Sual: Çok kıymetli bir şey, çok olunca da kıymetli midir?
CEVAP
Evet, çok olsa da kıymetlidir. Ancak çok olduğu için kıymetlinin kıymeti
bilinmez. Birkaç örnek verelim:
1- Çok kimse, beş vakit namazı kılmaz, ama bayram namazını ihmal etmez.
Halbuki beş vakit namaz farz, bayram namazı ise vacibdir, diğer üç mezhepte ise
sünnettir.
2- Çok kimse, bayramlaşır, bayram tebriki yazar. Ama dinimizde Cuma günü
bayramlardan daha kıymetlidir. Cuma günü haftada bir geldiği için o kadar
hatırlanmaz. Ama bayram, yılda iki kere geldiği için daha çok önem verilir
3- Her zaman ve her yerde çok bulunan havanın kıymeti bilinmez. Bunun için
bize bedava veren Allahü teâlâya şükretmeyi hatırlamayız bile. Halbuki birkaç
dakika nefes almazsak ölürüz.
4- Bir devirde, Fatih’te oturur iken, çok su sıkıntısı çekmiştik. Şimdi, her
gün suyumuz aktığı halde, yani çok olduğu halde, suyu getirenlere teşekkür
etmeyi bile hatırlamıyoruz. Su nimetini veren Allahü teâlâya da şükretmekten
aciziz. Çünkü hiç su sıkıntısı çekmiyoruz.
5- Gözümüz her zaman gördüğü için gözümüzün görmesine şükretmiyoruz. Kulak,
dil ve diğer uzuvlarımızın hepsi böyledir. Bu uzuvların biri elden gidince o
zaman kıymeti anlaşılıyor. Hastalanmadıkça sağlığın kıymeti bilinmiyor. Akıl
büyük nimet iken, delileri görmedikçe kıymeti anlaşılmıyor. Hatta görsek bile
gülüp geçiyoruz. Hepsinden önemlisi de doğru imana sahip olma ve bu doğru yolun
büyüklerini tanımakla şereflenmektir.
6- Yaşım yetmiş civarındadır. Küçüklüğümüzde, köyümüzde elektrik yoktu.
İdare denilen muma benzeyen ışıklarla idare ederdik. Şimdi elektriğe kavuştuk
ama, her zaman elektrik olduğu için bu çok olan nimetin kıymeti bilinmiyor.
Sadece elektrik kesilince anlaşılabiliyor. Bunun gibi güneş bizi her gün
aydınlatıyor, ama kaçımız, elhamdülillah bugün yine güneş doğdu diyoruz ki?
Allahü teâlânın böyle sayısız nimetleri vardır. Bunlara şükretmek gerekir.
7- Selam vermek yaygın hal aldığı için, çok kimse selamın önemini
bilmemektedir. Selam verip alma sevabı, farz olduğu için diğer bütün
nafilelerden üstündür. Bir kimse, dünyadaki bütün fakirleri doyursa, hepsine bir
ev verse yine bir selamın sevabına ulaşamaz. Farzın yanında bütün nafileler,
denizin yanında damla gibi bile değildir. Su zerresi bile değildir. Bütün
nafilelerin, bütün farzların yanındaki değeri böyledir.
Selam verirken, selamın sünnet olduğunu düşünmeli ve o kimseye dua etmeye niyet
etmelidir! Alışkanlık halinde, şuursuzca selam verilince, sevap olmaz. Bir yere
girerken de, çıkarken de selam verilir. Dinimizde selamın önemi büyüktür. Selam
vermek sünnet, almak farz ise de, selamda istisna var. Selam veren de, selam
alan gibi farz sevabına kavuşur. Eshab-ı kiram, bir arkadaşa selam vermek ve
selamını almak için yollara çıkardı. İşin önemini bilen, bu büyük sevaba
kavuşmak isterdi.
Farz kazası olanın nafilelerle iştigal edememesi de bu yöndendir. Ama ahmaklar,
denizi bırakıp bir damla peşinde koşuyor, farzın önemini anlayamıyorlar.
GÜNÜN MENKIBESİ