Sual: (Silsile-i aliyye) ne demektir?
CEVAP
Silsile kelimesi, (Birbirine bağlı, birbiriyle ilgili şeylerin oluşturduğu
dizi, sıra, halka) anlamına gelir. Mürşid-i kâmil yani âlim ve evliya olan
zatlar, yetiştirdikleri ve artık başkalarını yetiştirebilecek hale gelen
talebelerine, halifelik ve icazet verirler. Sonra onlar da talebe yetiştirip,
onlar da yetişen talebelerine böyle icazet verirler. Böylece, âlimler silsilesi
meydana gelir. Bu halka, Peygamber efendimize kadar ulaşır.
Behaeddin-i Buhari, İmam-ı Rabbani, Mevlana Halid-i Bağdadi gibi zatların da
içinde bulunduğu silsileye, (Silsile-i aliyye) yani yüksek silsile
denmiştir. (Silsilet-üz-zeheb) yani altın silsile de denir.
İslam âlimi yerden ot gibi, mantar gibi bitmez. Hocasız icazetsiz, âlim olmaz.
Mutlaka Peygamber efendimize dayanan bir silsilesi olur. Mesela, İmam-ı
Rabbani ve Mevlana Halid-i Bağdadi hazretleri gibi, her Ehl-i sünnet
âliminin, Peygamber efendimize kadar bütün hocaları bellidir. Ancak böyle bir
zata bağlanılır ve Onun kitapları okunur. Yazdıkları doğru bile olsa, rast gele
kimselerin kitapları okunmaz. Böyle bir zat bulamayan, yine böyle yetkili olan,
yani silsilesi belli ve icazet sahibi olan bir âlimin yazdığı kitapları okuyarak,
onu kendine rehber kabul etmelidir.
Günümüzdeki silsilelerin farklı olması, hocaları halifelik, icazet vermediği
halde, ayrı bir kol tutmalarındandır. İmam-ı Rabbani hazretleri daha dört
asır önce buyuruyor ki:
Bu yüksek yolun yolcuları garip oldular, azaldılar. Şimdiki tarikatçıların
yoluna bid’atler karıştığı ve bu yolu bozdukları için, Resulullahın sünnetine
sarılmış olan büyükler, tanınmaz oldu. Bu bilgisizlikten dolayı, çoğu da, kısa
görüşlü oldukları için, bu yüksek yola bid’atler karıştırdılar. Milletin
kalblerini bu bid’atlerle kazanmaya çalıştılar. Böyle yapmakla, İslam dinini
olgunlaştırdıklarını sandılar. Bunlar, bu yüksek yolu yıkmaya, uğraşıyorlar.
(2/62)