Sual: Bazıları hem Allah’ı seviyoruz diyorlar, hem de Allah’a
inanmayanlarla dostluk kurup, onlarla birlikte olmaktan rahatsız olmuyorlar.
Böyle Allah sevgisi olur mu?
CEVAP
Kur'an-ı kerim ve hadis-i şerifler, Allahü teâlânın kâfirlere düşman
olduğunu, açıkça bildiriyor. Onun düşmanlarını seven, Onu sevmiş olur mu?
Kâfirler, Allahü teâlânın düşmanı olmasalardı, (Buğd-i fillah) vacib
olmazdı. İnsanı Allahü teâlânın rızasına kavuşturacakların en üstünü olmaz ve
imanın kemaline sebep olmazdı.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Cebrail aleyhisselam gibi ibadet etseniz, müminleri, Allah için sevmedikçe
ve kâfirleri Allah için kötü bilmedikçe, hiçbir ibadetiniz, hayrat ve
hasenatınız kabul olmaz!) [Ey Oğul İlmihali]
Allahü teâlâ, Hazret-i Musa’ya sordu:
- Ya Musa, benim için ne işledin?
- Ya Rabbi, senin için namaz kıldım, oruç tuttum, zekât verdim, zikrettim.
- Ya Musa, kıldığın namazlar, seni Cennete kavuşturacak yoldur, kulluk
vazifendir. Oruçların, seni Cehennemden korur. Verdiğin zekâtlar, kıyamette,
sana gölgelik olur. Zikirlerin de, o günün karanlığında, sana ışıktır. Bunların
faydası sanadır. Benim için ne yaptın?
- Ya Rabbi, senin için ne yapmak gerekirdi?
- Sırf benim için dostlarımı sevip, düşmanlarıma düşmanlık ettin mi?
Musa aleyhisselam, Allahü teâlâyı sevmenin, Onun için olan en kıymetli
amelin, Hubb-i fillah ve buğd-i fillah olduğunu anladı. (Mektubat-ı
Masumiyye)
Cenab-ı Hak, Hazret-i İsa’ya da vahyetti ki:
(Eğer yerlerde ve göklerde bulunan bütün mahlûkların ibadetlerini yapsan,
dostlarımı sevmedikçe ve düşmanlarıma düşmanlık etmedikçe, hiç faydası olmaz.)
[K. Saadet]
Sevenin, sevgilinin sevdiklerini sevmesi ve sevmediklerini sevmemesi gerekir. Bu
sevgi ve düşmanlık, insanın elinde değildir. Sevginin icabıdır. Burada, diğer
işlerde gereken iradeye ve kesbe ihtiyaç yoktur. Kendiliğinden hâsıl olur.
Dostun dostları, insana sevimli görünür. Düşmanları, çok çirkin görünür. Bir
kimse, birisini seviyorum derse, onun düşmanlarından uzaklaşmadıkça, sözüne
inanılmaz. Ona münafık denir.
Allahü teâlâ, Mümtehine suresinin dördüncü âyetinde mealen, (İbrahim’in ve
Onunla beraber olan müminlerin sözlerinden ibret alınız! Onlar, kâfirlere
dediler ki, biz sizden ve putlarınızdan uzağız. Dininizi beğenmiyoruz. Allahü
teâlâya inanıncaya kadar, aramızda düşmanlık vardır) buyurdu. Bundan sonraki
âyet-i kerimede mealen, (Bu sözlerinde sizin için ve Allahü teâlânın rızasını
ve ahiret gününün nimetlerini isteyenler için, ibret vardır) buyurdu.
Buradan anlaşılıyor ki, Allahü teâlânın rızasını kazanmak isteyenlere, bu
teberri [uzaklaşmak] gerekir. Allahü teâlâ mealen buyuruyor ki, (Kâfirleri
sevmek, Allahü teâlâyı sevmemektir. İki zıt şey, birlikte sevilemez.) Bir
kimse, seviyorum dese, fakat onun düşmanlarından teberri etmese, bu sözüne
inanılmaz. Al-i İmran suresinin 28. âyetinde mealen, (Kâfirleri sevenleri,
Allahü teâlâ, azabı ile korkutuyor) buyurdu. Bu büyük tehdit, çirkinliğin
çok büyük olduğunu gösteriyor. (Mektubat-ı Masumiyye 3/55)
İmam-ı Rabbani hazretleri de buyurdu ki:
Muhammed aleyhisselama tam ve kusursuz tâbi olabilmek için, Onu tam ve kusursuz
sevmek gerekir. Tam ve olgun sevginin alameti de, onun düşmanlarını düşman
bilmek, onu beğenmeyenleri sevmemektir. Sevgiye müdahene [gevşeklik] sığmaz.
Âşıklar, sevgililerinin divanesi olup, onlara aykırı bir şey yapamaz. Aykırı
gidenlerle uyuşamaz. İki zıt şeyin sevgisi bir kalbde, bir arada yerleşemez.
Cem-i zıddeyn muhaldir. Yani iki zıddan birini sevmek, diğerine düşmanlığı
icap ettirir. (1/165)
Sevginin icabını yapsın!
Bir âlim, çarşıdan geçerken, çocuğun birinin bir ihtiyarın yüzüne tokat
vurduğunu görür. Fakat ihtiyar, hiç ses çıkarmaz. Âlim, hayret edip sebebini
sorar. İhtiyar der ki:
- Ben buna, hatta daha fazlasına layığım.
- Niçin?
- Çocuktan sor!
Âlim çocuğa sorar:
- Evladım ihtiyara niçin tokat attın!
- Amca bu ihtiyar, bizi sevdiğini söylüyor. Fakat iki gündür, bizi görmeye
gelmedi. Ya seviyorum iddiasında bulunmasın! Yahut sevginin icabını yapsın!
Âlim, ağlayarak der ki:
(Bir mahlûku sevdiğini söyleyip de, sevgisinin gereğini yapmayan tokat yerse, ya
Halıkı sevdiğini söyleyip sevginin hakkını vermeyenin hali nice olur? Elbette
Rabbinden uzaklaşmak elemine maruz kalır.)