Sual: Okuduğum muteber eserlerde, (Cenneti istemem; Allah’ı görmek
isterim) demenin caiz olmadığı bildiriliyor. Yunus Emre ve daha başka
evliyanın böyle sözler söylediği görülüyor. Bunların izahı nasıldır?
CEVAP
Allahü teâlâ, Cenneti beğenmekte ve onu övmektedir. Bir kimsenin, övülen,
beğenilen Cenneti, beğenmemesi, istememesi, Allahü teâlânın beğendiğini
beğenmemek, Onun isteyin dediği şeyi istememek olur. Bu bakımdan Cenneti
istememek caiz değildir.
Yunus Emre gibi Hak âşıklarının, vahdet-i vücuda mensup evliyanın sözleri ancak
teville anlaşılır. Yunus Emre hazretleri diyor ki:
Cennet Cennet dedikleri,
Birkaç köşkle, birkaç huri
İsteyene ver sen anı.
Bana seni gerek seni.
Böyle sözleri bir veli söylerse, o zaman tevil edilir. Yunus Emre bu sözleriyle,
(Ben yalnız Cennete gitmek niyetiyle değil, sırf senin rızan için ibadet
ediyorum) demek istiyor. Zaten her müminin de, Allah rızası için ibadet etmesi
gerekir. Sadık kul, cenab-ı Hakka hep (Senin rızan, senin rızan) der. Bunun için
aşık Yunus da (Bana seni gerek seni) diyor. Hallac-ı Mansurun (Enel
Hak) demesi de böyle tevil edilir. Bu sözüyle (Ben yokum, Allah vardır)
demek istiyor.
Tasavvuf sarhoşluğu
Vecd ve hal sahipleri, tasavvuf sarhoşluğu ile şuurlarını kaybettikleri
zaman, sözlerinde ve işlerinde mazur olurlar. Tasavvuf sarhoşlarının dine
uymayan sözlerine ve işlerine, başkalarının uymaları caiz değildir. Kendileri
günaha girmezlerse de, bunlara uyanlar günaha girer. (Merec-ül-bahreyn)
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâyı istemek ve sevmek, ahireti istemek ve sevmektir. Çünkü Allahü
teâlâya kavuşmak, ahirette vâd edilmiştir ve Allahü teâlânın kulundan rızası,
ahirette belli olacaktır. Hak teâlâ, ahireti sever. Beğenilenden yüz çevirmek,
sekrdir. Allahü teâlânın davet etmesine ve beğenmesine karşı gelmektir. Yunus
suresinin 25. âyetinde (Allahü teâlâ, Dar-üs-selama [Cennete]
çağırıyor) buyurmaktadır. Allahü teâlâ, ahirete çağırmaktadır. Ahiretten yüz
çevirmek, Hak teâlâya karşı gelmek olur. Onun beğendiği şeyi ortadan kaldırmaya
uğraşmak olur. (1/302)
Büyükler, Cenneti, Allahü teâlânın razı olduğu yer olduğundan ve Cenneti
isteyenleri sevdiği için, isterler. Cehennemden sakınmaları da, Allahü teâlânın
gazap ettiği yer olduğu içindir. Yoksa Cenneti istemeleri, nefislerine tatlı
geldiği için değildir. Cehennemden kaçınmaları, orada azap ve sıkıntı olduğu
için değildir. Çünkü bu büyükler, sevgilinin yaptığı her şeyi güzel görür.
Bunları kendilerinin, matlubu, maksadı bilirler.
Yunus Emre aynı şiirinde diyor ki:
Aşkın ile yanıyorum, bana seni gerek seni
Adını hep anıyorum, bana seni gerek seni
Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum bana seni gerek seni.
Aşkın aşığı öldürür, aşk denizine daldırır
Arananı buldurur, bana seni gerek seni
Aşkın şarabından içem, Mecnun olup dağa düşem
Sensin benim hep endişem, bana seni gerek seni.
Âşıklara Mevla gerek, Mecnunlara Leyla gerek
Sofulara Cennet gerek, bana seni gerek seni
Eğer beni öldürseler, külüm göğe savursalar
Toprağım yine çağıra bana seni gerek seni.
Yunus Emre benim adım, gün geçtikçe artar odum
İki cihanda maksudum bana seni gerek seni.
Cenneti istemek
Sual: Herkes gibi Cennet sevdası, Cehennem korkusu yüzünden ibadet ediyor ve
haramdan sakınıyoruz. Sanki burada Allah’ın rızası ikinci planda kalıyor gibi
görünüyor. Allah kullarım size Cennet Cehennem yok, sadece benim rızam için
ibadet edin dese, bana öyle geliyor ki, kimse ibadet etmez. Şu halde, Cennet
sevdası ve Cehennem korkusundan dolayı yapılan ibadet kabul olur mu?
CEVAP
Bu fikir yanlıştır. Hiçbir Müslüman Cennet Cehennem için ibadet etmez. Allah
için eder, O emrettiği için eder. Onun rızasına kavuşmak için eder. Onun
sevdiklerini sever, Onun sevmediklerini sevmez. Mesela Müslümanları sever,
kâfirleri sevmez.
Cenneti istemek Allah rızasına aykırı değildir. Allah’ı seven, Onunla buluşmayı
ister. Buluşma yeri Cennettir. Cenneti isteyen, aslında Allahü teâlâ ile
buluşmayı, Ona kavuşmayı istemektedir.
Bizde gazete dağıtıcısı olarak çalışan bir gençle konuşuyorduk. Genç dedi ki:
- Eskiden Allah rızası için hizmet ediyordum, şimdi ise ne kadar çok gazete
satarsam o kadar para alırım diyorum ve ihlâsım kalmadı, Allah rızası ikinci
plana düştü, hatta hiç Allah rızası kalmadı, sadece parayı düşünüyorum.
- O zaman sana bol paralı bir iş var. Falanca gazeteden bize telefon ettiler,
eleman arıyorlarmış. Şu kadar para veririz dediler. Ne dersin?
- Açlıktan ölsem manevi değerlerime saldıran o gazeteye gitmem.
- Hani sende ihlâs yoktu? Gördün mü sen para için değil Allah rızası için
çalışıyorsun.