Başlık | Yazı |
---|---|
Derde derman bulunmaz |
Hep için için ağlarım |
Depridman |
Ölü dokuları uzaklaştırmak ve canlı, yani iyi kan alan (beslenen) dokuları ortaya çıkarmak amacıyla yapılan cerrahi tekniğe verilen isim. |
Depresyon |
|
Depresyon |
Ruhsal ve bedensel çöküntü, isteksizlik hali. |
Deprem ve Günah ilişkisi |
Sual: Depremlerin sebebi nedir? Ölenler şehid mi? Depremden kaçmayan
intihar mı etmiş olur? Toplu olarak gömmek caiz midir? |
Depozit, Kapora ve Komisyon |
Sual: Kiracıdan depozit almak ve bu depoziti kullanmak, depoziti Türk
lirası olarak verip Türk lirası olarak almak caiz midir? |
Denmedi mi? |
Mümin kardeş kahrımızı |
Deniz Tutması |
Deniz taşıtlarına binen bâzı kişilerde ortaya çıkan bir rahatsızlık durumu. Araç tutması otomobil, uçak gibi araçlarda da mümkün olup en belli başlı belirtilerini deniz araçlarında gösterir. |
Dengi ile evlenmek |
Sual: Tecrübeli kimseler, (Evlenirken seçeceğin eşin tahsili kendi
tahsilinizle aynı olmasına ve bir de aynı yöreden olmasına dikkat etmelisiniz)
diyorlar. Bu durum dini yönden de böyle midir? Bir kız, erkekte neleri
araması lazımdır? |
Denemeden iyi demek |
Sual: Abdullah bin Mübarek hazretlerinin "Şu dört cümle, dört bin hadis-i şeriften seçilmiştir; Kadına güvenme, mala aldanma, mideni fazlaca doldurma, işine yarayacak kadar ilim öğren" nasihatinde geçen kadına güvenme ne demektir? Burada kadın... |
Dendân-ı Seâdet |
Peygamber efendimizin Uhud muhârebesinde şehîd olan, kırılan mübârek dişinin bir parçası. |
Demoralizasyon |
Moral çöküntüsü. |
Demişler |
Dünyayı bırak ele, |
Demişler |
Postunu yere seren, |
Demirtaş Muhammedî |
Mısır'da yetişen büyük velîlerden. Demirtaş Muhammedî diye tanınır. Tasavvufta, Halvetiyye yolunun ileri gelenlerindendir. Evliyânın büyüklerinden olan Ömer Rûşenî hazretlerinin talebelerinden ve İmâm-ı Şa'rânî hazretlerinin de... |
Demir Hoca |
Nevşehir'de yaşamış velîlerden. İsmi Mustafa, babasınınki Ahmed'dir. Nevşehir'in Karasoku mahallesinde 1870 (H.1287) senesinde doğdu. Halk arasında Demir Hâfız veya Demir Hoca ismiyle meşhur oldu. Tahsil çağı gelince Köse Vâiz Medresesinde ilim öğrenmeye başladı. Hocası Hacı... |
Demans |
Zihinsel işlevlerde görülen zayıflama, bunama. Senil Demans, Presenil Demans, Toxic Demans. |
Dellâl |
Alıcı ile satıcı arasında vâsıta (aracı) olan ücretli kimse, komisyoncu. |
Delk |
Oğmak. |
Delirium Tremens |
|
Delirium |
Zehirlenmeler, ateşli hastalılar, epilepsi, histeri ve akıl hastalıklarında görülebilen, titreme, halüsinasyonlar ve saldırganlıkla bilincin kaybolmasına verilen isim. |
Delîl-i Zannî |
Mânâsı açıkça anlaşılmayan, tek bir mânâya, delâlet etmeyen âyet-i kerîme ve tek bir Sahâbî tarafından bildirilen, mânâsı açık hadîs-i şerîf. |
Delîl-i Şer'î |
Dînî bilgilerin elde edildiği delîl, kaynak. ( Bkz. Edille-i Şer'iyye) |
Delîl-i Kat'î |
Mânâsı açıkça anlaşılan âyet-i kerîme ve tevâtürle bildirilmiş olan hadîs-i şerîf. Bunlar, farzlar ile haramları bildirirler. Kesin delil. |
Delîl-i Fer'î |
Aslî delîllere bağlı ve onlardan elde edilen ikinci derecede delîller. İstihsân, İstishâb, İstislâh, Örf ve âdet, Sahâbî (Peygamber efendimizin arkadaşlarının) kavli (sözü), fer'î delîllerden bâzısıdır. (Bkz. İlgili... |
Delîl-i Aslî |
Din bilgilerinin kaynakları olan Kitâb, sünnet, icmâ ve kıyâstan her biri. Aslî delîl. |
Delîl |
1. Kendisi bilinince başkası bilinen şey. |
Deli Birâder (Muhammed bin Durmuş) |
Osmanlı devri âlim ve velîlerinden. 1465 (H.870) senesinde Bursa'da doğdu. İsmi Muhammed bin Durmuş'tur. 1534 (H.941) senesinde Mekke-i mükerremede vefât etti. |
Deli |
Aklı olmayan. (Bkz. Cünûn) |
Delâlet-i Nass |
Nassın delâleti. Nass'da (Kur'ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîfte) zikredilen şeyin hükmünün, müşterek (ortak) illet sebebiyle zikredilmeyen şey hakkında da sâbit olduğuna delâlet etmesi. Bâzı âlimler delâlet-i nass'a, kıyâs-ı cel... |
Delâlet |
1. İşâret etmek, göstermek. Doğru yolu gösterme. |
Dekubutis |
Yatalak olanlarda hareketsizlik sonucu sırtta ve kalçalarda açılan yaralar. |
Dekstrokardi |
Normalde sol tarafta bulunan kalbin sağ tarafta bulunması. |
Dekonjessan |
Konjesyonu (şişme) azaltan, dekonjessif. |
Dekompresyon |
Baskı yapan gücün veya baskının kaldırılması. |
Dekalsifikasyon |
Kemik dokusundan kalsiyum tuzlarının kaybedildiği patolojik bir durum. |