Sual: Orucu bozup kefaret gerektirenler nelerdir?
CEVAP
Şunlardır:
1- Oruçlu olduğunu bilerek yiyip içmek,
2- Cinsel ilişkiye girmek,
3- Ramazanın bir gününde, kaza gereken bir şey yaparak orucunu bozan, bu
ramazanın başka gününde de bu şeyi, nasıl olsa kefaret gerektirmiyor diyerek,
kasıtla yine yapmak,
4- Sigara içmek,
5- Gıybet, sürme çekmek ve kan aldırmak gibi, orucu bozmadığı iyi bilinen
şeyden sonra, oruç bozuldu sanarak, yiyip içmek.
Sual: Oruç kefareti var mıdır?
CEVAP
Elbette vardır. Geceden niyetli orucunu, kasten bozana kefaret lazım geldiği
din kitaplarının hepsinde yazılıdır. Kütüb-i sitte isimli meşhur altı hadis
kitabından Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi ve
Nesai'de mevcuttur. En kıymetli bu beş hadis kitabına inanmayan eğer
misyoner değilse cahil veya hain birisidir. Hazret-i Ebu Hüreyre'nin rivayet
ettiği hadis-i şerif şöyledir:
Bir kimse, Peygamber efendimize gelerek, (Helak oldum ya Resulallah) dedi.
Peygamber efendimiz, ne olduğunu sordu. O da Ramazan orucunu kasten bozduğunu
söyledi. Peygamber efendimiz, bir köle azat etmesini bildirdi. Kölesi olmadığını
bildirince, aralıksız iki ay oruç tutmasını emretti. Bunu da yapamayacağını
bildirince, fakir doyurmasını bildirdi.
İslam âlimleri de, geceden niyetli orucunu bir mazeretsiz kasten bozan kimsenin
kefaret olarak, varsa bir köle azat etmesini, yoksa peş peşe 60 gün oruç
tutmasını, oruç da tutamazsa, 60 fakiri doyurmasını bildirmişlerdir. (Redd-ül
Muhtar)
Peygamber efendimizin bildirdiği hükmü kabul etmeyen, Allahü teâlânın emrini
kabul etmemiş olur. Çünkü Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80]
Sual: Oruç kefareti nasıl tutulur?
CEVAP
Oruç kefareti için peş peşe, 60 gün oruç tutar. 60 gün sonra, tutmadığı her
gün için, birer gün daha tutar. Birkaç Ramazanda kefaretleri olan veya bir
Ramazanda, 2 gün kefareti olan kimse, birinci kefareti yapmamış ise, ikisi için
yalnız bir kefaret yapar. Birinci kefareti yapmış ise, ikinci kefareti de,
ayrıca yapar.
Kefaret orucu, hastalık, yolculuk gibi bir özür ile veya bayram günlerine
rastlamak sebebi ile bozulursa veya Ramazana rastlarsa, yeniden 60 gün tutmak
gerekir. Bayram günlerinde bozmazsa, yine yeniden başlaması gerekir. Hayz ve
nifas sebebi ile bozunca, yeniden başlamaz. Temizlenince, geri kalan günleri
tamamlar.
Ramazanda mazeretsiz oruç tutmamak haramdır, büyük günahtır. Önce, tutulmayan
oruçlar için tevbe edilir. Sonra gününe gün, yani kaç gün tutulmamışsa o kadar
gün kaza orucu tutulur. Bir kimse, Ramazan ayında 30 gün oruç tutamasa,
tutamadığı gün kadar kaza orucu tutar. Bu oruçlara kefaret gerekmez. Kefaret,
oruç tutmamanın değil, niyetli iken Ramazan orucunu kasten bozmanın cezasıdır.
Çok yaşlanıp, ölünceye kadar Ramazan orucunu veya kaza oruçlarını tutamayacak
ihtiyar ve iyi olmasından ümit kesilen hasta, gizli olarak yiyip içer! Hadis-i
şerifte, (Oruç tutamayacak kadar yaşlı veya iyi olmasından ümit kesilen hasta
fidye verir) buyuruluyor. Çok yaşlı olup oruç tutamayan kimse, zengin ise,
her günün orucu için fidye verir. Fakir olan fidye vermez, dua eder.
