Sual: İnsanlığa birçok hizmet veren kâfirlerin iyi işleri, keşifleri,
nazarı itibara alınacak mı? Yoksa topluma büyük zulümleri olan bir kâfir ile
aynı kefeye mi konacaktır?
CEVAP
Hayır, aynı kefeye konmaz. Sekiz Cennet, yedi Cehennem vardır.
Cennettekilerin, ihlâslarına ve amellerine göre dereceleri farklıdır.
Peygamberlerle, şehitlerle sıradan bir Müslüman’ın derecesi aynı değildir.
Cehennemdeki kâfirlerin durumu da böyledir. Firavun gibi ilahlık davası güdüp
yeni doğan masum çocukları kesen bir zalimle, kendisinden başka hiç kimseye
zararı olmamış, topluma çeşitli hizmetler veren bir kâfirin durumu aynı değildir.
Cehennem 7 tabakadır. Her birinin azabı üstündekinden daha şiddetlidir.
(Feraid-ül-fevaid)
1. tabaka: Adı Cehennem’dir, azabı en hafiftir. Burada, günahkâr
Müslümanlar azap görür.
2. tabaka: Adı Sair’dir. Ateşi ve azabı şiddetlidir. Burada,
Yahudiler azap görür.
3. tabaka: Adı Sekar’dır. Bu daha şiddetlidir. Burada
Hıristiyanlar azap görür.
4. tabaka: Adı Cahim’dir. Burada, güneşe, yıldızlara tapanlar azap
görür.
5. tabaka: Adı Hutame’dir. Burada Mecusiler, Budistler, Brehmenler
azap görür.
6. tabaka: Adı Lazy’dir. Ateistler, müşrikler, dinsizler azap
görür.
7. tabaka: Adı Haviye’dir. En şiddetlisidir. Burada münafık ve
mürtedler azap görür.
Her tabakadaki kâfirlerin de azabı farklıdır. Aynı tabakada olan cömert bir
kâfir ile zalim bir kâfirin azabı aynı değildir. Her kâfir, zulmünün derecesine
göre farklı azap görür. Yerleri aynı olmasına rağmen azapları farklı olur. Zalim
kâfir, diğer kâfirlere göre azabı daha şiddetli hisseder.
Cennet nimetleri de böyledir. Derecesi yüksek olan daha çok faydalanır. İmam-ı
Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Dünyada İslamiyet'in yalnız suretine
kavuşanlar, Cennetin de yalnız suretine kavuşacaklar, yalnız onun zevkini,
tadını alacaklardır. Dünyada İslamiyet'in hakikatine kavuşanlar, Cennetin de
hakikatine kavuşacaklardır. Cennetin yalnız suretine ve yalnız hakikatine
kavuşanlar, aynı nimetlerden mesela aynı meyvesinden yedikleri halde, farklı
lezzet duyacaklardır. Resulullahın zevceleri, müminlerin anneleri olup, Cennette
Resulullahın yanında bulunacaklar, aynı meyveyi yiyecekler; fakat farklı tat
alacaklardır. Duydukları lezzet, hep aynı olsa idi, müminlerin annelerinin,
bütün insanlardan [Peygamberlerden de] daha üstün olmaları lazım gelirdi.
(2/50)
Cehennemden kurtulmak yalnız Müslümanlara mahsustur. Kâfirlerin iyi işleri, ne
kadar çok olursa olsun, onları Cehennemden kurtaramaz ve azaplarını
hafifletemez. Birkaç âyet meali şöyledir:
(Kâfirlerin faydalı işleri fırtınalı bir günde rüzgârın savurduğu küller
gibidir. Ahirette o işlerin hiç faydası olmaz.) [İbrahim 18]
(Deki: Size en çok ziyana uğrayanları haber verelim mi? Onlar dünya hayatında
iyi işler yaptıklarını sandıkları halde, çabaları boşa giden kimselerdir. İşte
onlar, Rablerinin âyetlerini ve Ona kavuşmayı [dirilmeyi, hesabı, ceza ve
mükâfatı] inkâr eden, bu yüzden amelleri boşa giden kimselerdir. Onlar için,
kıyamet günü, hiç bir terazi tutmayız. [İyilikleri ile kötülüklerini
ölçmeyiz çünkü amelleri boşa gitmiştir, tartıya girecek makbul şeyleri
kalmamıştır.]) [Kehf 103, 104, 105]
(Kâfirlerin iyi işleri engin çöllerde görünen seraba benzer. Susayan kimse onu
uzaktan su sanır; ama yanına varınca, umduğunu bulamaz.) [Nur 39]
Kâfirlerin azapları hafiflemez. Birkaç âyet meali şöyledir:
(Kâfirler orada temelli kalırlar, azapları hafifletilmez ve geciktirilmez.)
