Sual: İbni Rüşd, Efgani, Abduh, K. Marx gibi yazarların kitaplarını
niçin tavsiye etmiyorsunuz? Her kitapta faydalı bilgi olabilir. İyisini alır,
kötüsünü atarız. Tek açıya kendimizi mahkum etmek doğru mudur?
CEVAP
Kitap, bilgi öğrenmek için okunur. Bir şeyin hak veya bâtıl, faydalı veya
zararlı, iyi veya kötü olduğunu bilen, o konudaki kitabı niçin okusun?
Bilmiyorsa, bâtılı hak, kötüyü iyi, zararlıyı faydalı zannedebilir. Pisliğin
içinde faydalı şey ararken, üstüne necaset bulaşmasa bile, en azından kokusundan
zarar görür. Bir yere atılan çamur yapışmasa bile iz bırakır.
Sivri akıllının biri, şeytanı görmek istermiş. Bir evliyaya yalvarmış. Evliya
da, (Şeytandan insana fayda gelmez) demişse de, adam çok yalvarmış. Nihayet
duası kabul olup şeytanı görmüş. Şeytan, bunu görünce, (Seni bir vuruşta
öldürürdüm. Ancak ömrüne daha 40 yıl var) demiş. Adam ise, (20 yıl günah işlerim.
Sonra tevbe eder, kalan 20 yılı da ibadetle geçiririm) demiş. Adam, 20 yıl
yaşamadan günah içinde ölüp gitmiş.
Efgani ve K. Marx gibi, şeytanın yoldaşlarının kitaplarını okuyanın, oradaki
zehirlerden etkilenmemesi mümkün değildir. Zehirle şaka olmaz. Şu kadarcık
zehirden ne zarar gelir denmez.
Elini bir defa yılanın veya kaplanın ağzına koyup, acaba bir zararı olur mu diye
tecrübeye kalkmak ahmaklık olur. Kaplan, insanı öldürebilir. Fakat şeytan ve
yoldaşları ise, insanın sonsuz felaketine sebep olur.
Her kitabı okumak
Mezhepsiz yazar, (Her bid’at ehlinin kitabını okumak gerekir) diyor. Hadis-i
şerifte, bu ümmetin 73 fırkaya ayrılacağı, 72sinin bid’at ve dalalet ehli, yani
mezhepsiz olduğu bildirilmiştir. Fırka-i naciyye denilen tek kurtuluş fırkasının
Ehl-i sünnet vel-cemaat olduğunu bütün Ehl-i sünnet âlimleri bildirmiştir.
Mezhepsiz yazara göre, sadece Ehl-i sünnet yetmez, 72 sapık fırkanın her birini
de incelemek, kitaplarını okumak gerekir. Bir o fırkaya, bir öteki fırkaya baka
baka, insanın gözü şaşı olmaz mı? Ehl-i sünnetteki bilgiler eksik mi de başka
fırkaların kitaplarını okuyalım? Mutezileyi, Cebriyyeyi okumakla ne kazanacağız?
Hak belli iken, yeniden hakkı aramak için yollara mı düşeceğiz? Karşıda koca bir
saray olsa, ona giden ana bir cadde bulunsa, oraya gitmek için bütün çıkmaz
sokaklara girmeye ne lüzum vardır?
Yalnız Ehl-i sünnet kitaplarını okumak, tek açıya kendini mahkum etmek değil,
hak içinde hür yaşamaktır. Hak ortada iken ne diye mezhepsizlerin kitaplarını
okuyalım? Mezhepsizler yokken ortada din yok muydu? Yahut hâşâ dinimizde bir
noksanlık mı var da mezhepsizler bunu tamamlıyor?
Echel bir mezhepsiz de, (İbni Teymiyeci, selefi, Necdi, Kadiyani, Rafizi,
Abduhçu ve 72 fırka mensupları olarak Ehl-i sünnetten çok olduğumuza göre, biz
haklıyız) diyor. Sayıca çok olmak önemli değildir. Çünkü iyilik, doğruluk,
güzellik, hak gibi hususlar, hep çoğunluğun bulunduğu yerde olmaz.
