Hekimin hastalığın tespiti için hastaya yaklaşıp, onu dinleyerek ve muâyene ederek, gerekirse laboratuar tetkiklerinin yardımıyla bunları sentez etmesi. Hastalıkların teşhisi üç metodla başarılır. İlki hastanın hastalık hikâyesinin doktor tarafından dikkatlice dinlenmesi, ikincisi baştan tırnağa kadar kusursuz bir muâyene; üçüncüsü de şüphelenilen hastalıklar için lüzumlu laboratuvar tetkiklerinin yapılmasıdır. Bâzı vak’alarda çok özel tetkiklere başvurmak gerekebilir. Hedef erken teşhistir.
Tıbbî hikâye: Esas olan teşhisin bu safhasıdır. Hekim; hastanın yaşını, doğum yerini, âile hikâyesini, alışkanlıklarını, mesleğini, geçirdiği hastalıkları tespit eder. Hastanın yaşı çok mühimdir. Meselâ doğuştan kalp hastalıkları, had (akut) romatizma, had kan kanseri küçük yaşlarda görülür. Damar sertliğine bağlı kalp hastalıkları romatizmal hastalıklara ise daha çok orta yaş üzerinde rastlanır. Sanâyinin gelişmesi sebebiyle işyerlerinde çalışan şahıslarda anilin, benzon, silika gibi maddelerin hâsıl ettiği hastalıklar ortaya çıkmıştır. Son yıllarda çiftçilerin, bahçıvanların hattâ ev sâkinlerinin yaygın olarak kullandıkları böcek öldürücüler şaşırtıcı tabloda hastalıklara sebep olurlar. Bütün bunlar iyi alınan bir hikâyede ortaya çıkarılırlar. Allerjik tezâhürlü hastalıkların (kurdeşen, astım, anjiononatik, ödem gibi) teşhisi ve sebepleri aşağı yukarı tamâmen soru-cevapla doludur.
Hekim, hastanın şimdiki şikâyetini sorar ve şikâyetlerin başlangıç sırasını, nasıl çıktığını, ne karakterde olduğunu teferruatlı bir şekilde tespit eder. Âilevî hastalık bulunup, bulunmadığını araştırır.
Muâyene: Doktor hastanın bütün bedenini, başını, boynunu, solunum, dolaşım, sindirim, boşaltım, üreme sistemlerini, kas-iskelet sistemini muâyene eder. Hastanın boyunu, kilosunu, vücut ısısını, kan basıncını ve nabız hızını ölçer. Ayrıca şikâyetiyle ilgili organ veya sistem hangisiyse (cilt, göz, kulak-burun, boğaz, sinir sistemi, akciğerler, kalp, böbrekler, kadın hastalıkları) bu organa âit özel muâyeneler, ilgili uzmanca yapılır.
Laboratuvar usûlleri: Tıbbî hikâyenin alınması ve muâyeneye bağlı olarak yapılacak tetkikler tespit edilir. Bununla berâber umûmiyetle her hastalık için alışılagelmiş, mutad tetkikler vardır. Rutinler denen bu testler idrar analizi (idrarda şeker, protein, hücre ve kristal, akyuvar, kan aranması, dansite bakılması); kanda şeker, üre, kreatinin miktarının tâyini; kanın hemoglobin, hemotoakrit (kanda alyuvarlar nispetinin tespiti), göğüs radyografisidir. Meselâ şeker hastalarında idrarda şeker çıkar. Hematokrit nispeti kansızlıklarda çok mühimdir.
Özel tetkikler: Kanda hormonlar, karaciğer enzimleri, artık madde miktarları tâyin edilir. Kan gazlarına bakılır. Bâzı kemik iliği hastalıklarında, kan kanserlerinde, metastas yapmış kanserlerde kemik iliği açılarak tetkik edilir. Sârî hastalıklarda ve bağışıklık sisteminin bozukluklarında bakteriyolojik tetkikler yapılır. Meselâ tifodan, paratifodan veya malta hummasından şüphelenilenlerde kan kültürü yapılıp bunların mikropları üzerinde üretilmeye çalışılır.
Bakteri (mikrop) muâyeneleri umûmiyetle balgam, bronş salgısı, vajen salgısı, idrar, dışkı, beyin omirilik sıvısından yapılır. Dışkıda parazitlerin yumurta, larva ve gelişkinleri de aranır. Rahimin, akciğerlerin, hazım yolunun, böbreklerin, mesânenin hücre tetkikleri yapılır. Alınan biyopsilerde habis hücreler aranır. Anjiografi denen metodla damar tıkanıklıkları tespit edilir. Yirminci yüzyılın sonuna yakaşırken bilgisayarların tıbba girmelerinden sonra, daha önce teşhisleri güç olan birçok hastalık kolayca teşhis edilmekte ve bunların tedâvileri yapılabilmektedir. Bir zamanların yegâne yardımcı teşhis aracı “röntgen film muâyenesi” artık yetersiz kalmaktadır. 1970’lerde tıpta bir nevi çığır açan ultrasonografi (dâhili organlara ses dalgası göndererek teşhis etmek) ve BT yâni Bilgisayarlı Tomografi tetkikleri bile hastalıkların dokularında yapmış oldukları tahribâtı bâzan ancak ileri devrelerde gösterebilmekteydi. Artık tıp ilmi, hastalıkların erken teşhisinde hücre içine kadar girebilmekte ve hastalığın insanda herhangi bir zarar vermeden önce teşhisini yapabilmektedir. Çünkü habis olsun, olmasın her hastalık bir hücre içinden başlar. Bu gâyeye yönelik yeni teşhis vâsıtaları PET denilen Positzron Emission Tomogrophy ve NMR veya MRI denen Manyetik Resonanzs Görüntülemedir. Bunlarla beden didik didik incelenir.