Dini Konular
Ara

* Hakiki bayram, dört beş yerde imtihanı verdikten sonra ahirette olacaktır. Bir tanesi ölüm hâli... Çok dikkat edin, Peygamber efendimiz yemin ederek buyuruyor ki:
(Bir mümin ömrü boyunca Cennetlik amel yapar, Cennetlik amel işler ve artık Cennete girmesine bir zra, yani 40–50 santim kalmıştır. Orda bir yanlış iş yapar, Cehenneme gider. Bir kâfir, 80 yıl küfür eder, 80 yıl isyan eder, artık onun Cehenneme girmesine bir zra kalmıştır. O da tevbe edip kelime-i şehadet getirir, hiç günahsız Cennete gider.)

O halde hiç kimse, o Aşere-i mübeşşere hariç, son nefesten emin olmasın. Daima uyanık olsun, dikkatli olsun. İmanını, başının üzerinde kaçacak kuş gibi bilip, kaçmaması için dikkatli olsun.

İkincisi kabre girecek. O kabirde sualler var. O kabirde şaşırmak var, Allahü teâlâ muhafaza etsin. Hangi amellerle baş başa kalacak, ona hazırlansın. Mahşer var, güneş malum bir mızrak boyu alçalacak. Gerçi müjdeler var. Müminler için bu iki rekât namaz kılmak kadar olacak. Gölgelerin altında olacak. Ama imanla gidebilenler için. İman olmadan olmaz.

Sırat köprüsü var. Kolay değil, orada yedi tane sual var. Peygamber efendimiz buyuruyor ki, yedinci sualden peygamberler dahi korkmuştur, yedincisinden. İşte birincisi iman, ehl-i sünnet itikadı, oruç, namaz, hac, zekât, gusül abdesti altıncı sual tek başına. Yedincisi de kul hakkı. Bu kul hakkından hepimiz çok korkacağız. Bir adama sert bakmak dahi kul hakkıdır. Peygamber efendimiz, mübarek başıyla değil bütün vücuduyla dönerdi ki, kulun kalbi kırılmasın diye. Niye bana böyle baktı demesin diye. Edebe bakın. Kul hakkı, tâbi sırat köprüsü meselesi var. Bütün bunları aştıktan sonra, hakiki bayram var.

Bu kadar tehlikeli, bu kadar korkulu olan hesaptan, kitaptan, azaptan korkuyorsan, bunun bir çaresi var:
(Bu hesabı rahat ve kolay verecek olanlarla beraber olmak.)

Çünkü Mevlana Halid-i Bağdadi hazretleri divanında buyuruyor ki:
(Allah’ın divanında, Allah’ın dergâhında, ehil ve naehil beraberdir.)

Yani diyor, siz ehil insanlarla beraberseniz, hani her dergâhta ayırırlar ya, sen bizdensin, sen değilsin, sen gir içeri, sen çık dışarı. Bu diyor, insanlar bunu yapar. Ama Allah böyle yapmaz. Onun dergâhına gelince, o dergâhtan içeri girmeye layık birisi varsa, Allahü teâlâ, (Onlar benim sevdiğim bir kulumla beraberse hepsini içeriye alın) buyurur. Sen oraya layık olmasan da, hesaptan sonra doğru Cennete...

Dolayısıyla, Rabbimiz iyilerle beraber eylesin. Başka türlü kurtulmamız zor.

* Her yüz senede bir dünyanın nüfusu değişir, yani yaşayanlar ölür, yenileri dünyaya gelir. Yüz senede bir cemiyet yok olur, yani değişir. Bir zamanlar başkalarının malı olan şeyleri şimdi biz kullanıyoruz, bizden sonra da başkaları kullanacak. Bir hana [otele] gidiyorsunuz, çıkarken diyorsunuz ki, efendim karyolayı da götüreyim, şu perdeleri de götüreyim. Derler ki, aklından zorun mu var, bunlar senin değil buranın malı. İyi ama ben burada kaldım. Tamam, burada kaldıysan, geldiğin gibi git. İnsanın ömrü bir kundak beziyle kefeni arasındadır. Birisi az bir parçadır, biri de cepsizdir. Boş gelirsin boş gidersin. O halde sadece senin olan, dünyada yaptığın amellerindir.