[Al-i İmran 88]
(Kâfirler öldürülmez ki ölsünler, Cehennem azabı da hiç hafifletilmez.)
[Fatır 36]
(Onlar, Cehennemin bekçilerine, “Rabbinize yalvarın da hiç değilse bir gün,
azabımızı hafifletsin” derler. Hâlbuki kâfirlerin yalvarması boşunadır.)
[Mümin 49, 50]
Demek ki, kâfirlerin dünyada yaptıkları iyilikler ve faydalı işleri azaplarını
yok etmez, aşağıda açıklandığı gibi, sadece azabı daha hafif olan Cehennemin bir
tabakasına girmelerine yardım eder.
Bazı âlimler, (Kâfirlerin azabı hafifletilmez) âyetini açıklarken, (Zaman
bakımından hafifletilmez, sonsuz azap görür; ama iyilikleri yüzünden azabı
hafifletilen olur) diyerek şu âyetleri bildirmişlerdir:
(Kıyamet günü adalet ölçüsünü ortaya koyarız. Kimseye bir zulüm yapılmaz,
[kötülüğün cezası adaletle verilir], hardal tanesi kadar iyilik eden
karşılığına kavuşur.) [Enbiya 47]
(Herkes [iyi kötü] ne getirmişse, onu görecektir.) [Tekvir 14]
(Zerre kadar hayır yapan sevabını, zerre kadar şer yapan cezasını
görecektir.) [Zilzal 7,8]
Kâfirlerin azapları sonsuzdur, hafifletilmez; ama cezası hafif olanlar olabilir,
ayda, yılda bir gün azap görmeyenler olabilir. Bu konudaki hadis-i şeriflerden
bazıları şöyledir:
(Cuma hariç, zeval vakti namaz kılmak mekruhtur. Çünkü Cuma günü Cehennem
kızdırılmaz, diğer günler Cehennem ateşinin hızı arttırılır.) [Ebu Davud,
Beyheki, İ. Adiy]
(Zeval vakti Cehennem çok şiddetlenir.) [Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai]
(Cehennemde en hafif azap gören, beynini kaynatan ateşten iki nalın olan bir
kimsedir. Bazıları topuğuna kadar ateşe girmiş olarak azap görür. Kimisi
dizlerine kadar, kimisi göğsüne kadar, kimisi burnuna kadar, kimi de tamamen
ateşe batmış olarak azap görür.) [Hâkim]
(Allahü teâlâ, Cehennem kapıcısına, cömert kâfir için, “Bunu cömertliği
derecesinde hafif yere koy” buyurur.) [Deylemi, Ebu-ş-şeyh]
(Cehennemde en hafif azap Ebu Talib’e yapılır. Ateşten iki nalın sebebiyle beyni
kaynar.) [Müslim] (Ebu Talibin diriltilerek iman ettiği Muhtasarı
Kurtubi’deki hadis-i şerifte bildirildi.)
(Kıyamette en şiddetli azabı, zalim hükümdar görür.) [Ebu Nuaym]
Resulullah efendimiz, kâfirlerin, dünyada yaptığı iyilikler, onları Cehennemin
ebedi azabından kurtarmayacağını; ama zalim kâfire göre azabı daha az
hissetmesine sebep olacağını bildirip, şu mealdeki âyeti okudu: (Firavun
ailesini azabın en şiddetlisine sokun.) [Mümin 46] (Hâkim)
Ebu Leheb, Resulullah efendimizin dünyaya geldiğini müjdeleyen Cariyesi
Süveybe’yi sevincinden dolayı azat etmişti. Bunun için, her yıl, Rebiul-evvel
ayının 12. geceleri, azabı hafifler. İki parmağı arasından çıkan serin suyu
emerek ferahlar. (M. Nasihat)
Demek ki, kâfirler sonsuz Cehennemde kalmakla beraber, içlerinde haftada, ayda
veya yılda bir kere azapları hafifleyenler olabilir. Bunlar istisnadır, istisna
ise kaideyi bozmaz.
Kâfirler Cehenneme girmeyecek mi?
Sual: Bir arkadaş milletine hizmet eden bütün kâfirler Cehenneme girmez
dedi. Yanlış değil mi?
