Bakteri süzgeçlerinden geçen, bakteri vasatlarında üremeyen, biyolojik karakteri kesin olarak bilinmeyen, soğuk algınlığından öldürücü hastalıklara kadar birçok arazın âmili olan mikroorganizma; bulaşıcı hastalıklara yol açan mikrop. Bunlar 10 ilâ 400 nm (nanometre) büyüklüğündedir.
Virüslerin varlığı 19. asrın sonlarına doğru Cöffler ve Frosch tarafından ispatlandı. 1899’da M.W. Beijerinck, hastalıklı tütün yapraklarında “tütün mozayik virüsü”nü tespit etti. Daha sonraki yıllarda ultralsantrifüj, kültürler ve elektronmikroskop kullanılarak virüsler üzerindeki bilgiler artırıldı. 1933’te elektronmikroskobun keşfiyle virüsün yapısı hakkında kesin görüntüler elde edildi. Araştırmalar neticesi, virüslerin belli sıcaklıklarda bâzı canlı dokular üzerinde üreyebildiği ve bunun için en uygun usûlün aşılanmış tavuk yumurtalarında olduğu tespit edildi.
Virüsler, tek nükleik asit zincirinin (RNA veya DNA) etrâfını saran protein kılıflı ve bâzan yapılarında embranöz zarf bulundurabilen yapılardır. Virüs bünyesinde, normal hücrelerde bulunan büyüme ve üremeyle alâkalı kısımlar yoktur. Canlı organizmalarda bulunan diğer özelliklerin birçoğu bunlarda olmamasına rağmen, üreyebildikleri için canlıdır, denilebiliyor. Virüsler, asalak olarak yaşadığı hücrelerden temin ettikleri ham maddelerle yapılarındaki proteinleri meydana getirirler. Hücre içinde kendilerine has olan nükleik asit zinciri (RNA veya DNA) içine girerek yerlerini alırlar. Böylece hücre metabolizmasını etkilerler. Yaptıkları hasar şâyet büyükse, hücre ölür. Virüs ise kılıflanarak tekrar üremeye devam eder. Bir kısmı da atipik dev hücreler şekline dönüşür.
Virüslerin metabolizma, genetik yapı ve üremeleriyle ilgili son bilgiler bilim adamlarının genetik mühendisliği ve moleküler bilgi sahasındaki araştırmalarına ışık tutmuştur. Küçük bir bakterinin ortalama çapının 1500 nm, tipik bir hayvan hücresinin ortalama 100.000 nm olduğu kabul edilirse virüslerin 10-400 nm olan çaplarının ne kadar küçük olduğu ortaya çıkacaktır.
Virüslerin en sık rastlanan iki şekli vardır. Bunlar: Icosahedral virüsler, çubuk şeklindeki virüslerdir.
Icosahedral virüsler 20 üçgen yüz, 12 köşe ve 30 kenardan meydana gelen düzgün bir polihedrondur. Bunların nükleik asitleri iç kısımda bir öz (kor) meydana getirir. Kor etrâfında (cabsid) manto bulunur. Bu manto da capsomer denilen alt birimlerden meydana gelir. Kor ile manto birlikte nükleocapsiti meydana getirir. Icosahedral virüsler kabaca kürevî görünümdedirler. Bu grubun en meşhur üyesi adenovirüslerdir.
Çubuk şekilli virüslerde, manto proteinlerinin alt birimleri, çubuğun ekseninde sarmal bir biçimde dizilmişlerdir. Sarmalın komşu uçları arasında nükleik asitler sıkışmıştır. Capsomerler, nükleik asidi çevrelerler. 300 nm uzunlukta ve 18 nm çapındaki “Tütün mozaik virüsü” bu gruba misâl teşkil edebilir.
Ayrıca karmaşık yapılı bakterileri tutan virüsler de mevcuttur. Elektronmikroskopla incelenebilen bu virüsler yanında, bâzı Poxvirüsler ışık mikroskobu ile gözlenebilir pozisyondadır.
Virüs hastalıklarının, âmillerinin adlandırılması ve tasnifi bunların ilk defa görüldüğü, tetkik edildiği, identifiye edildiği memleketin veya bu araştırmayı yapan bilginin adı, tabiî enfeksiyonu, klinik, patolojik, epidemiyolojik belirtilerine göre yapılır.
Virüsler insanlarda hafif soğuk algınlığından tutun da kuduz, sarı humma gibi bâzı öldürücü hastalıklara, hattâ bir takım kanser çeşitlerine bile sebep olabilirler. Bir takım virüs gruplarının sebep oldukları hastalıkların sıralanışı:
Adenovirüsler: Solunum sistemi hastalıkları.
Herpes virüsler: Uçuk, gözde keratit, zona, rahim kanseri (muhtemelen), Burkit lenfoma (küçük kız çocuklarında).
Poxumus: Suçiçeği.
Pücarnovirüs: Çocuk felci, üst solunum yolu hastalıkları, soğuk algınlığı.
Mixovirüs: Grip.
Paramyxovirüs: Kabakulak, kızamık, SSPE hastalığı.
Rhabdovirüs: Kuduz.
Togavirüs: Sarı humma, ensafalit.
Rektrovirüs, meselâ HTLU-III: AIDS hastalığı.
AIDS virüsü: Bu da bir cytomegalovirüstür.