Fidye olarak, her gün için bir fıtra miktarı un, hurma veya üzüm verilir. Mesela
30 gün oruç için 53 kg un veya 105 kg hurma veya üzüm verilmesi kâfidir. Yahut
bu kadar unun kıymeti kadar altın veya gümüş para, tutulamayan otuz gün orucun
fidyesi olarak, bir veya birkaç fakire, Ramazanın başında veya sonunda
verilebilir. Fakir, aldığı fidyeyi kendisi kullandığı gibi, başka birine de
verebilir. Fidye verdikten sonra, oruç tutabilecek hâle gelen kimse, tutamadığı
oruçlarını kaza eder. (Nehr-ül-fâık)
Hastalık, yaşlılık gibi bir özürden dolayı Ramazan orucunu tutamayan zenginin,
bu durumu ölünceye kadar devam etse, fakirlere yemek verilmesini vasiyet eder.
Velisi de; onun tutamadığı her oruç için, fakire bir fıtra veya değerini verir.
(Bedâyi)
Sual: Devamlı hasta veya çok yaşlı olup, kefaret orucunu tutamayan ne
yapar?
CEVAP
Devamlı hasta veya çok yaşlı olup, 60 gün kefaret orucunu tutamayan kimse,
60 fakiri sabah akşam veya öğle akşam olmak üzere, bir günde iki kere doyurur.
Hepsinin aynı günde yemeleri şart değildir. Bir fakiri her gün iki defa doyurmak
üzere 60 gün veya her gün bir defa doyurmak üzere 120 gün yedirmek de olur.
Yahut 60 fakirin her birine, bir fıtra miktarı, fıtra olarak verilen ürünlerden
birini verir. Yahut bunların kıymeti kadar ekmek, başka mal veya altın vermek de
caizdir. Kendisini doyurması için fakire kâğıt para da verilebilir. Fıtra
miktarı ürün veya mal, bir fakire 60 gün devamlı verilir. 60 günlüğü, bir
fakire bir günde toplu verilirse, bir günlük verilmiş olur. Buna dikkat
etmek gerekir. Diyelim ki, sabah akşam iki ekmek yiyorsa, her gün iki ekmek
vermek gerekir. 120 ekmek bir seferde verilirse, bir günlük verilmiş olur.
Sual: Diş tabibi bir bayan, (Unutarak da yense, oruç bozulur. Bozulmaz
diye bir âyet yok) diyor. Dinimizde Kur’andan başka kaynak yok mu?
CEVAP
Bir kimsenin, kendi uzmanlık sahasının dışında bir uzman gibi konuşması
elbette uygun olmaz. Kur’an-ı kerimin çeşitli yerlerinde, (Yalnız Allah’a uyun)
denmiyor, (Allah’a ve Resulüne uyun) buyuruluyor. Sonra Resulullaha uymak
Allah’a uymaktan farklı değildir. Kur’an-ı kerimde, (O, [Resulullah]
vahyedilenden başkasını söylemez) buyuruluyor. (Necm 3)
Bu âyet-i kerime, Peygamber efendimizin din hakkında bildirdiklerinin Allahü
teâlânın vahyettiğinden başka olmadığını bildirmektedir. Ayrıca, (Peygamber
size neyi verdiyse [neyi emretmişse] onu alın, neyi yasakladıysa ondan da
sakının) buyurulmaktadır. (Haşr 7)
Demek ki Allahü teâlânın Kur’an-ı kerimde açıkça bildirmediği hususlar var ki,
(Peygamberin emrettiklerini yapın, yasakladıklarından sakının)
buyuruluyor. Mesela namazları nasıl kılacağımızı Kur’andan bulamayız. Kaç rekat
olduğunu da bulamayız. Hangi rekatta neleri okuyacağımızı da bulamayız.
Yanılırsak, ne yapacağımızı da bulamayız. Nerede buluruz? Peygamber efendimiz
namazı nasıl kılmışsa öyle kılarız. Hangi rekatlarda neleri okumuşsa veya neleri
okuyun buyurmuşsa öyle yaparız. Yanılma secdesini de Onun bildirdiği gibi
yaparız. Orucu bozan ve bozmayan çok şey vardır. İğne orucu bozar mı, hayz
halinde oruç tutmak gerekir mi? Orucun farzları nelerdir? Bunları Peygamber
efendimizden öğreniriz. Biz Peygamber efendimizin emrine uyarsak, başka bir
kitaptan mı okumuş oluruz? Sünnetler Kur’andan başka değildir. Allahü teâlâ,
Resule uymamızı emrediyor. Allah’ın bu emrine uymamız niye anormal karşılanır
ki?