CEVAP
Müslüman olmayanların yani bütün kâfirlerin Cehenneme gireceğini Allahü
teâlâ bildiriyor. Bunu günlük işlerdeki örneklerle açıklayalım: Mesela,
Türkistanlı bir Türk Türkiye’ye gelse; Türk vatandaşlığına kabul edilmediği
sürece, profesör olsun, Edison gibi bilim adamı olsun, Türk vatandaşına tanınan
haklardan faydalanamaz. Mesela oy kullanamaz, milletvekili olamaz. Çünkü T.C.
vatandaşı değildir. Vatandaş olmayan, bu haklara sahip olamaz. Allahü teâlâ da
Cennete girmek için, mümin olma şartını koymuştur.
Bir Türk resmi dairedeki bir memurun yanına gelip, ona günlerce yardım etse, ay
sonunda o Türk’e bir kuruş para verilmez. Hâlbuki o dairedeki herhangi bir
personel, çok az çalışsa, hatta izinli olsa da, ay sonunda maaşını alır; çünkü
bu personelin o dairede kaydı vardır. Başka kimselerin o dairede kayıtları
bulunmadığı için, çalışmaları nazarı itibara alınmaz. Mümin olan; suç ve günah
işlese de, iman kaydı bulunduğu için Cennete gider. İman kaydı bulunmayan kâfir
de, yararlı işler yapsa da Cehenneme gider.
Hacca veya bazı ülkelere giderken pasaport istenir, pasaportsuz olan o ülkeye
sokulmaz. İman pasaportu [Müslüman] olmayan da, ister Nobel ödülü alsın, ister
elektrik ampulünü bulsun, isterse dünyanın her yerine yol, çeşme, cami
yaptırsın, onun hiçbir iyiliğine sevap verilmez ve Cennete giremez.
Cennetin sahibi Allahü teâlâdır. Cennete girmek için, faydalı iş yapmayı değil,
önce Müslüman olma şartını koymuştur. Müslüman değilse, iyi işleri faydasızdır;
ama Müslüman çok günahkâr olsa, hatta günah işlerken, zulmen öldürülse şehid
olur. (Fetava-i Hayriyye 1/16, Redd-ül-muhtar 2/253)
Müslüman olmayanların hiçbir iyiliğine sevap verilmez. İmam-ı Rabbani hazretleri
buyuruyor ki:
Ahirette Cehennemden kurtulmak, yalnız Muhammed aleyhisselama uyanlara
mahsustur. Dünyada yapılan bütün iyilikler ve keşifler, Onun yolunda bulunmak
şartı ile ahirette işe yarar. Ona uymayanın yaptığı her iyilik dünyada kalır,
ahiretinin yıkılmasına sebep olur. (1/184)
İyi işlere, ibadetlere sevap verilebilmesi için, düzgün iman sahibi olmak
gerekir. Bid’at ehli bile, Müslüman olduğu halde, ibadetlerine sevap alamaz.
Nerede kaldı ki, gayrimüslimler, iyiliklerine sevap alıp da Cennete girsin.
Bir profesör, insanlığa faydalı çok eserler yapsa; fakat çeşitli insanları
suçsuz yere öldürse, hırsızlık etse, yaptığı iyiliklere bakılmadan, bulunduğu
devletin kanunlarına göre cezası ne ise verilir. Hak teâlâ da, imansızlıktan,
yani küfürden başka günahları, dilerse affedeceğini; fakat kâfirliği, yani
gayrimüslim olmayı asla affetmeyeceğini bildirmektedir. Müslüman olmayan herkes
gayrimüslimdir, yani kâfirdir. Kâfirin de yaptığı hiçbir iyiliğin, Allah katında
kıymeti yoktur; hatta cami, çeşme yaptırsa, namaz kılsa, oruç tutsa hiç kıymeti
olmaz. Allahü teâlânın sözüne Müslüman inanır. Kur’an-ı kerimde mealen
buyuruluyor ki:
(Allah şirki [her çeşit kâfirliği] affetmez.) [Nisa 48]
(Kâfir olarak ölenlerin işleri, dünyada da, ahirette de boşa gider.) [Bekara
217]
(Kâfirlerin [iyi olarak] yaptığı bütün işler, kıyamette boşa gider.)
[Tevbe 17]
(İmansızın ameli boşa gider.) [Maide 5]
(Kâfirlere ahirette yalnız Cehennem vardır. Emekleri boşa gider.) [Hud
16]
Resulullah efendimizin sözlerine de ancak Müslüman inanır. Hadis-i şeriflerde de
buyuruldu ki:
(Cennete ancak Müslüman girer.) [Buhari]
(İmanı olmayan Cennete girmez.) [Tirmizi]
(Bana inanmayan Yahudi ve Hıristiyan, mutlaka Cehenneme girecektir.)
[Hâkim]