Sual: Acele işimiz olunca, Cuma namazının farzını kılıp hemen
çıkabilir miyiz?
CEVAP
Cuma namazının birçok eda ve vücub şartları var. Bunlardan bir veya birkaçı
tahakkuk etmeyebilir. Bu durumda da Cuma namazı sahih olmaz. Bunun için (Vaktine
yetişip kılmadığım son öğle namazına) diye niyet ederek Zuhr-i ahir adıyla dört
rekat namaz kılınması gerekir. (İbni Hümam ve İbni Âbidin)
Bu şekilde kılınınca, Cuma kabul olmuş ise, bu namaz, kaza namazı yerine geçer.
Cuma namazı kabul olmamışsa öğlenin farzı yerine geçer. Zuhr-i ahir namazını
terk etmemeli, mutlaka kılmalıdır. Acele bir işimiz olduğu zaman, Cumanın
farzını kılıp camiden çıkmak ve zuhr-i ahir namazını öğle namazı vakti çıkmadan
önce başka yerde kılmak da caizdir.
Sual: Cuma günü zuhr-i ahir namazı kılmak bid’at midir?
CEVAP
Hayır değildir. Cuma namazının eda şartlarından birisi bulanmayan yerlerde
bu namazı kılmak farz olur. Çünkü Cuma kılmak farz olmayınca, öğle namazını
kılmak farz olur.
Şafii (Tenvir-ül kulub) kitabında diyor ki:
(Muhakkikler güneşi Remli hazretlerinden, “Şafiiler, Allah ve Resulüne
muhalefet edip, beş vakit namaza altıncı bir farz ilave ettiler” diye
iftira edene, ne ceza gerekir, diye soruldu. O da, bunu söyleyenin, en az
benzerleri gibi, tazir cezasıyla cezalandırılması gerektiğine fetva verdi. Farz
olan beş vakti, altıya çıkarmak, dinden çıkmayı gerektirir. Dine ilave
yapılamaz. Şafiiler dine ilave yapmıyor.
Cuma namazının birden fazla camide kılındığı yerlerde, o günkü öğleyi de
kılıyorlar.
Müdiriyye kadısı, Şafiilerin, Cuma namazından sonra öğle namazı kılmalarını
yasaklamıştı. Fakat adı geçen fetva, kadıya okununca, kadı, insaf ehli olduğu
için, “Ey Şafiiler, ben hatalıyım. Yine Cumadan sonra öğle namazını mescitte
kılmaya devam edin” demiştir. Bu konu hakkında Şafii âlimlerinden Yusuf
Nebhani hazretleri de bir eser yazmıştır. Bu eserde, birden fazla yerde Cuma
kılınan şehirlerde, Cuma namazından sonra, öğle namazını kılmanın sadece
Şafiilere mahsus olmadığını, dört mezhep âlimlerinin de aynı hükmü
bildirdiklerini söylemiştir.
Muhammed Şirvani de bu hususta bir eser yazmıştır. Cuma namazından sonra
öğle namazının kılınması gerektiğini bildirmiştir. Aynı zat, Hanefi âlimlerinin
Cumanın birden fazla yerde kılınması veya namaz kılınan yerin şehir sayılıp
sayılmayacağı hususunda şüphe edilmesi halinde öğle namazının kılınması
gerektiğini bildiren cevaplarını (Davuş-Şema fi salât-iz zuhri badel cumua)
eserine almıştır. Bu değerli âlim, bu hususta ele alınan bütün itirazları teker
teker çürütmüştür.
Resulullah efendimizin zamanında Cuma tek mescitte kılınıyordu. Cumaya geç
kalanların ikinci, üçüncü cemaat yapmalarına izin verilmiyordu. Hulefa-i raşidin
de bu yolu tuttu. Hazret-i Ömer döneminde fetihler yapılıp şehirler çoğalmasına
rağmen, birden fazla camide Cuma kılınmasına müsaade edilmedi. Valilere yazılan
mektuplarda, Cumanın tek mescitte kılınması emredildi.