Dârimi’nin bildirdiği hadis-i şerifte, Allah’ın emri ile, Cebrail
aleyhisselam, Kur'an-ı kerimi getirdiği gibi, açıklaması olan sünneti de
getirmiştir. Hadis-i şerifte de, (Peygamberin haram kılması, Allah’ın haram
kılması gibidir) buyuruluyor. (Tirmizi)
Tabibe hanımın, (Unutarak da yense, oruç bozulur. Bu konuda bir âyet yok) demesi
yanlıştır. Âyette olmayanlar sünnette bildirilmiştir. Peygamber efendimiz
buyuruyor ki:
(Oruçlu iken unutarak yiyip içen kimse, orucuna devam etsin, Çünkü onu Allahü
teâlâ yedirip içirmiştir.) [Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai]
(Oruçlu kimse, unutarak yiyip içerse, ona kaza gerekmez.) [Dare Kutni]
Âyetleri herkes kendine göre yorumladığı için 72 sapık fırka meydana çıkmıştır.
Peygamber efendimizin açıklamasına uyulsa idi, bu ayrılıklar olmazdı.
Ayrılıklar, Peygamber efendimize uyulmamaktan ileri gelmektedir. Herkes
Peygamber efendimizin açıklamasını esas alsa, ayrılık olmaz.
Sual: Yazarın birisi; (Her ne kadar hadislerde hayzlı ve nifaslı kadınlar
namaz kılamaz, oruç tutamaz, Kur’ana dokunamaz deniyorsa da, namaz kılmasında,
oruç tutmasında ve Kur’ana dokunmasında sakınca yoktur. Bu hadisler dinin ruhuna
aykırıdır. Bir de kütüb-i sitte denilen altı hadis kitabında, kasten orucu
bozanlara, ceza olarak 61 gün oruç tutmaları gerektiği bildiriliyorsa da, bu da
Kur’anın ruhuna, dinin temel prensiplerine aykırıdır. Çünkü ceza işlenen suça
uygun olmalıdır. Bir gün oruç yiyene, 61 gün oruç tutturmak zulüm olur) diyor.
Bahsettiği hususlarda açıklama yapar mısınız?
CEVAP
Dinimizde delil dörttür: Kitab, Sünnet, İcma ve Kıyas-ı
fukaha. Bir hüküm için bu delillere bakılır. Hem kütüb-i sittedeki
hadislerde var diyor, hem de, bu hadisler dinin ruhuna aykırıdır diyor. Önce
hadis dinde delil midir değil midir, bunu kasten bildirmiyor. Sonra bu hadisler
uydurma mıdır, yoksa sahih midir? Bunları da kasten söylemiyor. Uydurma demesine
imkan yok. Çünkü kütüb-i sitte denilen en kıymetli altı hadis kitabındaki
hadisler, bütün âlimlerce sahihtir. Mezhepsiz olmayan bir kimse, bu kitaplardaki
hadis-i şeriflere uydurma diyemez. Yazar açıkça, Peygamber Kur’anın ruhuna
aykırı konuşmuş demek istiyor. Zaten mezhepsizler, anlayamadığı hadis-i
şeriflere, (Uydurma veya Kur’anın ruhuna aykırı) damgasını
basarlar.
Yazar oruç tutmamakla, kasten orucu bozmayı birbirine karıştırıyor. Kefaret oruç
tutmamanın cezası değildir. Orucu kasten bozmanın cezasıdır. Bir adamı
yanlışlıkla öldürmekle, kasten öldürmenin cezası aynı olur mu? Hatta öldürmek
niyetiyle kurşun sıksa, öldüremese bile, öldürmüş gibi ceza verilir. Ama kazaen
öldürenin cezası hafiftir. Orucu kazaen bozmak ile, hiç niyet etmeden oruç
tutmamak ve kasten niyetli orucu bozmak arasında çok fark vardır.
