Başlık | Yazı |
---|---|
Hicv |
Birini şiirle yerme, kötüleme. |
Hicri yılbaşı gecesi |
Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselam, miladi 571’de 20 Nisana rastlayan, Rebiul-evvel ayının on ikinci Pazartesi sabahı, Mekke’de doğdu. 622’de Mekke’den Medine’ye hicret etti. 20 Eylül Pazartesi günü, Medine’nin Kuba köyüne geldi. Bu tarih Müslümanların Şemsi yılbaşı oldu... |
Hicri takvimle ilgimiz yokmuş! |
Sual: Bir yazar diyor ki: |
Hicrî Sene |
Resûlullah efendimizin Mekke-i mükerremeden Medîne-i münevvereye hicret ettiği seneyi başlangıç olarak alan takvim senesi. |
Hicrî Şemsî Takvim |
Resûlullah efendimizin Medîne'ye hicreti esnâsında Kubâ köyüne ayak bastığı Rebî'ul-evvel ayının sekizinci Pazartesi gününe rastlayan mîlâdî Eylül ayının yirminci gününü başlangıç ve güneş yılını esas alan... |
Hicrî Şemsî Sene |
Resûlullah efendimizin hicret ederek Medîne'ye girdiği Eylül ayının 20'nci Pazartesi günü başlayan ve dünyânın güneş etrâfında bir defâ dönmesini (365,242 güneş gününü) esas alan takvim senesi. |
Hicrî Kamerî Takvim |
Peygamber efendimizin Medîne'ye hicret ettiği senenin Muharrem ayının birinci gününü başlangıç olarak alan ve gökteki ayın, dünyâ etrâfında on iki defâ dönmesiyle bir yılı tamamlayan takvim. |
Hicrî Kamerî Sene |
Resûlullah efendimizin hicret ettiği senenin 1 Muharrem gününü (Mîlâdî 16 Temmuz 622 Cumâ gününü) başlangıç olarak alan ve ayın dünyâ etrâfında on iki defâ dönmesini (354-367 güneş günü) bir yıl kab... |
Hicrî |
Resûlullah efendimizin hicreti ile başlayan hicrî kamerî veya hicrî şemsî takvime göre olan târih. |
Hicret etmenin önemi |
Sual: Zulüm görülen bir şehirden başka bir şehre veya başka bir ülkeye
gitmek gerekir mi? |
Hicret |
Bir yerden başka bir yere göç etmek. |
Hicret |
Bir ülkeden başka birine göç etmiş olan. |
Hicran |
Ayrılık, ayrılığın verdiği unutulmaz acı. |
Hicr Sûresi |
Kur'ân-ı kerîmin on beşinci sûresi. |
Hicr |
1. Men etmek; akıl ve bâliğ olmamış çocuk, deli, bunak, sefih yâni malını kötü yere harcayan ve borçlu gibi kimseleri, tasarruf-i kavlîsinden yâni alış-veriş, kirâlama, havâle, kefillik, emânet ve rehin alıp-verme, hibe gibi işlerin... |
Hıçkırık |
|
Hiçbir edepsiz Allah’ın veli kulu olamaz |
Bayezid-i Bistami hazretlerine sevenlerinden birkaçı, (Filan şehirde âlim evliya bir zat var, ziyaret edelim) diye ısrar ettiler. Sonunda bunları kırmamak için razı oldu, o zatı görmek için yola çıktılar. Nihayet o zatın bulunduğu şehre geldiler. Camiyi... |
Hicabi |
Mahcup, utangaç, hâyâli, edepli, terbiyeli, iffetli. |
Hicâb |
Örtü, perde, avret yerlerini örtme, örtünme. (Bkz. Setr-i Avret) |
Hiç kimse son nefesten emin olmasın |
* Hakiki bayram, dört beş yerde imtihanı verdikten sonra ahirette olacaktır. Bir tanesi ölüm hâli... Çok dikkat edin, Peygamber efendimiz yemin ederek buyuruyor ki: |
Hiç bilmem ki sıra kimin |
Hiç bilmem ki sıra kimin aramızda gezer ölüm |
Hibe |
Bağış. Bir malı karşılıksız olarak başkasına verme. Hibe edilen mala hediye denir. (Bkz. Hediye) |
Heyûlâ |
Eski felsefecilere göre, cisimlerin aslı kabûl edilen madde. |
Hevâ |
Nefsin arzu ve istekleri. |
Heterotaksi |
Vücudun sol yanında bulunan organların sağda yerleşmesi. |
Heteroseksüel |
Bir kişinin karşı cinse duyduğu cinsel ilgi, homoseksüelin karşıtı. |
Hesap sorulmayanlar |
Sual: Enbiya ve evliyadan başka hesap görmeden Cennete gidecek kimse
var mıdır? |
Hesâb Günü |
Öldükten sonra, dünyâda iken yapılan işlerden dolayı insanların sorguya çekilecekleri gün. Kıyâmet günü. |
Hesâb (Hisâb) |
Öldükten sonra, dünyâda yaptıkları işlerden dolayı insanların sorguya çekilmesi. |
Herşey söz dinleyene verilir |
* Tasavvufta yaptığı hizmetleri kendinden bilene hain denir. |
Herpes simpleks |
Herpes simplex adıyla yaşayan vücudun belirli bölgelerinde içi virütik sıvı dolu yaralar halinde beliren virütik bir hastalıktır. |
Herpes |
Uçuk, içi sıvı dolu vezikül. |
Herkesin var bir kesi |
Herkesin var bir kesi, |
Herkesin suçu kendinedir |
Sual: Kitaplarınızda Muaviye övülmektedir. İyi birisi olsa idi, oğlu
Yezidi iyi yetiştirirdi. Oğlu Yezidin melanetleri ortada iken, babasını övmek
Müslümanlığa aykırı değil midir? |
Herkesin ceza ve mükafatı verilmiş |
Behlül Dânâ, bir gün Harun Reşid'den bir vazife istedi. Harun Reşid de ona
çarşı pazar ağalığını verdi. Behlül hemen işe koyuldu. İlk olarak bir fırına
gitti. Birkaç ekmek tarttı hepsi normal gramajından noksan geldi. Dönüp
fırıncıya sordu: |
Herkesin çektiği, kendi cezası |
Sual: Allah, dünyada yaşayan bir çok dinsiz kimseye niçin iman
nimetini vermiyor? |