Sual: Çeşitli cemaatler, birbirlerinden farklı şeyler söylüyorlar,
birinin helal dediğine diğeri haram diyor, birinin sünnet dediğine diğeri bid'at
diyor. Hangi cemaat daha uygundur?
CEVAP
Hadis-i şeriflerde, Ehl-i sünnet vel cemaat itikadında olmak ve salihleri
sevip onlarla beraber olmaya çalışmak, onlardan ayrılmamak emrediliyor. Doğru
yolda olmanın şartları vardır. Bunların bazılarını maddeler halinde bildirelim:
1- Tek hak din İslamiyet’tir.
Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Allah indinde hak din ancak İslam’dır.) [Al-i İmran 19]
Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Cennete sadece Müslüman olan girer.) [Buhari, Müslim]
2- Hubb-i fillah ve buğd-i fillah üzere olmalı.
Üç hadis-i şerif meali:
(İnsan, dünyada kimi seviyorsa, ahirette onun yanında olacaktır.)
[Buhari]
(İmanın temeli, Allah için sevmek ve Allah için buğzetmektir.) [Ebu
Davud]
(Cebrail aleyhisselam gibi ibadet etseniz, müminleri, Allah için sevmedikçe
ve kâfirleri Allah için kötü bilmedikçe, hiçbir ibadetiniz, hayrat ve
hasenatınız kabul olmaz!) [Ey Oğul İlm.]
3- Ehl-i sünnet vel cemaate uygun itikad etmeli.
Bir hadis-i şerif meali:
(Ümmetim 73 fırkaya ayrılır. Bunlardan 72’si Cehenneme gider, yalnız bir
fırka kurtulur. Bu fırka, benim ve Eshabımın gittiği yolda gidenlerdir.)
[Tirmizi, İbni Mace]
İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:
(İtikad edilecek [inanılacak] şeylerde, bir sarsıntı olursa, kıyamette
Cehennemden hiç kurtulmak olmaz. İtikad doğru olup da amelde [ibadetleri
yapmakta, haramlardan kaçmakta] gevşeklik olursa, tevbeyle ve belki tevbesiz
de affedilebilir. Cehenneme girse de, sonunda yine kurtulur. İşin aslı, temeli
itikadı düzeltmektir.) [1/193]
4- Sünnetlere uyup, bid’atlerden uzak durmalı:
Yine İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Bazıları, yapacakları değişikliklerle, dini düzelteceklerini,
olgunlaştıracaklarını zannediyorlar. Ortaya bid’atler çıkarıyorlar. Bid’atlerin
zulmetleri ile sünnetin nurunu örtmeye çalışıyorlar. Bunlar, dinin
noksanlıklarını tamamladıklarını iddia ediyorlar. Bilmiyorlar ki, din noksan
değildir. Bir âyet-i kerime meali:
(Bugün sizin için dininizi ikmâl eyledim, üzerinize olan nimetimi tamamladım,
size din olarak İslamiyet’i vermekle razı oldum.) [Maide 3]
Dini noksan sanıp, tamamlamaya çalışmak, bu âyete inanmamak olur. (1/260)
5- Dört hak mezhepten birisinde bulunmalı.
Ahmed Tahtavi hazretleri buyuruyor ki:
Bugün her müslümanın dört mezhepten birinde bulunması şarttır. Dört mezhepten
birinde bulunmayan Ehl-i sünnetten ayrılır. (Dürr-ü Muhtar haşiyesi)
Muhammed Hadimi hazretleri buyurdu ki:
Edille-i şeriyyenin dört olması, müctehidler içindir. Mukallidler, yani dört
mezhepten birinde olanlar için delil, senet, bulunduğu mezhebin hükmüdür.
(Berika)
6- Dinde nakli esas almalı.
İslam âlimleri buyuruyor ki:
Fıkıh kitaplarına uymayan bilgiler yanlıştır. Bunlara bağlanmak caiz değildir.
İslam bilgilerini öğrenmeden, bilmeden, âyet-i kerime veya hadis-i şerif okuyup
da, bunlara kendi kafasına, kendi görüşüne göre mana verenlere İslam âlimi
denmez. Ne kadar yaldızlı, parlak söyleseler ve yazsalar da, hiç kıymeti yoktur.
Ehl-i sünnet âlimlerinin anladıklarına ve bunların yazdığı fıkıh kitaplarına
uymayan sözleri ve yazıları Allahü teâlâ beğenmez. İlham ve şahsi görüş,
kesinlikle delil olmaz. Dinde nakil esastır. Hazret-i Ali buyuruyor ki:
(Din, akıl ve görüş ile olsaydı, mestin üstünü değil, altını meshederdim.)
