Sual: Tam İlmihal’de, (Bir kimse, hareketlerde, işlerde, Allahü
teâlâdan başkasının tesir ettiğini düşünse, bu kimsenin tevhîdi, noksan olur.
Eğer, hiçbir sebep lazım değildir dese, İslamiyet’ten ayrılmış olur. Eğer
sebepleri araya koymak lazım değildir derse, akla uymamış olur. Lazımdır derse,
sebepleri hazırlayana tevekkül etmiş olur ki, bu da tevhidde noksanlık olur)
deniyor. Burasını anlayamadım. Sebeplere güvensek de, güvenmesek de suç oluyor.
Nasıl tevekkül etmemiz gerekiyor?
CEVAP
Evet, tevekkül bahsi zordur. Yukarıdaki yazıyı üç madde halinde açıklayalım:
1- İyi kötü, hayır şer her şeyi Allahü teâlânın yarattığına inanacağız.
Bazı şeylere bazı şeyler tesir ediyor denirse itikadımız düzgün olmaz. Her şeyin
yaratıcısı Allahü teâlâdır. Bir âyet meali:
(Sizi de, işlerinizi de yaratan Allah’tır.) [Saffat 96]
2- İşlerin yapılması için hiçbir sebep lazım değil denirse, Allahü teâlânın
koyduğu sebepler inkâr edilmiş olur. Mesela, ben evlenmesem de benim çocuklarım
olur demek çok yanlıştır. Çocuk olması için ana baba gibi sebeplere ihtiyaç
vardır.
3- Sebepler lazımdır, sebepsiz olmaz derse, sebeplere güvenmiş olur, yine
tevhidi noksan olur. Yani nasıl ana baba olmadan çocuk olur demek yanlış ise,
çocuğun olması için mutlaka ana babayı şart etmek ve çocukları Allahü teâlânın
yaratmasında rolü olmadığını söylemek de çok yanlıştır. Ana baba olsa da çocuk
olmayabilir. Ana baba olmadan da Allahü teâlâ çocuk yaratabilir. Hazret-i Adem
ile Hazret-i Havva’yı anasız babasız, Hazret-i İsa’yı babasız yaratmıştır.
Sebeplere güvenmeyeceğiz, sebepleri yaratanın da Allahü teâlâ olduğunu
bileceğiz.
Sebepler âlemindeyiz, Allahü teâlânın âdeti sebeplerle yaratmaktır. Sebepsiz
yaratılması mucize veya keramet olur. Sihri yaratan da Allahü teâlâdır. Her şeyi
yaratan Odur.
Bu üç maddeyi özetleyelim:
Bir iş yapmak istersek sebeplerine yapışacağız, ama sebepler mutlaka bu işi
yapar demeyeceğiz. Mesela çocuk sahibi olmak için evleneceğiz, ama evlendik
garanti çocuğumuz olur da demeyeceğiz. Hastaysak doktora gideceğiz, ilaç
alacağız, ameliyat olacağız, ama bu sebepler bizi iyi etti demeyeceğiz. Çünkü
ameliyat masasından kalkamayız da. Sebeplere güvenmeyeceğiz. Sebepleri yaratanın
da, sebeplere tesir kuvvetini verenin de Allahü teâlâ olduğunu bileceğiz.
Yeryüzündeki her canlının rızkı
Sual: Günümüzde bir kısım insanlar, geçim derdiyle olsa gerek, helale harama
dikkat etmiyor. Ailece çalışıp geçinemeyenleri var. Yalan söyleniyor, hile
yapılıyor, kul hakkına aldırış edilmiyor. Bu derece rızıktan endişe etmek doğru
mu?
CEVAP
Helale harama, kul hakkına dikkat etmemek uygun değildir. İslam âlimleri,
(Kim kime, neye güvenirse, yardımı ondan beklesin!) buyuruyor.
Âlimlerden birine "Hep ibadetle meşgul oluyorsun, ne yiyip ne içiyorsun?"
dediler. O da, dişlerini gösterdi. "Değirmeni yapan suyunu gönderir" demek
istedi. Çünkü rızıkları Allahü teâlânın gönderdiğine inancı tamdı. Âyet-i kerime
meali:
(Yeryüzündeki her canlının rızkını, Allah elbette gönderir.) [Hud 6]
Veysel Karani hazretleri, nasihat isteyen birine "Şam’a yerleş" buyurdu. O da
"Acaba Şam’da geçim nasıldır?" dedi. Hazret, "Rızıklarından şüphe edenlere
yazıklar olsun. Bunlara nasihat fayda etmez" buyurdu.
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruldu ki:
(İmanınız varsa, Allah’a tevekkül ediniz!) [Maide 23]
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Allahü teâlâya hakkıyla tevekkül etseydiniz, sabah aç kalkıp, akşam tok
dönen kuşlar gibi sizi de rızıklandırırdı.) [Tirmizi]
(Allahü teâlâ, kendisine sığınanın her işine yetişir, hiç ummadığı yerden ona
rızk verir.) [Beyheki]