Başlık | Yazı |
---|---|
Vahy (Vahiy) |
Allahü teâlânın emirlerini ve yasaklarını, peygamberlerine melek vâsıtasıyla veya vâsıtasız olarak bildirmesi. |
Vahy |
Vahy haber demektir. Deyim olarak da, Allahü teâlânın Cebrail aleyhisselam
vasıtası ile Peygamberlerine gönderdiği haber demektir. |
Vahşî |
Yalancı peygamber Müseyleme’yi öldüren sahabî. |
Vâhime Kuvveti |
His organları ile anlaşılamayan, fakat duyulanlardan çıkarılabilen mânâları anlayan iç kuvvet. |
Vâhid (El-Vâhid) |
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Zâtında benzeri olmamakta tek olan. |
Vahdet-i Vücûd |
Sâlikin (tasavvuf yolunda bulunan kimsenin) muhabbetle zikir yapması esnâsında, Allahü teâlâdan başka her şeyi unutup, yalnız O'nu bilmesi hâli. |
Vahdâniyyet |
Allahü teâlânın zâtî sıfatlarından. Allahü teâlânın zâtında, sıfatlarında ve işlerinde tek olup, ortağı olmaması. (Bkz. Sıfat) |
Vâfi |
Sözünde duran, sözünün eri. |
Vâdi-yi Urene |
Arafât ovasında bulunan bir vâdi. |
Vade farkı istemek |
Sual: Alış verişte vade farkı istemek caiz mi? |
Vad'ı Haml |
Doğum yapmak. |
Vacip kurbanı kesemeyen ne yapar |
Sual: Bayram kurbanını bayramda kesemeyen bayramdan sonra kesse caiz
olur mu? |
Vâcid (El-Vâcid) |
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Ma'bûd, Rab, ilâh olan, zâtında bulunması lâzım ve lâyık olan bütün sıfatları kendisinde bulunan, hiçbir şeye muhtaç olmayan, kendisinden hiçbir şey... |
Vâcib-ül-Vücûd |
Varlığı mutlaka lâzım olan Allahü teâlâ. |
Vacib olan işler |
Sual: Farzlardan sonra gelen vacibler nelerdir? |
Vâcib |
Kur'ân-ı kerîmde açık olmayarak bildirilmiş veya bir sahâbînin açıkça bildirmesi ile anlaşılmış olan emirler. Şâfiîlere göre vâcib denince farz anlaşılır. Vâcibin terk edilmesi, tahrîmen mekrûhtur. Yâni harama yakın mekr... |
Vaadinde durmak |
Sual: Sözünden dönmenin dindeki yeri nedir? |
Va'z (Vaaz) |
Öğüt, nasîhat; emr-i ma'rûf ve nehy-i münker yâni iyiliği emr, kötülükten menetme. |
Va'îd |
Allahü teâlânın azâb yapacağına söz vermesi. |
Va'de |
1. Bir iş için önceden tâyin edilen zaman, târih. |
Va'd |
Söz verme, söz verilen şey. |