Başlık | Yazı |
---|---|
Hul |
Zevceyi mal karşılığında boşamak. |
Hukûkullah |
Allahü teâlânın emri ve kulluk borcu olarak yapılan, kimsenin tasarrufta bulunamıyacağı, değiştiremeyeceği şeyler. |
Hukûk-ul-Ibâd |
İnsanlara âit haklar. (Bkz. Kul Hakkı) |
Hükmiye |
Hüküm sahibi. |
Hükmî Temizlik |
Kadının âdet bitiminden îtibâren on beş gün içinde kan gördüğü halde temiz kabûl edilmesi. Bu on beş gün içinde kan görülen bu kan fâsid kan yâni istihâza kanıdır. (Bkz. Tam Temizlik) |
Hükmi |
Hüküm sahibi. |
Hükm-i Müleffak |
Helâl ve haram, emir ve yasak, ibâdet ve tâatte, belli bir mezhebin hükümlerine uymayıp, birkaç mezhebin hükümlerini karıştırarak kolayına geleni seçtiği hüküm. (Bkz. Telfîk) |
Hükm-i Küllî |
Allahü teâlâya âit hüküm, emir. |
Hükm (Hüküm) |
Bir dâvâ, bir mes'ele, bir kişi hakkında verilen karar, emir. |
Hukemâ |
Din bilgilerini, fen bilgileri ile isbat eden mü'minler. (Bkz. Hakîm) |
Hudûr |
Allahü teâlâdan başka hiçbir şeyin kalbde bulunmaması. Allahü teâlâ ile berâber olmak, O'nu unutmamak. (Bkz. Huzûr) |
Hudûd |
Miktârı, dinde kesin ve açıkça bildirilmiş cezâlar. (Bkz. Had) |
Hudû |
Boyun eğmek, alçak gönüllülük. Kalbde devamlı olan Allah korkusu. Allahü teâlâya itâat etmek. |
Hüdayi |
Hüdânın kulu. |
Hüdâvendigâr |
Hükümdâr, sultan, âmir, hâkim. |
Hudâ Rabbim |
Hudâ Rabbim, nebim hakkâ Muhammeddir Resulullah |
Hudâ |
Varlığı kendinden olup, başkasına muhtâc olmayan Allahü teâlâ. Niçin küfrân eder insan, Hudâ nîmet verir iken, Utanmayıp eder isyân, kâmûyu ol görür iken, Beher an hamd ü şükretmez, dahi insanı fikretmez, Her gün hakkı zikretmez,... |
Hûd Sûresi |
Kur'ân-ı kerîmin on birinci sûresi. Mekke-i mükerremede indi. Yüz yirmi üç âyet-i kerîmedir. |
Hûd Aleyhisselâm |
Kur'ân-ı kerîmde ismi geçen peygamberlerden. |
Hud Aleyhisselam |
Yemen’de bulunan Âd kavmine gönderilen peygamber. Nûh aleyhisselamın oğlu
Sâm’ın neslindendir. Bir ismi de Âbir olup, lakabı Nebiyyullahtır. Kur’ân-ı
kerîmde ismi bildirilen peygamberlerdendir. |
Hud |
Büyük, çok hürmet eden. |
Hucvîrî |
Büyük velîlerden. İsmi Ali olup, babasınınki ise Osman'dır. El-Cullâbî, El-Hucvîrî, El-Gaznevî nisbeleri vardır. Künyesi Ebü'l-Hasan'dır. Seyyid olup hazret-i Ali'nin onuncu batından torunudur. Dafâ Genc-i Bahş diye de anılır.... |
Hucurât Sûresi |
Kur'ân-ı kerîmin kırk dokuzuncu sûresi. |
Hücre-i Seâdet |
Medîne-i münevverede Mescid-i Nebevî içinde Peygamber efendimizin mübârek kabirlerinin bulunduğu oda. Peygamber efendimizin sağlığında burası, hanımlarından hazret-i Âişe vâlidemizin odasıydı. Peygamberimiz burada vefât etti. "Peygamberler vefât ettikleri yere... |
Hücre |
|
Huccet-ül-İslâm |
1. Üç yüz bin hadîs-i şerîfi, senetleri (rivâyet edenleri) ile birlikte ezberden bilen büyük İslâm âlimi. |
Hüccet |
Senet, vesika, delil. |
Huccet |
1. Senet, vesîka, delîl, burhân. (Bkz. Delîl) |
Hübeyret-ül-Basrî |
Çeştiyye yolunun büyüklerinden. Zâhirî ve bâtınî ilimler sâhibi bir velî idi. Huzeyfetü'l-Mer'âşî hazretlerinin halîfelerinin ileri gelenlerindendir. Künyesi Emîrüddîn olup, hakkındaki... |
Hubeyb Bin Adiy |
Darağacında ilk namaz kılan sahâbî. |
Hubb-ı Sivâ |
Allahü teâlâdan başka şeylerin sevgisi. ( Bkz. Mâsivâ) Olup nâdim elim çektim hevâdan, Pâk ettim kalbimi hubb-ı sivâdan. Yüzüm dergâhına döndüm ilâhî, Kapundan etme red, bu pür günâhı. |
Hubb-ı Riyâset |
Makam ve mevki sevgisi. |
Hubb-ı Fillâh ve Buğd-ı Fillâh |
Allahü teâlâ için sevmek ve Allahü teâlâ için düşmanlık etmek. |
Hubb-i fillah ve buğd-i fillah |
Sual: Hubb-i fillah buğd-i fillah ne demektir? |
Hubb-ı Dünyâ |
Dünyâ sevgisi. Ölümden sonra işe yaramayacak olan şeylere düşkün olmak. Dünyâ; haramlar, mekruhlar ve Allahü teâlâyı unutturan her şeydir. (Bkz. Dünyâ) |
Huban |
Güzeller. Güzel olan. |