Emeviler döneminde ve Abbasilerin ilk yıllarında bu durum aynen devam etti.
Cumanın birden fazla camide kılınmasının, imam-ı Şafii hazretlerinin vefatından
76 yıl sonra olduğunu Hatib Bağdadi ve İbni Hacer hazretleri bildirmektedir.
Fakihlerin cumhuruna göre, Cumanın tek camide kılınması vacibdir. Birden fazla
camide namaz kılmak sünnetten ayrılmaktır. İmam-ı Şafii hazretleri, ihtiyaç
olsun olmasın bir şehirde birden fazla camide Cuma kılınmasının caiz olmadığını
bildirmiştir. Zamanının İkinci Şafiisi olarak kabul edilen İbni Sübki
hazretleri de aynen imam-ı Şafii hazretleri gibi fetva vermiştir. Sözü hüccet
mezhep âlimleri, birkaç camide Cuma kılındığı takdirde, öğle namazının da
kılınması gerektiğini bildirmişlerdi. Çünkü ihtiyatlı davranmak gerekir. Hadis-i
şerifte, “Şüphelerden sakınan dinini korumuştur” buyuruldu.)
Birden fazla yerde Cuma namazı kılınan mescitlerde Şafiiler öğle namazını
kılmaları gerekir. Hanefilerin ise, Cuma namazından sonra, Vaktine yetişip
kılmadığım son öğle namazına diye niyet ederek Zuhr-i ahir adıyla bir
namaz kılmalarının gerektiğini İbni Hümam ve İbni Âbidin
hazretleri gibi Hanefi âlimleri bildirmektedir. Bu şekilde kılınınca, Cuma kabul
olmuş ise, bu namaz, kaza namazı yerine geçer. Cuma namazı kabul olmamışsa
öğlenin farzı yerine geçer. (Redd-ül-muhtar)
Sual: Kazası olmayan, Cuma günü ahir zuhuru kılarken her dört rekatında
da zammı sure okumalı mıdır?
CEVAP
Evet okumalıdır. Çünkü Cuma kabul olmuş ise, o namaz nafile olur. Nafilelerin
ise üçüncü ve dördüncü rekatında zammı sure okumak vaciptir.
Kazası olanın ise, okuması gerekmez, okusa da olur, okumasa da. Yani Farzın her
rekatında zammı sure okumanın mahzuru olmaz.
Zuhri ahir namazı, Cuma namazı kabul olmazsa, öğlenin farzı yerine geçer. Kabul
olmuş ise, kaza yerine geçer. Kazası da yoksa nafile olur.
Sual: Kazası olmayan kimse, zuhri ahiri kılarken, üçüncü ve dördüncü
rekatlarda zammı sure okumalı dediniz. O zaman kazası olmayan, sünnetleri
kılarken kazaya da niyet edince, üçüncü ve dördüncü rekatlarda zammı sure
okuması gerekmez mi?
CEVAP
Gerekmez. Zuhri ahir namazı bunlarla kıyas edilmez. Zuhri ahir namazı sırf o
günkü Cuma namazının sahih olup olmaması ile ilgilidir. Kazası olmayan kimse,
sünnetleri kılarken kazaya da niyet edince, sünneti terk etmiş olmuyor, farz
namaz yanında bir namaz kılınınca sünnet de kılınmış oluyor. Onun için, kazaya
da niyet edilen dört rekatlı sünnetlerin üçüncü ve dördüncü rekatlarında zammı
sure okunması gerekmez. Yani farzların üçüncü ve dördüncü rekatında zammı sure
okumanın mahzuru olmaz. Okunursa secde-i sehv gerekmez.
Sual: Misafir, Cuma günü zuhr-i ahir namazını kaç rekat olarak kılar?
CEVAP
İki rekat olarak kılar.
Sual: Zuhr-i ahiri kılarken ikamet okumak mekruh mu?
CEVAP
Hayır.
Sual: Zuhr-i ahir namazı nasıl kılınır, farz namazı gibi mi?
CEVAP
Cumanın farzından sonra kılınır, farz gibi kılınır.