Başlık | Yazı |
---|---|
Ahî Evran |
Büyük velîlerden. Kelam, tefsîr, tasavvuf ve Şâfiî mezhebi fıkıh âlimi, tabib. Anadolu'daki Ahîlik esnaf teşkilâtının kurucusu. Asıl ismi Mahmûd bin Ahmed'dir. Herkesin korkup kaçtığı evran denen büyük bir yılanın onu görünce... |
Ahî Bayram |
İslâmiyetin gazâ hamlelerini kolaylaştıran askerî, san'at erbâbını himâye ve imâlâtı kontrol eden iktisâdî, mânevî ihtiyaçları cevaplandıran tasavvufî yönleri ile Anadolu'da İslâmiyetin yerleşip Avrupa'ya sıç... |
Âhi |
Arkadaş, dost, cömert, yiğit. |
Ahfâ |
Çok gizli, âlem-i emrin (madde ve ölçü olmayan ve arşın üstündeki âlemin) beşinci ve son latîfesi (makamı, mertebesi). |
Ahdnâme (Ahidnâme) |
Devlet başkanının emriyle, bâzı devlet, topluluk ve şahıslara özel haklar tanımak maksadıyle hazırlanan belge. |
Ahde Vefâ |
Sözünde durma, sözünü yerine getirme. |
Ahd-i Cedîd |
Hıristiyanların kutsal kitabı olan Kitâb-ı mukaddes'in ikinci bölümü. |
Ahd-i Atik |
Eski ahd. Hıristiyanlarca Mûsâ aleyhisselâma inen kitab. Bu ismi ilk olarak hıristiyanlar kullanmışlardır. Hıristiyanların Kitab-ı mukaddes denilen kitabları Ahd-i Atîk ile Ahd-i Cedîd'den meydana geldiğinden onlar da Ahd-i Atîk'i kutsal kabul etmekt edirler. Yahûd... |
Ahd ü Mîsâk |
Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselâmı yaratınca, kıyâmete kadar bütün zürriyetini (neslini) zerreler hâlinde onun belinden çıkarıp, "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye buyurduğunda onların; "Evet, sen Rabbimizsin!" diye söz vermeleri.... |
Ahd |
Söz vermek. |
Ahbâr |
Haberler. Haberin çokluk şekli. (Bkz. Haber) |
Ah yazık |
Ömrüm boş şeylerle geçti, ah yazık |
Ah nideyim nefsim seni |
Boşa geçirdim günümü |
Aguzi |
Tat alma duygusunun kaybolması .
|
Ağrı |
Ağrı hissini herkes bilir. Buna rağmen ağrıyı tarif etmek zordur ve neticede anlaşılmayabilir. Ağrı genellikle doku hasarı ile beraberdir. Farklı doku hasarları, farklı ağrı tiplerine sebep olabilir. Mesela, şişme veya iltihabın belli bir doku parçasında teşekkül etmesi, sürekli zonklayıcı bir ağrıya sebep... |
Agrafi |
Yazı yazma yeteneğinin kaybolması. |
Agorafobi |
Açık alanda bulunma korkusu.
|
Agoni |
Solunum veya kalp atımının düzensizleşmesi.
|
Ağlaya ağlaya |
Bir gün o hazrete karşı, |
Ağla gözüm bundan sonra |
Ağlamaktır benim işim |
Ağız temizliği ve misvak |
Sual: Misvakın önemi nedir? |
Ağız |
Önde dudaklardan başlayıp, arkada geniz ve yutak boşluğu ile nihayetlenen, yanlarda yanakların, üst ve alt çenenin sınırladığı boşluk. Sindirim organı denilince ilk akla gelen ağızdır. Ağızda; üç çift büyük ve sayıları pek çok olan küçük t... |
Ağır yük yüklemek |
Sual: Bekara suresinin (Rabbimiz, bizden öncekilere yüklediğin gibi, bize gücümüzün yetmediği yükü yükleme) mealindeki son ayeti, önceki ümmetlere böyle yükler yüklendiği bildiriliyor. Bize yüklemese de, önceki ümmetlere gücünün yetmediği yükü yüklemek, Allah’ın adaletine uygun mudur... |
Agenitalizm |
Sözcük anlamı genital organların bulunmaması |
Âgâh |
Haberdar, uyanık. Gaflette olmayan, kalben Allahü teâlâ ile berâber olan. |
Agah |
Bilgili, basiretli, haberdar, uyanık. |
Ağaç dikmenin önemi |
Sual: Dinimizde ağaç dikmenin önemi nedir? |
Afv |
1- Bağışlama. Allahü teâlânın, ihsânı ile, âsî ve günâhkâr kullarının kusur ve günâhlarını bağışlaması. |
Afüvv (El-Afüvv) |
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Afvı çok olan, günâhlardan, hatâ ve kusurlardan dolayı cezâlandırmayan, günahları affedip amel defterinden silen. |
Aft |
Bir çocuğun asıl sebebi bilinmeyen, ağızda, dudaklarda ve dil sathında küçük (ülserler) doku harabiyetleri ile seyreden bir hastalık. Aft yaraları; küçük, sığ, yuvarlak veya oval ve sathtan hafifce kabarıktır Ekseriya sindirim bozuklukları ile birlikte görülür. İla... |
Aft |
Ağız ya da yutak mukazaasından ( ender olarak cinsiyet organlarında ) genellikle çok sayıda yüzeysel ülserleşme.
|
Afrodizyak |
Lipido (cinsel istek ) arttırıcı ilaçlara verilen isim.
|
Aforoz |
Hıristiyanlık ve yahûdîlikte, dinden ve cemâatten uzaklaştırma cezâsı. |
Afoni |
Değişik türde iltihaplar, tümörler, hareket sinirlerinin felci gibi gırtlak lezyonlarına bağlı sesin bütünüyle kaybolması |
Afiyet |
1. Sağlık, sıhhat, bedende hastalık bulunmaması. |
Afitab |
Güneş ışığı. |