Başlık | Yazı |
---|---|
İktidarsızlık |
Bir kişinin ya da bir vücut bölümünün belirli bir hareketi ya da işlevi yerine getirememesi. |
İkrime Bin Ebî Cehil |
Meşhur İslâm kumandanlarından. |
İkrime |
Kerem sahibi, cömert. |
İkramı reddetmek |
Sual: Gittiğim yerlerde çeşitli sebeplerden dolayı bazı bahaneler
bularak yapılan ikramları kabul etmiyorum. Günah oluyor mu? |
İkisi emanet, birisi onun |
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: |
İkindinin sünnetini terk |
Sual: İkindini sünnetini kılmayan bir hocaya niye kılmadığını sorunca, Peygamber efendimiz ikindi namazını devamlı kılmaz, çok zaman terk ederdi. Biz de Onun sünnetini yapıyoruz. Çünkü Onun yaptığını yapmak, yapmadığın... |
İki şey varsa korkmayın |
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: |
İki şey ararsınız ama bulamazsınız |
* Gençliğin kıymetini ihtiyarlar, huzurun kıymetini huzursuzlar, sıhhatin
kıymetini hastalar, hayatın kıymetini ölüler bilir. |
İki namazı cem etmek (birleştirmek) |
Sual: İki namazı hangi hallerde birleştirmek caizdir? |
İki maddeli hadis-i şerifler |
İki şeyin korkusu |
İki kat sevap alanlar |
Sual: Bir ibadeti yapınca herkes bir sevap alırken iki sevap alan
kimseler de olur mu? |
İki kalbin yok ki |
* İki kalbin yok ki, biri ile Allahü teâlâya, diğeri ile Allahü teâlâdan
başkalarına yönelesin. |
İki ilaç ve iki felaket |
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: |
İki gün eşit olmamalı |
Sual: Dinimizde iki günü eşit olan zararda olduğuna göre, her gün aynı
ibadetleri yapan zararda olmuyor mu? Her gün bir öncekinden daha fazla ibadet mi
yapmak lazımdır? |
İki cihanın gülü |
Bağımıza giresin |
İki başlı idare |
Sual: Yaşlı müdürümüz emekli olunca, patron, onun yerine genç bir müdür tayin etti. Ünitemizde yaşlı bir şefimiz var. Bizi genç gördüğü için, müdüre danışmadan, bizi topluyor, müdürden farklı emirler veriyor. Biz iki âmir arasında kaldık. Olan bize oluyor. Ne... |
İkbal |
Baht açıklığı, işlerin yolunda gitmesi. |
İhyâ-ı Mevât |
Faydalanılmayan ölü toprakları işlemek, faydalanılır hâle getirmek. (Bkz. Mevât Arâzî) |
İhya etmek |
İhya etmek, diriltmek, yeniden can vermek demektir. Mecaz olarak, sevindirmek,
saadete kavuşturmak demektir. |
İhyâ |
1. Vaktini ibâdet ve iyi işler yaparak geçirmek, kıymetlendirmek. |
İhvân-üs-safâ |
On birinci asrın ikinci yarısında Basra'da ortaya çıkan; "İslâmiyete birçok vehimler karışmış, onu bu vehimlerden temizlemek ancak felsefe ile mümkündür. İslâm dînini felsefe vâsıtasıyla saf hâle getirmelidir" diyen sapık ve gizli bir cemiyet, ekol. |
İhvan |
Sadık, samimi, candan dost. |
İhtizâr Hâli |
Ölüm sırasında can çekişme hâli. |
Ihtiyozis |
Cildin pul pul ve kuru oluşu ile kendini gösteren bir hastalık.
|
İhtiyatı elden bırakmamalı |
Sual: (Diş dolgusu gusle manidir) diyenler olduğu gibi mani değil diyenler de var. (Zekat, kağıt para ile verilmez) diyenler olduğu gibi verilir diyenler de var. (Müzik dinlemek haram) diyenler olduğu gibi caiz diyenler de var. (Hoparlöre uyarak veya TV’deki imama... |
İhtiyât |
Dîne uygun olmayan bir işi yapma şüphesinden kurtulmak için, tedbirli hareket etme. |
İhtiyarlık nimeti |
Sual: Müslüman olarak ihtiyarlamanın, dindeki fazileti nedir? |
İhtiyarlık nimeti |
Sual: Müslüman olarak ihtiyarlamak çok faziletlidir deniyor. Bu
hususta açıklama yapar mısınız? |
İhtiyârî Fiiller |
İstek ile yapılan işler. (Bkz. İrâde) |
İhtiyâr |
1. İstediğini seçme. (Bkz. İrâde) |
İhtiyâç Eşyâsı |
Yiyecek, giyecek ve barınmada asgarî lâzım olan miktar. |
İhtiyâç |
Ruh ve nafaka (yeme, içme, barınma) için ve bedeni sıkıntıdan korumak için lâzım olan şey. |
İhtisâb |
Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uyulmasının, ilim ve ehliyet sâhibi bir devlet me'muru olan muhtesib tarafından sağlanması, emr-i ma'rûf nehy-i münkerin yâni iyiliği emretmek kötülükten sakındırmak vazîfesinin el ile yapılması vazîfesi. (Bkz. Hisbet) |
İhtirâs |
Şiddetli arzu, aşırı heves, istek, gözün ve gönlün doymaması. (Bkz. Hırs) |
İhtirâ |
Evvelce olmayan bir şeyi ortaya çıkarma, îcâd etme, yaratma, yoktan var etme. |
İhtilâm |
Uykuda cünüb olma. Çocuğun bülûğa, ergenlik çağına ulaştığının alâmeti, işâreti. |