Psikonevroz olarak da bilinen; psikojenik (rûhî menşeli) bir düşünme, değerlendirme bozukluğu. Çevreye karşı hareketlerinde bir bozukluk yoktur ama, mevcut iç çatışma rûhî hayâtında önemli tesirler yapar. Şahıs kendisinin anormal düşüncelerinin farkındadır; hastalığını kabul eder ve tedâvi olmak ister. Psikoz adı verilen durumda ise, kişinin şahsiyeti tamâmen değişmiş, hallüsinasyon, illüzyonlar ve çeşitli hayaller onun gerçek dünyâsı olmuştur. Hiçbir zaman hasta olduklarını kabul etmezler; kendiliklerinden doktora gitmezler. Bu bakımdan nevrozlar, psikiyatrik hastalıklar içinde en hafif olanlarıdır.
Nevroza sebep olan çeşitli hâl ve durumlar vardır: İrsî temâyül, şahsiyet bozuklukları, zekâ durumu, toplumla münâsebet, bunlardan bâzılarıdır.
Yükselme arzusu, tasarladığı ideale erişememe, yalnızlık ve anlamsızlık duyguları, sosyal emniyetsizlik hep birer nevroz sebebidirler. Birçok tipi olan bu rahatsızlığın en sık görülen şekli, sıkıntı nevrozudur.
İkinci Dünyâ Savaşında Amerikan ordusunda yapılan istatistikler, mevcut nevroz vak’alarının % 50-70’inin sıkıntı nevrozu olduğunu göstermiştir. Burada, mevcut sıkıntı bir huzursuzluk meydana getirir. Fakat huzursuzluğun derecesi, dış sebeple orantılı değildir. Âniden ortaya çıkan sıkıntı, şahıs tarafından kontrol edilemez ve artar. Huzursuzluğun yanında çarpıntı, nefes almada zorluk, terleme, karın ağrıları ve uyuşukluklar da olabilir. Hasta tahammülsüz ve sabırsızdır. En ufak hâdiseye şiddetli cevap verirler. Baş-boyun kaslarının sık sık kasılması, başağrısı yapar.
Nörotik depresyon: Ekseriya değer verilen bir şeyin veya birisinin kaybı netîcesi meydana gelen çöküntüdür. Kişi sâdece kendini toplumdan uzak tutar. Düşünce ve davranışları normaldir.
Obsessiv-kompulsif nevroz: Burada, mantık ve muhakemeyle uzaklaştırılamayan, arzu edilemeyen, inatçı, saplantılı bir fikir ve şahsın, şuurlu arzu ve itiyadlarının aksine bir hareketin, arka arkaya tekrarlamasıdır. Hasta yaptığı hareketlerin anormal olduğunun şuurundadır, fakat o hareketi yapmaktan kendini alamaz, yapmadığı taktirde çok rahatsız olur. Meselâ ellerinin kirli olduğu fikriyle günde 200-300 defâ ellerini yıkar. Evden çıkarken havagazı, elektrik ve suyu kapayıp kapamadığı aklına takılır, geri döner tekrar kontrol eder ve bu kontroller on, bâzan elliyi bulabilir. Bunlar için, hastalıktan korkma, şüphecilik, aritmomani (hastanın dünyâsı rakamlardır, geçen taşıtların numaralarını ezberler, karesini, karekökünü alır, devamlı aritmetik işlemler yapar) ve simetromani (herşeyin tam olarak dengeli olmasını ister, tablonun bir parça eğriliğini asla kabul etmez) yi de ilâve etmek gerekir.
Nevrozların tedâvisi için kesin bir tavsiye yoktur. Antidepressif ilâçlar sıkıntıyı gidermekte iseler de hastanın yaptığı hareketleri engelleyemezler. Sâdece hareketten dolayı sıkıntı hissetmesini önlerler. Obsesyonlarda ise, hareketlerin tersini yapmaya çalışmasını tavsiye etmek faydalı olabilir.