Sual: Peygamberlere iman nasıl olmalı?
CEVAP
İmanın dördüncü şartı, Peygamberlere imandır. Amentüdeki "Ve rüsülihi" kelimesi, "Allahü teâlânın Peygamberlerine iman etmeyi bildirmektedir.

Peygamberlerin ilki Âdem aleyhisselam ve sonuncusu, bizim Peygamberimiz Muhammed Mustafa sallallahü aleyhi ve sellemdir. Bu ikisinin arasında, çok Peygamber gelmiş ve geçmiştir. Sayıları belli değildir. Yüzyirmidört binden çok oldukları meşhurdur.

Peygamberlere iman etmek, aralarında hiçbir fark görmeyerek, hepsinin Allahü teâlâ tarafından seçilmiş sadık, doğru sözlü olduklarına inanmak demektir. Onlardan birine inanmayan kimse, hiçbirine inanmamış olur.

Peygamberlik, çalışmakla, çok ibadet yapmakla, açlık ve sıkıntı çekmekle ele geçmez. Yalnız Allahü teâlânın ihsanı, seçmesi ile olur.

Allahü teâlâ, ilk insan ve ilk Peygamber olan Âdem aleyhisselamdan beri, her bin senede din sahibi yeni bir Peygamber vasıtası ile, insanlara dinler göndermiştir. Bunlar vasıtası ile, insanların dünyada rahat ve huzur içinde yaşamaları ve ahirette de sonsuz saadete kavuşmaları yolunu bildirmiştir. Kendileri ile yeni bir din gönderilen Peygamberlere (Resul) denir. Resullerin büyüklerine (Ülülazm) Peygamberler denir. Bunlar, Âdem, Nuh, İbrahim, Musa, İsa ve Muhammed aleyhimüssalatü vesselamdır.

Sual: Meşhur olan 33 Peygamberin isimleri nelerdir?
CEVAP
Şunlardır:
Âdem, İdris, Şit, Nuh, Hud, Salih, İbrahim, Lut, İsmail, İshak, Yakub, Yusuf, Eyyub, Şuayb, Musa, Harun, Hıdır [Hızır], Yuşa bin Nun, İlyas, Elyesa, Zülkifl, Şemun, İşmoil, Yunus bin Meta, Davud, Süleyman, Lokman, Zekeriya, Yahya, Üzeyir, İsa bin Meryem, Zülkarneyn ve Muhammed aleyhimüssalatü vesselam

Bunlardan yalnız yirmisekizinin ismi, Kur'an-ı kerimde bildirilmiştir. Zülkarneyn, Lokman, Üzeyir ve Hıdır [Hızır]’ın, Peygamber olup olmadıklarında ihtilaf vardır. Muhammed Masum hazretleri 2. cilt, 36. mektupta, Hıdır [Hızır] aleyhisselamın Peygamber olduğunu bildiren haberin kuvvetli olduğunu yazmaktadır. 182. mektupta, Hıdır [Hızır] aleyhisselamın insan şeklinde görülmesi ve bazı işleri yapması, onun hayatta olduğunu göstermez. Allahü teâlâ, onun ve birçok Peygamberlerin ve velilerin ruhlarının insan şeklinde görülmesine izin vermiştir. Onları görmek, hayatta olduklarını göstermez, demektedir.

Âdem aleyhisselamdan, son Peygamber Muhammed aleyhisselama kadar bütün Peygamberler, hep aynı imanı bildirmiş, ümmetlerinden aynı şeylere iman etmelerini istemişlerdir. Yahudiler, Musa aleyhisselama inanıp, İsa aleyhisselama ve Muhammed aleyhisselama inanmazlar. Hıristiyanlar, İsa aleyhisselama inanıp, Muhammed aleyhisselama inanmazlar. Müslümanlar ise, bütün Peygamberlere inanırlar.

Sual:
Peygamberlerin isimlerini ezberlemek şart mıdır?
CEVAP
Hayır, ezberlemek gerekmez.

Peygamberlerin sıfatları
Sual:
Peygamberlerin sıfatları nelerdir?
CEVAP
Her Peygamberde şu sıfatların bulunduğuna inanmak lazımdır:

1- Emanet:
Her Peygamber, emindir.

2- Sıdk:
Dinde ve diğer meselelerde sadık ve doğrudurlar. Yalandan uzaktırlar.

3- Tebliğ:
Peygamberler, Allahü teâlânın emir ve yasaklarının hepsini ümmetlerine bildirirler.

4- Adalet:
Adildirler. Zulümden uzaktırlar.