Sanki yazar, Kur’anın ruhunu, dinin temel prensiplerini biliyormuş gibi
konuşuyor. Kur’an-ı kerimde, imanla ölenlerin yarın ahirette sonsuz olarak
Cennette, imansız ölenlerin ise Cehennemde sonsuz olarak kalacağı
bildirilmektedir. Bir kimse, 50 veya 100 yıl yaşıyor, yüz yıllık iyi işlerine
karşı sonsuz olarak Cennette kalıyor. Bir kimse de 100 yıl günahına ve küfrüne
karşılık bin yıl, milyar yıl, trilyon yıl değil, sonsuz olarak Cehennemde
kalıyor. Bu dinin ruhuna aykırı olmadığına göre, orucu kasten bozmanın cezasının
da 60 gün olması, dinin ruhuna aykırı olmaz. Bir gün orucu kasten bozmanın
cezası 61 değil, 60 gündür. Bir gün de bozarak tutmadığı orucun kazasıdır.
Peygamber efendimizin ve Eshab-ı kiramın hanımlarında da, yıllarca hayz ve nifas
hâli olmuştur, onlar namaz kılmamış, oruç tutmamıştır. Peygamber efendimiz ve
Eshab-ı kiram Kur’anın ruhuna aykırı mı hareket ediyorlardı? Hazret-i Âişe’nin
naklettiği hadis-i şerifte, hayzlı iken tutulamayan orucu kaza etmek gerektiği,
kılınmayan namazları kaza etmek gerekmediği bildirilmiştir. (Buhari)
Hadis-i şerifte, (Hayzlı Kur'andan birşey okuyamaz) buyuruldu. (Tirmizi)
14 asırdır gelen yüzlerce müctehidler ve âlimler, bu meseleleri bilememiş de,
birkaç mezhepsiz bunların dinin ruhuna aykırı olduğunu nasıl söyleyebilir ki?
Bu ve benzeri çıkışlar, dini bozarak, yozlaştırarak yıkmak için yapılan sinsi
bir oyundur. 14 asırdan beri din kitapları ne yazıyorsa onlara uymalı,
türedilere itibar edilmemelidir.
Sual: Bir bayan kefaret orucu tutması gerekirse ne yapar? Biz 60 gün peş
peşe tutamayız ki, menopozu mu bekleyeceğiz?
CEVAP
Bayanlar âdet dönemlerinde oruç tutmaz, ondan sonra devam ederler. Menopozu
beklemezler.
Sual: Gıybet edince, kan aldırınca orucu bozulmadığı halde, oruç bozuldu
sanıp yiyip içen kimseye kefaret gerekir mi?
CEVAP
Evet. Yiyip içmek için zaruret yoktu. Bozuldu mu diye, bilen birine sormak
gerekirdi.
Sual: Ramazan günü ağız dolusu kusan veya ihtilam olan kimse, orucum bozuldu
sanarak yiyip içerse kefaret gerekir mi?
CEVAP
Bunların orucu bozmadığını bilmiyorsa kefaret gerekmez. Fakat bu hallerin
orucu bozmayacağını öğrenmiş ise, buna rağmen yiyip içmişse kefaret gerekir.
Gıybet, kadınlara bakmak, sürme çekmek ve kan aldırmak gibi, orucu bozmadığı iyi
bilinen şeyden sonra, oruç bozuldu sanarak, yiyip içilirse kefaret gerekir.
Önceden bunların orucu bozmadığını bilip bilmemesi fark etmez. Her tarafa
yayılan şeyi bilmemek özür olmaz, kefaret gerekir. (Redd-ül muhtar)
Sual: 5 gün kaza borcu ve kefaret borcu bulunan oruçlarını nasıl tutar, 65
günü ara vermeden tutması lazım mı?
CEVAP
Hayır 60 gün oruç tutar. Kalan beş günü de istediği zaman tutar. Yani aralıklı
tutabilir. Ama 60 gün aralıklı olmaz peş peşe olur.
Sual: Hastalığım artar diye orucumu bozdum. Ama artmadı. Kefaret mi gerekir?
CEVAP
Kefaret gerekir. Çünkü hastalık artmamış.
Sual: Oruçlu, bir anda çok tuz yese, kefaret gerekir mi?
CEVAP
Kaza gerekir. Az tuz yerse kefaret gerekir.
Sual: Oruç kefareti için 60 günlük parayı alan, 40 günlüğünü yese, 20 günlük
parayı da başka fakire verse, kefaret parasını verenin bundan haberi olmasa,
kefaret ödenmiş olur mu?
