A (1114) | B (527) | C (326) | D (413) | E (571) | F (239) | G (275) | H (942) | İ (454) | J (19) | K (840) | L (165) | M (1275) | N (492) | O (286) | P (298) | R (355) | Ş (870) | T (498) | Ü (161) | V (201) | Y (198) | Z (205)
Başlıksıralama simgesi Yazı
Bid'at Fırkası

Peygamber efendimiz ve Eshâb-ı kirâmının yolundan ayrılanlar. Hadîs-i şerîfte Cehennem'e gidecekleri bildirilen yetmiş iki fırkadan her biri.

Bid'at Ehli

Peygamberimizin sallallahü aleyhi ve sellem ve Eshâb-ı kirâmının yolundan (Ehl-i sünnet îtikâdından) ayrılanlar. Bid'at sâhibi. Îtikâdda (îmânda) ve amelde (ibâdette) dinde olmayan yenilikler ortaya çıkaran kimseler, dinde reformcular.
Allah...

Bid'at

Sonradan ortaya çıkan şey, ilk defâ benzersiz bir şey ortaya koymak.
Peygamberimizin ve dört halîfesinin zamanlarında bulunmayıp da, dinde sonradan meydana çıkarılan, uydurulan söz, yazı, usûl ve işler, reformlar.
Dinde yeni ortaya çıkan şeylerden kaç...

Bîbî Hacere Hanım

Hindistan'da yetişen hanım velîlerden. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin neslindendir. Büyük âlim Ebü'l-Hayr Fârûkî'nin hanımı olup, Şeyh Hüseyin Efendinin kızıdır. 1867 (H.1284) senesinde doğdu. Babası şal ticâreti yaptığı için bu y...

Bîbî Cemâl Hâtun

Evliyâ hâtunlardan. Horasan tarafındaki Sustan'da yaşamıştır. Doğum târihi bilinmemekte olup, 1639 (H.1049) senesinde altmış yaşını geçmiş olduğu halde vefât etti. Annesi, babası ve ağabeyi tasavvufta yetişmiş kimselerdi. Tasavvufta onların sohbetlerinde yetişip kemâle...

Bî-çûn Vebî-çigûne

Hiçbir şeye benzemeyen, nasıl olduğu anlaşılamayan. Allahü teâlânın nasıl olduğunun bilinemeyeceğini ve akıl ile anlaşılamayacağını, idrâk olunamayacağını ifâde eden bir terim.
Allahü teâlâ bî-çûn ve bî-çîg...

Bi'set

Gönderme, gönderilme. Bir peygambere peygamber olduğunun bildirilmesi.
Peygamber efendimiz kırk yaşında iken mîlâdî 610 senesi Ramazan ayının on yedinci Pazartesi günü Cebrâil ismindeki melek tarafından Peygamber olduğu kendisine bildirildi. Bu seneye Bi'set senesi denir. (...

Bî'at-ı Rıdvân

Hudeybiye'de Semûre ismindeki ağacın altında 400 Eshâb-ı kirâmın Peygamber efendimize, emirlerini kayıtsız şartsız yerine getireceklerine dâir verdikleri söz.
Kur'ân-ı kerîmde Bî'at-ı Rıdvân yapanlar hakkında meâlen buyruldu ki:
Andolsun ki, Allah...

Bî'at (Bey'at)

1. Sözleşme, söz verme, teslimiyet.
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:

Bî'a

Hıristiyanların mâbedi, tapınak, kilise.
Bî'adaki küfür alâmetleri boşaltılırsa, namaz kılmak mekruh olmaz. (Alâüddîn Haskefî)
Bî'aya gidip hazret-i Îsâ'dan, Meryem anadan bir şey isteyenin îmânı gider. (İbn-i...

Bezoar

Aşırı miktarda alınan hayvan kılları ya da bitkisel liflerin mide ve bağırsaklarda kümeleşip sertleşmesiyle oluşan kütle.

Beyzâde Mustafa Ahıskalı

Osmanlılar zamânında İstanbul'da yetişen velîlerden. İsmi, Mustafa'dır. Künyesi Ebü'l-İşrâk olup, Peygamber efendimizin soyundandır. Babası, Artvin'in kazâlarından Şavşat'ta sancakbeyliği hizmetinde bulunduğu sırada, Mustafa Efendi Ahıska'da doğdu. Doğum târihi belli değildir.

Beyzâde Hacı Mehmed Nûri Efendi

Anadolu'da yaşayan evliyânın büyüklerinden. İsmi Mehmed Nûri olup, babasınınki Ali Rızâ Efendidir. 1853 (H.1270) senesinde doğdu. Tahsil çağına gelip, ilk öğrenimini tamamladıktan sonra, İbrâhim Paşa Medresesinde tahsîline devâm etti. Tahsil hayâ...

