmet et! (Hazret-i Ömer)
Yâ Rabbî! Bizlere nihâyetsiz rahmet hazînenden nasîb eyle! Hepimizi doğru yoldan ayırma! (İmâm-ı Rabbânî)
2. Allahü teâlânın ezelde takdir ettiği maddî ve mânevî rızık, kısmet. Nasîbindir gezdiren yer yer seni, Gâfil olma âkıbet yer, yer seni. Bana kahve sunulmadı deme sen, Nasîbin varsa gelir Yemen'den. (Nâbi)