CEVAP
Başkasına da verebilirsin denmiş ise caiz.
Sual: Oruç kefaretini alan şahsın, ara vermeden yemesi mi lazım?
CEVAP
Oruçta ara verilmez, doyurmakta ara vermek caiz.
Sual: Önce kefarete sebep olan orucu kaza etmek caiz mi?
CEVAP
Önce kefareti, sonra kazasını yapar.
Sual: Ömürde bir kere kefaret tutmak lazım mı?
CEVAP
Hayır. Fakat ihtiyaten tutmak caizdir. Ancak (Kefaret tutmak gerekir) diye
tutmak bid’attir.
Sual: Kefaret orucu tutarken her gün için ayrı niyet lazım mı?
CEVAP
Ayrı niyet lazımdır.
Sual: Kefaret orucu tutamayan kalb hastası ne yapar?
CEVAP
Devamlı hasta hükmündedir.
Sual: (İyi olursam kefaret orucu tutacağım) diye adakta bulunmak sahih
midir?
CEVAP
Hayır sahih olmaz.
Sual: Beş oruç kefaretim var. Hepsi için niyet ederek bir kefaret tutsam
hepsini tutmuş sayılır mıyım?
CEVAP
Evet.
Sual: Kefaret orucu tutan bir kimse saatlerin geri alındığı günü saatte
yanılıp imsak bittikten sonra orucu bozacak bir şey yapsa hükmü ne olur? Kefaret
yeniden mi başlatılmalı?
CEVAP
Evet yeniden başlanır, eski oruçlar nafile olur.
Sual: Kaza ve kefaret orucunun yılını bilmeyen ne yapar?
CEVAP
İlk kazaya kalmış olan diye niyet eder.
Sual: Ramazanda imsak bitmedi sanıyordum, ilişkide bulunduk. İmsakın
bitmiş olduğunu sonradan öğrendim. Ama eşim imsak vaktinin bittiğini biliyormuş.
Bize kaza mı kefaret mi gerekir?
CEVAP
Bilmediğin için sana kaza gerekir, eşiniz bildiği için ona kefaret gerekir.
Sual: Bir hoca, (Hanımı ile ilişkide bulunmak orucu bozmaz) dedi. İlişki
orucu bozmaz mı?
CEVAP
Bunu bir hocanın söylemesi mümkün değildir. Muhakkak bir yanlış anlama
vardır. Cahil bir kimse bile böyle şey söylemez. İlişkide bulunmak orucu bozar
ve kefaret gerekir. (Dürer)
Şafii mezhebinde, ilişkide bulunan erkeğe kefaret gerekir, hanıma ise kefaret
gerekmez, fakat yine orucu bozulmuş olur, sadece kaza gerekir. (Tuhfe)
İlişkide kefaretin gerçekleşmesi için şu şartların bulunması gerekir:
1- Ramazan orucunu bozmuş olması gerekir. Ramazan orucunun kazasını
tutarken veya başka oruç tutarken, bozana kefaret gerekmez.
2- Ramazan orucuna imsaktan önce niyet etmiş olmalıdır. İmsaktan sonra oruca
niyet ederse veya hiç niyet etmeden ilişkide bulunursa, haram işlemiş olursa da,
yalnız kaza gerekir.
3- Kasten ilişkide bulunmuş olmalıdır. Eğer unutarak ilişkide bulunmuşsa,
kefaret gerekmediği gibi, oruç da bozulmuş olmaz, unutmak özür olur. Kefaret,
orucu bozmanın değil, mübarek Ramazan-ı şerif ayının hürmet ve namus perdesini
yırtmanın cezasıdır.
4- İlişki, imsak vaktinden sonra yani gündüz olmalıdır. Eğer imsak vaktine
daha var zannı ile ilişkide bulunduktan sonra, imsak vaktinin geçmiş olduğunu
anlarsa, kasten orucunu bozmadığı için sadece kaza gerekir, kefaret gerekmez.
5- İlişkiden sonra oruç tutamayacak kadar hasta olan kimseye kefaret
gerekmez. Bunun gibi bir kadın ilişkide bulunduktan sonra, hayz hâli vuku
bulursa, yine kefaret gerekmez.
6- Kefaret olması için, ikamet ettiği yerde orucunu kasten bozmuş olmalıdır.