Beyzâde Efendi

Anadolu evliyâsından. Asıl adı Ali Rızâ olup, babasının adı ise Hacı Bekir'dir. 1810 (H.1225) senesinde Harput'ta doğdu. Babası aslen Türkistanlı olup, önce Mısır'a, sonra da bu bölgenin Napolyon tarafından işgâli üzerine Harput'a göç etti. Beyzâde...

Beyza

Çok beyaz, çok temiz, parlak.

Beyyine Sûresi

Kur'ân-ı kerîmin doksan sekizinci sûresi.

Beyyine

Açık delîl. 1. Kur'ân-ı kerîm.
Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:

Beytülmâl

İslâm devleti hazînesi, mâliye teşkîlâtı.
Beytülmâl, devlet gelirlerini muhâfaza eder, gerekli yerlere sarfeder, devletin gelirleri ile giderleri arasında dengeyi sağlamaya çalışır ve bütçenin bütün vazîfelerini görürdü. (...

Beytullah

Beyt, ev; Beytullah, Allah’ın evi demektir. Kâbe’ye "Beytullah" dendiği gibi, cami ve mescide de "Beytullah" denir.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Yeryüzünde Allah’ın evleri, mescidlerdir. Oraya gelene Allahü teâlâ ikramda bulunur.) [Taberani]

(...

Beytullah

1. Mekke-i mükerremede Mescid-i harâmın ortasında bulunan mukaddes binâ. Kâbe-i muazzama; müslümanların kıblesi; Fazîlet ve kıymetini bildirmek için Beytullah buyurulmuştur.
Rivâyet edildiğine göre, Allahü teâlâ Âdem aleyhisselâma...

Beytül-Mukaddes (Beyt-ül-Makdis)

Kudüs'deki Mescid-i Aksâ. (Bkz. Mescid-i Aksâ)

Beyt-i Ma'mûr

Meleklerin kıblesi. Göklerde meleklerin devâmlı tavâf ettikleri yer, makam.
Beyt-ül-ma'mûrda her gün yetmiş bin melek namaz kılar. Bir kere namaz kılana bir daha sıra gelmez. Meleklerin büyüklerinden Kerûbîyân melekleri gece ve gündüz tesbih...

Beylem

Çiçek demedi, buket, sunuş.

Beyincik

Beyin Yıkama

İnsanı kendine has düşünce ve dünya görüşüne yabancılaştırmak, başka yönde düşünür ve davranır duruma sokmak için çeşitli yollarla tesir altına alma.

Beyin Kanaması

Beyin damarlarının yırtılması dolayısıyla beynin içinde veya dışına yakın bir yerde ani kan toplanması. Beyin damarlarının geçirgenliğinin artması beyin kanamasına sebeb olabilir. Bir darbe gelmesi sonucu orta büyüklükte beyin damarlarından birinin yırtılmasından da beyin...

Beyin İltihabı

 

Beyin

 

Beyhatun

Hakanın hanımı.

Beybaba, biraz geç olmadı mı?

Hasan-ı Basri hazretlerine 90 lık bir ihtiyar gelir, ben tevbe edip doğru yola girmek istiyorum der, O mübarek zat da latife yapmak ister, (Beybaba, biraz geç olmadı mı?) der. İhtiyar, (Neresi geç ki, ölmeden geldim ya) der. O zaman Hasan-ı Basri hazretleri, (Doğru söyledin efendim, ölmeden önce gelen, zamanında gelmiş...

Beyân İlmi

Düzgün ve yerinde söz söyleme yolunu öğreten belâgat ilminin teşbîh (benzetme), mecâz, kinâye gibi konularını anlatan ilim. (Bkz. İlm-i Beyân)

Beyân

Açık olmak, açıklamak, bildirmek. Konuşma, yazma, anlama, anlatma, ifâde etme.
Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
(Allahü teâlâ) insanı yarattı. Ona beyânı öğretti. (Rahmân sûresi: 3-4)
Beyânın öylesi vardır ki b...

Bey-i Sahîh

Aslı ve sıfatı İslâmiyet'e uygun olan satış; doğru ve sıhhatli alış-veriş.

Bey-i Mevkûf

Aslı ve sıfatı sahîh ise de başkasının hakkı karışan alış-veriş.

Bey-i Mekrûh

Aslı ve sıfatı İslâmiyet'e uygun ise de kendisine dînin yasak etmiş olduğu bir şey karışmış olan satış.
Satın almıyacağı bir malın fiyatını, başka müşteriler arasında yükseltmek, iki kişi bir malın fiyatında uyuşmuş iken bu malı, daha yüksek fiyatla satın almak istemek Bey'-i...

Bey-i Fâsid

Aslı İslâmiyet'e uygun, fakat sıfatı uygun olmayan satış.
Bir kimse satın aldığı bir malın bedeli olan paranın yarısını peşin verip, yarısını da yolcum gelince vereyim dese, bu alış-veriş Bey'-i fâsid olur. Çünkü yolcunun geleceği târih yâni paranın kalan...