5- İsmet:
Büyük ve küçük günahtan uzaktırlar. Günah şeklindeki şeyler, ister Kur'an-ı kerimde olsun, ister sahih hadislerde olsun tevil edilip yakışan mana verilir. Peygamberlikleri bildirilmeden önce de, bildirildikten sonra da hiç günah işlemezler. İnsanlardan, masum, günahsız olan, yalnız Peygamberlerdir.

6- Fetanet:
Bütün Peygamberler, diğer insanlardan daha akıllıdırlar.

7- Emn-ül azl:
Hiçbiri Peygamberlikten azl olmaz. (Feraid-ül fevaid)

Peygamberleri ve Kitapları inkâr
Sual:
(Allah’a inanıyorum, ama Peygamberlere ve Kitaplara inanmıyorum) diyen kimse müslüman mıdır?
CEVAP
İmanın şartı altıdır. Birini inkâr eden müslüman olamaz.

Her şeyi hikmetli yaratan Allah, insanları başıboş mu bırakır? Onların nasıl hareket edeceğini elbette bildirir. Peygamberleri vasıtası ile kitaplar göndererek, neleri yapıp neleri yapmamak gerektiğini bildirmiştir. Peygamberleri inkâr, Allah’ı inkâr olur.

Peygamberler, Allah’ın emirlerini noksansız bildirmişlerdir. Her şeye gücü yeten Allahü teâlâ, gelecekte olacak [yani yaratacağı] şeyleri de bildiği için emrini değiştirecek, yanlış iş yapacak kimseleri Peygamber olarak gönderir mi? Hâşâ Allah’ın emirlerini değiştirseler, yanlış şeyler söyleseler, her şeye gücü yeten Allahü teâlâ buna mani olmaz mı? Her vasfını bildiği, en güvenilir insanları Peygamber yaparak göndermiştir. Allahü teâlâ, Peygamber yapacağı kimselerin durumunu, onları yaratmadan önce de biliyordu.

Allahü teâlâ, (Ben insanları bana ibadet etmeleri için yarattım) buyuruyor. Peygamberler, kitaplar göndermeseydi, biz Allah’a nasıl ibadet edecektik? Bir kimsenin Allah’a inanıp da Onun Peygamberlerine inanmaması, o kimsenin normal olmadığını gösterir.

Her yere Peygamber gönderilmiştir
Sual:
Peygamberler niçin hep Arabistan’dan çıkmıştır? Neden Avrupa ve Uzakdoğu gibi yerlere Peygamber gelmemiştir?
CEVAP
Dünyanın her tarafına, her şehrine Peygamber gönderilmiştir. Ancak bunlara inanan hiç olmadığı veya çok az olduğu için Peygamber gelmemiş zannedilmektedir.

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
(Eski zamanlarda, bütün dünyada Peygamber gönderilmedik yer kalmamış gibidir. Hatta, bundan en mahrum zannedilen, Hindistan’da bile, Hindlilerden Peygamber gönderilmiştir. Bu şehirleri sayabilirim. Hatta köylere kadar Peygamber gönderilmiştir. Fakat deli diyerek alay ediyor, inanmıyorlardı. Azgınlıkları artınca Allahü teâlâ da onları helak ediyordu. Bir müddet sonra başka Peygamber gönderiyor, ona da böyle yapıyorlardı. Hindistan’da böylece yıkılmış şehir harabeleri çoktur.) [1/259]

[Dağda, ormanda, mağarada veya çölde yaşayıp da dinden haberi olmayan kimseler, imanlı olmadıkları için Cennete girmezler. Allah’ı, Cenneti, Cehennemi duymadığı ve inkâr etmediği için Cehenneme de girmezler. Dirildikten sonra hesaba çekilip, varsa günahları kadar mahşer yerinde azap çekeceklerdir. Herkesin hakkı verildikten sonra, bütün hayvanlar gibi, bunlar da yok edilecekler, bir yerde sonsuz kalmayacaklardır. (Mektubat-ı Rabbani, Feraid-ül fevaid, Tac)

Dağda, çölde yaşayıp da Peygamberleri işitmemiş olana Şahik-ul-cebel denir. Bunlar mazurdur. Peygamber gelmemiş hükmündedir. Bunların, Peygamberlere inanmaları, emrolunmadı. Bunlar için Kur'an-ı kerimin İsra suresinin on beşinci âyetinde, (Peygamber göndermeden önce, azap yapmayız) buyuruldu. (İsbat-ün-nübüvve)]

Peygamberlerin faydası
Sual:
Peygamberlerin insanlığa ne faydası olmuştur?
CEVAP
Bu soru, (Aklın, insanlara ne faydası var?) demekten daha yanlıştır. Aklın faydalarını, akılsızlığın zararlarını herkes bilir. Akıl çok önemli iken, o da tek başına doğruyu bulamaz.