[Ebu Davud]
Netice: Şahıslar, kitaplar, cemaatler, gruplar için, bizim iyi veya kötü
dememiz ölçü olmaz. Yani bir biz iyi deyince iyi olmazlar, biz kötü deyince de
kötü olmazlar. Şahıs ismi, kitap ismi, grup ismi önemli değil. Binlerce âlim ve
kitap var. Elimizde ölçü olursa rahat ederiz, kendimiz anlarız. Ölçüyü İmam-ı
Rabbani hazretleri veriyor:
(Bir hükmün doğru veya yanlış olduğu Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine
uygun olup olmamakla anlaşılır. Çünkü Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine
uymayan her mana kıymetsizdir, yanlıştır. Çünkü her sapık, Kur'an ve sünnete
uyduğunu sanır, sapıklığının doğru olduğunu iddia eder. Yarım aklı, kısa
görüşüyle, bu kaynaklardan yanlış manalar çıkarır. Doğru yoldan kayar, felakete
gider. Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri manalar doğrudur, bunlara uymayan
yanlıştır.) [1/ 286]
Demek ki doğru olmanın ölçüsü, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarına uymasıdır.
Yine Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, İslamiyet’i doğru olarak öğrenmek isteyene, bunu nasip edeceğine
söz verdi. Allah sözünden dönmez. Bunun için, (Ya Rabbi, sana inanıyorum, seni
ve Peygamberlerini seviyorum. İslam bilgilerini doğru olarak öğrenmek istiyorum.
Bunu bana nasip et ve beni, yanlış yollara gitmekten koru) diye dua etmeli,
istihare yapmalı! Cenab-ı Hak ona doğru yolu gösterir.
Allahü teâlânın sözüne güvenmeli, Ona sığınmalıdır. Kuran-ı kerimde mealen
buyuruluyor ki:
(Doğru yolu arayanları, saadete ulaştıran yollara kavuştururuz.) [Ankebut
69]
(Allah, kendisine yöneleni doğru yola iletir.) [Şûra 13]
(Allah asla verdiği sözden dönmez.) [Zümer 20]
Şu anda çeşitli gruplardaki insanların da, böyle dua etmekten çekinmemeleri
gerekir. Hâşâ Allahü teâlâ yanlış bir iş yapmaz. Belki yanlış yolda olabilirim
diye düşünerek, (Yâ Rabbi kimler doğru yolda ise, senin rızan kimlerleyse, bana
onları sevmeyi, onlarla beraber olmayı nasip eyle) diye dua etmelidir. Eğer
doğru yolda ise, duanın bir zararı olmaz. Yanlış yolda ise doğruya kavuşmuş,
kurtulmuş olur. Böyle dua etmekten çekinmemelidir.
Doğruyu bulmak
Sual: Bir arkadaş, (Ben de Ehl-i sünnet kitaplarını okuyorum, sen yanlış
anlıyorsun) diyerek birkaç konuda farklı şeyler söyledi. Hangimizin doğru
anladığını nasıl tespit ederiz?
CEVAP
Okuduğu kitabı doğru anlamak önemlidir. Allahü teâlâ, dinini doğru olarak
öğrenmek isteyene, bunu nasip edeceğine söz verdi. Allah sözünden dönmez.
Herkes, (Ya Rabbi! Dinimi doğru olarak öğrenmek istiyorum. Razı olduğun,
Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okuyup, doğru olarak anlamayı nasip eyle!)
diye ihlâsla dua etmeli, Allahü teâlânın sözüne güvenmelidir. Cenab-ı Hak ona
muhakkak doğru yolu gösterir.
Yanlış bilgi edinmek
Sual: Dini bilgiler öğrenmek için, herkes farklı kişilere soruyor. Yahut
rast gele kitaplardan bilgi alıyorlar. Öğrendikleri yer yanlış bilgi veriyorsa,
öğrenenler de sorumlu olur mu? Suç cevap verenin veya kitabın olmaz mı?
CEVAP
Suç cevap verenin veya kitabın olsa da, yanlış bilgi öğrenen sorumluluktan
kurtulamaz. Bir de, ihtiyata riayet etmek gerekir. Bir iş için, kitabın biri
haram, öteki de helal diyorsa, haram olduğunda şüphe olur, o işi yapmamak
gerekir. Doğru kitaptan öğrenilirse, böyle bir şeye lüzum kalmaz. Doğru yolu
bulmak için de, dua etmek gerekir. Allahü teâlâ, dinini doğru olarak öğrenmek
isteyene, bunu nasip edeceğine söz verdi. Allah sözünden dönmez. Cenab-ı Hak
böyle samimiyetle yalvarana muhakkak doğru yolu gösterir. Doğru yoldayım diye
inat ederek dua etmeyen de, elbette yaptıklarından sorumlu olur.