Eğer seferde iken bozarsa, kaza gerekir. Çünkü seferde oruç tutmak farz
değildir. Seferde oruç tutmayan kimse, sonra kaza eder.
7- Karı-koca kendi arzuları ile ilişkide bulunmuş olmalıdır. Mülci ikrah ile
zorlanırsa, kefaret gerekmez. İkrah, bir insanı, istemediği bir şeyi yapması
için, haksız olarak zorlamak demektir. Birini zorlamanın ikrah olması için şu
dört şart gerekir:
Zorlayan kimsenin, korkuttuğu şeyi yapabilecek kuvvette olması, zorlananın
korkutulan şeyin muhakkak yapılacağını bilmesi, korkutulan şeyin, ölüm veya bir
uzvun kesilmesi veya üzücü bir şey olması, zorlanan şeyin, yapılmaması gereken
bir şey olması gerekir. (İbni Âbidin, Dürer-ül-hükkâm)
Bazı kimseler de, mastürbasyonun orucu bozmadığını, bazıları da bozduğunu ve
kefaret gerektiğini söylüyorlar. Bunların ikisi de yanlıştır. Mastürbasyonun
orucu bozduğu, fakat sadece kaza gerektiği, Hindiyye, Bahr ve
Dürr-ül-muhtar ve diğer fıkıh kitaplarında yazılıdır. Bir Ramazanda iki defa
mastürbasyon yapana kefaret de gerekir. Çünkü Ramazanın bir gününde, kaza
gereken bir şey yaparak orucunu bozan kimse, başka gününde de bu şeyi kasıtla
yine yaparsa, kefaret de gerekir.
Sual: Rahmetli babaannem, gençliğinde ilk bebeğini emzirirken, uyumuş,
çocuk da nefes alamadığı için ölmüş. Kefaret olarak 60 gün oruç tutmuş. Yaptığı
doğru mu idi?
CEVAP
Evet yaptığı doğrudur. Eğer bir de, bebeğin velisi olan dedenizden af
dilemiş idiyse mesele kalmamış olur.
Yüksekten üstüne düşerek veya uyuyan kimsenin yuvarlanarak [veya motorlu
vasıtaların çarpıp çiğneyerek] hata ile bir kimseyi öldürmesi halinde kefaret de
verilir.
Sual: Kefareti olmayan kimsenin de kefaret orucu tutması caiz midir?
CEVAP
Evet. Bilmediği bir kefareti varsa, bunu ödemiş olur. Kefareti yoksa,
tuttuğu oruçlar nafile olur. (Ömründe bir defa kefaret orucu tutmak gerekir)
demek yanlıştır. Kefareti olmayanın kefaret tutması gerekmez.
Sual: Kefareti olan bir kimse önce kefareti tutup sonra kazasını mı
tutmalıdır?
CEVAP
Evet. Kefaretten önce kazası yapılmaz.
Kefaret 60 gündür
Sual: Oruç kefareti hakkında hadis var mıdır?
CEVAP
Oruç kefareti hakkındaki hadis-i şerif şu mealdedir:
Hazret-i Ebu Hüreyre anlatır:
Bir kimse gelip, şöyle dedi:
- Helak oldum, ya Resulallah!
- Seni helak eden nedir?
- Ramazanda ailemle beraber oldum, orucum bozuldu.
- Bir köle azat etmen gerekir.
- Kölem yok.
- Kölen yoksa, aralıksız iki ay oruç tutman gerekir.
- İki ay oruç da tutamam.
- Altmış fakire birer fıtra vermen gerekir. (Un olarak 53 kg ediyor)
- Bunu da bulamam.
Bu arada Resulullaha bir sepet kuru hurma getirmişlerdi. Adama buyurdu ki:
- Al şunları fakirlere sadaka olarak dağıt!
- Kime vereyim ya Resulallah? Vallahi bu şehirde bizden daha fakiri yoktur.
İzin verirseniz bunları aileme götüreyim.
Resulullah mübarek dişleri görünecek kadar güldü. Sonra buyurdu ki:
- Götür onlara yedir. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai, İbni
Mace)
Kütüb-i sittedeki bu sahih hadis-i şerifi ilmen inkâr etmek mümkün değildir.
Sual: Bir kadın, 60 günlük kefaret orucunu tutarken, hayzı başlasa ve
kefaret orucuna ara verse, sabah kalktığında da, âdet müddeti ile birlikte,
hayzı da, bitmiş olsa, fakat imsak vaktinden sonra yiyip içse, kefaretine devam
edebilir mi?