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(İnsanların çoğuna uyarsan, seni Allah’ın yolundan saptırırlar.) [Enam
116]
Bid’at ehli çok diye onlara uyup da sapıtmamak gerekir. Az da olsa Ehl-i sünnete
uymalıdır! Genelde kıymetli ve iyi olan şeyler azdır. Mesela şükretmek çok
faziletlidir, fakat şükreden azdır. Âyet-i kerimelerde mealen buyuruluyor ki:
(Şükreden azdır.) [Sebe 13]
İman edip iyi işler yapanlar da azdır. (Sad 24)
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Susmak, hikmettir; susan azdır.) [Deylemi]
Bazı bid’at ehli kimseler de (Hak veya bâtıl bütün İslam mezhepleri
birleşmelidir) diyor. On bardak sütün içinde bir bardak idrar konsa, hepsi de
necis olur. Koyun sütü, köpek veya hınzır sütü ile karıştırılırsa, elde koyun
sütü de kalmaz.
Böyle acayip teklifler kıyamet alametlerindendir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu
ki:
(Sonra gelenler, önceki âlimleri cahillikle suçlar.) [İ.Asakir]
(Ahir zamanda âlimler, halkın istediği yönde fetva verip, helale haram, harama
helal derler, Kur’anı ticarete, menfaate alet ederler.) [Deylemi]
(Kötüler iyi, iyiler kötü gösterilmedikçe, Kıyamet kopmaz.) [Haraiti]
İslam âlimleri kötü, mezhepsizler iyi gösterildiğine göre, kıyamet yaklaşıyor
demektir.
Sual: Niçin günümüzdeki insanların yazdıkları kitapları değil de, eski
âlimlerin kitaplarını tavsiye ediyorsunuz?
CEVAP
İslam âlimlerinin en büyüklerinden olan imam-ı Rabbani hazretleri, dörtyüz
sene önce buyurdu ki:
(İslam âlimleri, bugün garip oldu, azaldı. Şimdiki tarikatçıların yoluna
bid'atler karıştığı ve bu yolu bozdukları için, Resulullahın sünnetine sarılmış
olan büyük âlimleri, bu millet tanımaz oldu. Bu bilgisiz kimseler, milletin
kalbini, bu bid'atleri ile kazanmaya çalıştılar. Böyle yapmakla dini
yayacaklarını, hatta İslamiyet’i olgunlaştıracaklarını sandılar. Hâşâ öyle
değildir. Bunlar, dini yıkmaya çalışıyorlar. Allahü teâlâ bunları doğru yola
kavuştursun! Şimdi büyük âlimlerden bu ülkede pek az kalmıştır. İslamiyet’i
sevenlerin, bu âlimlerin kitaplarının bildirdiği yolda gitmeleri gerekir.)
[c.2 m.62]
Hadis-i şeriflerde (Kıyamete yakın ilim azalır, cehalet artar), (İlmin
azalması âlimlerin azalması ile olur. Cahil din adamları, kendi görüşleri ile
fetva vererek fitne çıkarırlar, halkı yoldan saptırırlar) ve (Her asır,
önceki asırdan daha bozuk olur. Böylece kıyamete kadar hep bozulur)
buyuruldu. İnsanların en iyileri olan âlimlerin yazdıkları kitapları beğenmeyip,
bozuk asrın bozuk insanların kitaplarına aldanmaktan sakınmalıdır! (Hadika)
Din yeni gelmedi. Hem de kâmil olarak geldi. Eksik olarak gelmedi. İslamiyet saf,
berrak şekildedir. İslami ilimler, nakli ve akli ilimler olmak üzere ikiye
ayrılır. Nakli ilimler, yani din bilgileri zamanla değişmez, kıyamete kadar hep
aynıdır. Zamanla değişen, âdetler ve fen bilgileridir. Nakli ilimlerin saf,
berrak, bid’atsiz şekli geridedir. Akli ilimlerin ise en gelişmiş şekli
ileridedir. Zamanla gelişirler. Fende değişiklik olur, dinde değişiklik olmaz.
Nakli ilimleri yani din bilgilerini fen bilgileri ile karıştırmak, cahillik
değilse, nedir? Din düşmanlarının oyunlarını anlayalım, tuzaklarına düşmeyelim.
Sual: Dini yönden "O kitap, o yazı muteber değildir. O yazar dini bilmez"
deniyor. Bir yazının muteber olmadığı veya bir yazarın dini bilmediği nasıl
anlaşılır?
CEVAP
Bir yazı, Ehl-i sünnet âlimlerinin ekserisinin muteber olarak bildirdiği
eserlere aykırı değilse, o yazı muteber demektir. Bir yazarın yazısı, bu
eserlere uygunsa, o yazarın dini bildiği anlaşılır. Bu eserlere uymuyorsa, o
yazarın dini bilmediği ve yazısının da muteber olmadığı anlaşılır.
Kur'an-ı kerimi kendi görüşüne göre yorumlayanların yazıları da muteber değildir.