Ahiret bilgileri ve Allahü teâlânın beğenip beğenmediği şeyler, akılla bilinemez. Eğer bunlar akılla doğru olarak, bilinebilseydi, sayısız Peygamberin gönderilmesine lüzum kalmazdı.

Tarih incelenirse, insanların kendi başlarına gittiklerinde, hep yanlış yollara saptıkları görülür. İnsan, kendini yaratan büyük kudret sahibinin var olduğunu, aklıyla düşündü ise de, ona giden yolu, yani hakkı, doğruyu bulamadı. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:

(Allahü teâlâ, kendi varlığını ve sıfatlarını, bizim gibi âciz insanlara, bu büyük Peygamberleri ile haber verdi. İnsanlara, dünya ve ahirette, faydalı olan şeyleri, zararlılarından, bunların aracılığıyla ayırdı. Peygamberler gönderilmeseydi, akıl, Allah’ın varlığını anlayamaz, Onun büyüklüğünü kavrayamazdı. Nitekim kendilerini akıllı sanan eski Yunan filozofları, Allahü teâlânın varlığını anlayamadılar. Her şeyi zaman yapıyor sandılar. Demek ki, insan aklı, bu büyük nimeti anlayamaz. Peygamber olmadıkça, bu sonsuz saadete kavuşamaz.)

Peygamberler gönderilmeseydi, insan, insanlığını dahi bilemezdi, ne aile hayatını, ne de toplum hayatını bilebilir, hayvanlar gibi yaşarlardı. Şimdi, dünyada bozuk dinlerde bile, evlilik hayatı, aile hayatı, insan ve hayvan hakları var. Bunlar, peygamberlerden öğrenilmişti.

İnsanlara neyin faydalı veya neyin zararlı olacağını, ancak Allahü teâlâ bilir. İnsanların dünyada ve ahirette rahat etmeleri için, neye, nasıl inanmaları, ne yapmaları ve nelerden sakınmaları lazım olduğunu bildirmek için Peygamberlerini göndermiştir.

Bütün Peygamberler, akılla bulunacak dünya işlerine dokunmayıp, yalnız bunları araştırmak, bulup faydalanmak için çalışmayı emretmiş, kendileri dünya işlerinden her birinin insanları ebedi saadete ve felakete nasıl sürükleyebileceklerini anlatmış ve Allahü teâlânın beğendiği ve beğenmediği şeyleri açıkça bildirmişlerdir. (S. Ebediyye)

Peygamberlik çalışmakla olmaz
Sual:
(Peygamber hepimizden üstündür. Bu üstünlüğü, çalışmasıyla elde etmiştir) deniyor. İnsan çalışmakla peygamber olabilir mi?
CEVAP
Peygamberlik; çalışmakla ve çok ibadet yapmakla ele geçmez. Yalnız Allahü teâlânın ihsanı, seçmesi ile olur. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:

Peygamberlik kemalleri, ancak Allahü teâlânın ihsanıyla hâsıl olur. Çalışmakla, uğraşmakla, bu büyük nimet ele geçemez. Hiçbir gayret, bu büyük nimeti ele geçiremez, Hiçbir riyazet ve mücahede, bu yüksek nimete kavuşturamaz. Evliyalık böyle değildir. Bunların başlangıcı elde edilebilir. Riyazet ve mücahedeyle hâsıl olabilir. Pek az kimseyi, çalışmadan, uğraşmadan da, vilayet nimetine [Evliyalığa] kavuşturabilirler. Vilayet, Fena ve Beka demektir. Fena ve Beka da, Allahü teâlânın ihsanıdır. Çalışarak, başlangıçları elde edildikten sonra, Allahü teâlâ, dilediğini, Fena ve Beka nimetini ihsan ederek şereflendirir. O Serverin Peygamber olduğu bildirilmeden önce ve ondan sonra mücahedeler yapması, bu nimete kavuşmak için değildi. Başka faydalar içindi. Hesabın az olması, insanlıkla yapılan yanlışlıkların giderilmesi, derecelerin yükselmesi, yiyip içmesi olmayan melekle konuşmakta edebi gözetmesi, Peygamberlik makamında lazım olan harikaların, mucizelerin çok olması gibi incelikler içindi. Peygamberler bu nimete, aracısız olarak kavuştu. Peygamberlerin Eshabı, onlara uydukları için, varis oldular. Peygamberlerinin aracılığıyla bu nimetle şereflendiler. Peygamberlerden ve Eshabından sonra çok az kimse, bu nimetle şereflendi. Başkasına da, uymakla, varis olmakla bu nimet ihsan edilebilir. (1/301)