CEVAP
Hayzı bittiği halde, kefaret orucuna devam etmediği için, kefaret orucuna
baştan başlaması gerekir. Hayzın bitme ihtimali olduğu zaman, o gün imsak
vaktinden önce niyet etmeli, hayzı bitmişse kefarete devam eder. Hayzı
bitmemişse, o günkü orucu bozulmuş olur. Böyle yapmak ihtiyatlı olur.
Sual: Oruçlu iken, çiğ pirinç tanesi veya küçük bir kâğıt parçası
yutulunca yahut imsak vaktinden sonra niyet edip, kasten yiyip içilirse, kefaret
gerekmiyor. Kefaret gerekmiyor diye orucu bu şekilde bozmak uygun mudur?
CEVAP
Kefaret gerekmese de, keyfi olarak, mazeretsiz orucu bozmak haramdır. Bu
bildirilenler, ancak orucu bozmak için geçerli bir mazeret varsa yapılabilir.
Mesela, bir kimse orucun kendisine zarar vereceğini, tecrübesi ile
anlayamamışsa, belki kefaret gerektirebilir diye bu şekilde bozması, iyi olur.
Kefaret 60 gündür
Sual: Tam İlmihal’de, (Oruç kefareti için, peş peşe 60 gün oruç tutmak
gerekir) deniyor. Peş peşe iki kameri ay oruç tutulsa, ayın birisi 29 çekse,
toplam 59 gün tutulsa, kefaret yerini bulmaz mı?
CEVAP
Bu devirde hilali gözetleyen dini bir kurum yoktur. Gözetlenmeden takvime
bakarak iki hicri ay oruç tutulursa, iki ayın toplamı 59 gün olursa, kefaret
sahih olmaz. İmam-ı a’zam hazretleri, (60 gün oruç tutmak gerekir)
buyuruyor. Günümüzde hilali gözetleme işi, sağlıklı bir şekilde yapılmadığı
için, 60 gün peş peşe oruç tutmak gerekir. İhtiyatlı olan da budur. (Mebsut,
Redd-ül-muhtar)
Kefaret bayrama rastlarsa
Sual: İlmihal yazan biri, (Kefaret orucu bayramlara rastlasa da, kefarete
devam edilir) diyor. Bayram günü tutulan kefaret oruç sahih olur mu?
CEVAP
Belki milli bayram denilen günleri kastetmiş olabilir. Kefaret orucu olsun,
nafile, adak veya kaza orucu olsun, Ramazan bayramının birinci, Kurban
bayramının da dört günü oruç tutmak haramdır. Din kitaplarında bildiriliyor ki:
Kefaret orucu, hastalık, yolculuk gibi bir özürle veya bayram günlerine
rastlamak sebebiyle bozulursa veya Ramazana rastlarsa, yeniden altmış gün tutmak
lazım olur. Bayram günlerinde bozmazsa, yine yeniden başlaması lazım olur.
Kadın, hayz ve nifas sebebiyle bozunca, peş peşe altmış gün tutamayacağı için,
yeniden başlamaz. Temizlenince geri kalan günleri tutarak, altmışı tamamlar.
Yemin kefareti olan ise, üç gün peş peşe tutulacak orucu bu sebeple bozan
kadının da, üç günü, yeniden tutması lazım olur; çünkü peş peşe üç gün oruç
tutabilir. Recebin birinci günü kefaret orucuna başlayıp, Şaban ayının sonunda,
altmış günü tamam olmasa, üç günlük [104 kilometreden fazla] yola gitmeye niyet
ederek vatanından çıkar. Seferdeyken, Ramazanın birinci günü, kefaret orucuna
niyet ederse kefareti sahih olur. (Eşbah)
Seferde oruç tutmayıp kazaya bırakmak caiz olduğu için, böyle bir usulle caiz
olur.
Oruç tutulması yasak edilen günlerde vacib orucun edası caiz değildir.
(Kuhistani)
Bir kimse, seferde ve hastalık günlerinde oruç tutmuş olsa, geçerli sayılır;
[bayram gibi] oruç tutulması yasak edilen günlerde oruç tutarsa geçersizdir.
(Redd-ül muhtar)
GÜNÜN MENKIBESİ