Başlık | Yazı |
---|---|
Zan |
Sanma ve düşünme. |
Zamm-ı Sûre |
Farz namazın ilk iki rek'atinde, sünnet namazların ve vitrin her rek'atinde ayakta Fâtiha'dan sonra okunan sûre veya en az üç kısa âyet. |
Zamir |
Yürek, iç, vicdan. |
Zâmin |
Kefil, birisinden belli bir veya birkaç kimsenin istedikleri bir şeyi, kendisinin de ödeyeceğine söz veren kimse. Dâmin. (Bkz. Kefil) |
Zamane şeyhi |
Nasıl şeyhlik edersin, |
Zalimler ve hidayet |
Sual: Maide suresi 51. âyetinde, (Şüphesiz Allah, zalimler
topluluğuna hidayet vermez) deniyor. Taif, zalimler topluluğuydu. Peygamberi
taşlamışlardı; fakat Allah onlara hidayet verdi. Bu tezat değil mi? |
Zalime imhal etmek |
Sual: Ehl-i sünnet kasidesinde şöyle bir mısra var: |
Zâlim |
1. Zulm eden, müslümanlara ve İslâmiyet'e; eli ile, dili ile ve kalemi ile zarar veren, başkalarının hakkına tecâvüz eden. |
Zâkirzâde Abdullah Efendi |
Anadolu’da yetişen büyük velîlerden. İsmi Abdullah bin Şâban’dır. Mahlası Bîçâre’dir. Doğum târihi ve yeri bilinmemektedir. 1657 (H.1068) senesinde İstanbul’da vefât etti. Kabri Üsküdar’daki Karacaahmed mezarlığının... |
Zakir |
Allahı çok anan. |
Zahîrüddîn Halvetî |
Evliyânın büyüklerinden. İsmi Ali, künyesi Ebü'l-Ferec, lakabı Zahîrüddîn’dir. Harezm’de, Herat’ta yaşadı. Doğum târihi bilinmemektedir. 1397 (H.800) senesinde Herat civârında Kazergâh’da vefât etti. Dergâhı bah... |
Zâhiriyye |
Kur'ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîflerin zâhir, görünen mânâlarından başka hiçbir delîl ve kıyâsı kabûl etmeyen Dâvûd-i Zâhirî'nin kurduğu mezheb. |
Zâhirî İlimler |
Okuyarak, çalışarak ve araştırarak elde edilen, öğrenilen ilimler. Kelâm, tefsîr, fıkıh gibi din bilgileriyle; mantık, matematik, fizik, kimyâ, biyoloji, geometri gibi fen bilgileri. |
Zâhir Mânâ |
Lafızdan (sözden) anlaşılan, açık, görünen mânâ. |
Zâhir Haberler |
Hanefî mezhebinin, İmâm-ı a'zam Ebû Hanîfe ve talebelerinden gelen kuvvetli, güvenilir haberlerine verilen ad. Bu haberlere usûl haberleri de denir. |
Zâhir (Ez-Zâhir) |
1. Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Varlığında şek ve şübhe olmayan, her eserinde varlığına deliller, işâretler bulunan yüce Allah. |
Zâhidü’l-Kevserî |
Osmanlı velî ve âlimlerinden. İsmi Muhammed Zâhid’dir. Babası ulemâ ve meşâyıhtan Hasan Hilmi Efendidir. Kevserî nisbesiyle meşhûr oldu. 1879 (H.1296) senesinde Bolu’nun Düzce ilçesine bağlı Çalıcumâ (Hacı Hasan Efendi) köy... |
Zâhid Yozgadî Şehy Hacı Ahmed Efendi |
Yozgat'ta yetişen velîlerden. Yozgat'ta doğmuştur. Babası eşraftan Süleyman Efendidir. Yaklaşık 1774 (H. 1188) târihinde doğdu. 1897 (H.1314)de 123 yaşında vefât etti. |
Zâhid İsfehânî |
Tebe-i tâbiînin âlim ve velîlerinden. İsmi, Muhammed bin Yûsuf’tur. İbâdete çok düşkündü. Dünyânın, Allahü teâlânın rızâsı için olmayan her şeyinden el çekmişti. Çok büyük evliy... |
Zâhid |
1. Dünyâya düşkün olmayan kimse. |
Zâhid |
Evliyânın büyüklerinden ve Şâfiî mezhebi fıkıh âlimi. İsmi, Ahmed bin Muhammed bin Süleymân, künyesi Ebü’l-Abbâs’dır. Lakabı Şihâbüddîn’dir. Zâhid diye meşhûr oldu. Doğum târihi bilinmemektedir.... |
Zahid |
Masivadan yüz çeviren. |
Zâfir |
Zafer kazanan, üstün gelen. |
Zaferi siz mi kazandınız, Allah mı ihsan etti? |
Gazneli Sultan Mahmud Han, İslam’ı yaymak için Hindistan'a 18 sefer düzenlemişti. Bu seferlerden birinde çok şiddetli bir direnme ile karşılaşınca, zafere kavuşacağından şüpheye düşmüştü. Tam bu zor durumda iken Allahü teâlâya şöyle yalvard... |
Zafer |
Maksada ulaşma, barışma, düşmanı yenme. |