Anadolu velîlerinden. Eruh'a bağlı Fındık nâhiyesinin Zivinga köyünde doğdu. İsmi Muhammed'dir. 1971 senesinde vefât etti. Sekiz yaşında babasını kaybetti. Bu yaşta âilelerinin âdeti üzerine ilim tahsîline başladı. Önce dedelerinin talebelerinden olan Şeyh Hüseyin'den okudu. Sonra Cizre'ye gidip Eruh'a bağlı Tanzî Medresesinde babasının icâzetli talebesi Molla Muhammed Nursî'den ders aldı. Beş sene de Molla İbrâhim Kenânî'den ilim öğrenip icâzet aldı. Tasavvufta ise o bölgedeki meşhûr velîlerden Şeyh Hüseyin Basretî'nin sohbetinde kemâle erdi. Ömrünü ilimle geçirdi. Talebelerine ders verme ve yetiştirme husûsunda son derece mahâretliydi.
Talebelerinden Seyyid Tâhir şöyle anlatır: "Bir gün bütün talebeleri huzûrunda iken bir kimsenin ismini söyleyerek; "Falan kişinin üzerine namaz farz değildir!" dedi. Bu sözlere şaşırdık. Çünkü bahsi geçen kimse akıl bâliğ bir kimseydi. Bizim şaştığımızı görünce; "Tabi evlâdlarım üzerine farz olmaz. Çünkü delidir! O kimse gâyet akıllı ve okuması da iyi idi. Aradan on beş sene geçti. Aklî dengesini kaybettiğini duyduk. Hocamızın vaktiyle neden öyle söylediğini o zaman anladık."
Yine bu talebesi anlatır:"Bir zaman göçerlerin bir kabîlesine imâmlık yapıyordum. Onlarla birlikte yaylaya gidip geliyor, talebelerimi de birlikte götürüyordum. O sırada hocam Molla Muhammed Zivingî hayatta değildi. Fakat ilim bakımından ne zaman müşkilim olsa, o gece hocam rüyâmda görünüp müşkilimi hallediyordu ve söylüyordu. Bu hal böyle devâm etti.Tâ ki hocamın evlâdları ile o kabîle arasında bir anlaşmazlık çıkıncaya kadar.Bu anlaşmazlık çıkınca, hocam bana rüyâmda artık o kabîleye imâmlık yapmamamı söyledi. Fakat ben devâm etmek durumunda kaldım. O zamâna kadar bütün ilmî müşkillerimi rüyâmda halleden hocamı artık bir daha rüyâda göremedim."