Bu bakımdan nakli esas almayanların yazılarına, sözlerine itibar edilmez.
Sual: Günümüzde yazılan dini kitapların muteber olup olmadığı nasıl bilinir?
CEVAP
Günümüzde müctehid, muhaddis ve müfessir bulunmadığı için yazılan bir
kitabın muhakkak muteber kitaplardan nakledilmiş olması gerekir. Kur’an-ı
kerimde ve hadis-i şeriflerde manaları açık olmayan yerlerden bid’at sahipleri
yanlış tevil ederek, yanlış mana çıkarmışlardır. Halbuki Mektubat-ı Rabbanideki
hadis-i şerifte, Kur’an-ı kerimden kendi aklı ile, kendi düşüncesi ve bilgisi
ile mana çıkaranların, din büyüklerinin Peygamber efendimizden ve Eshab-ı
kiramdan alarak yaptıkları tefsirlere aykırı tefsir yazanların Müslümanlıktan
çıkacağı bildirilmektedir. Berika’daki hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kur’anı kendi görüşü ile açıklayan, doğru olsa bile, muhakkak hata etmiştir.)
[Nesai]
(Kur’an-ı kerime ehliyeti olmadan mana veren, Cehennemde azap görür.) [Tirmizi]
Hadis-i şeriflerden de anlaşılacağı gibi, bir kimse, ehliyeti olmadan Kur’an-ı
kerime doğru mana verse bile, hata ettiğinden Cehennemde azap görecektir.
Hadis-i şerifleri ve âyet-i kerimeleri hadis kitaplarından ve Kur’an-ı
kerimden değil, hakiki İslam âlimlerinin kitaplarından alarak nakletmek gerekir.
Mesela, (İhya’daki hadis-i şerifte ve Mektubat’taki âyet-i kerimede şöyle
buyuruldu) diyerek nakletmek gerekir.
Kur’an-ı kerime yanlış mana verdikleri için 72 sapık fırka meydana çıkmıştır.
Hanefi mezhebindeki bir kimse, bir hükme delil olarak başka bir hak mezhepteki
müctehidin ictihadını alamaz. Hatta kendi mezhebindeki müctehidlerin kavillerini
değil, sadece fetva verilen hükmü almak, (sahih olan budur) denilen hükmü
bildirmek gerekir.
Eshab-ı kiramın hepsi birer müctehid olduğu için, bizim gibi müctehid olmayan
kimseler, bunlardan da nakil yapamaz. Mesela Hazret-i Ali’nin veya Hazret-i
Ömer’in (Bu husustaki hükmü şudur, biz de öyle yaparız) demek caiz olmaz. Çünkü
onların hükmü kendileri için muteberdir. Eğer bir sahabinin bildirdiği hüküm,
mezhebimizde de varsa uyarız. Kısacası biz mezhebimizin hükümlerine uyarız.
Diğer mezheplerdeki hükümlere ancak ihtiyaç halinde uyarız. Mesela seferde
güçlük anında, öğle ile ikindiyi veya akşam ile yatsıyı birleştirerek
kılabiliriz. Çünkü çeşitli muteber kitaplardaki hadis-i şerifte, âlimler
arasındaki ayrılığın rahmet olduğu bildirilmiştir.
Edille-i şeriyyenin dört olması, müctehidler içindir. Mukallidler, yani dört
mezhepten birinde olanlar için delil, senet, bulunduğu mezhebin hükmüdür. Çünkü,
mukallidler, nasstan yani âyetten ve hadisten hüküm çıkaramaz. Bunun içindir ki,
bir mezhebin, bir hükmü, Nassa uymuyor gibi görünse de yine o mezhebe uymak
gerekir. Çünkü Nass, ictihad isteyebilir. Tevil edilmesi gerekebilir. Nesh
edilmiş olabilir. Bunu da ancak müctehid anlar. (Berika s.94)
Sual: Dini bilgimiz yetersizdir. Piyasada çok çeşitli kitap ve siteler var.
Hepsine de güvenemiyoruz. Allah rızası için bize en uygun siteleri tavsiye eder
misiniz?
CEVAP
Piyasada uygun site ve uygun kitaplar çoktur. Ancak biz hepsini okumadık.
Okumadığımız için uygun olan bir kitabı veya siteyi size tavsiye edemeyiz.
İçinde bazı hatalar olabilir. Bunun için 30 senedir okuduğumuz kitapları ve en
uygun siteyi size tavsiye ediyoruz.
Uygun kitapların bulunduğu site:
www.hakikatkitabevi.com
Kontrolümüzden geçen site:
www.HuzuraDogru.com