Sual: Namazda niyeti kalb ile mi yapmalı yoksa dil ile mi?
CEVAP
Namaza başlarken, niyetin dil ile de söylemek hakkında kitaplardaki bilgiler
kısaca şöyledir:
Niyetin yeri kalbdir. Dil ile de söylenmesi iyidir. Dil ile söylenmezse bir şey
gerekmez. (El Kâfi, Fetava-i Hindiyye)
Peygamber efendimizin namaza başlarken dil ile niyet ettiği bildirilmemiştir.
Sahabe ve tabiinden de böyle bir şey bildirilmemiştir. Hılye’de dört
mezhep imamından da dil ile niyet edilebilir haberi bildirilmemiştir. Niyeti dil
ile yapmanın bid’at olduğunu bildiren âlimler vardır. Fetih sahibi bunu
nakletmiştir. Hılye’de de, (Belki en uygunu, kalbi toparlamak için dil
ile söylemek bid’at-i hasene olur) demiştir. (Redd-ül Muhtar)
Hanefi’de namaza dil ile niyet bid’attir, vesveseden kurtulmak için caiz
görülmüştür. (Mezahib-i erbea)
İmam-ı a’zam hazretlerinin fetvalarını bildiren El-ihtiyar kitabında,
(Niyet, o namazın hangi namaz olduğunu kalben bilmektir. Bu işte dil ile
söylemeye itibar yoktur) buyuruluyor.
Dürer ve gurer’de, (Hidaye’de bildirildiğine göre. Niyet kalb ile,
hangi namazı kıldığını bilmektir. Dil ile söylemeye itibar edilmez. Kalbin hazır
olması için dil ile de söylenmesi müstehaptır, iyi olur) buyuruluyor.
Halebi’de (Niyet kalb iledir, dil ile de söylenmesi müstehaptır. Kalben
niyet edip de, dil ile söylenmese mahzuru yoktur) buyuruluyor.
İslam âlimlerinin göz bebeği olan imam-ı Rabbani hazretleri, Kâbil müftüsüne
yazdığı 186. Mektubunda buyuruyor ki:
(Âlimler, namazda, kalb ile niyet etmekle beraber, ağız ile de söylemek müstehap
olur demiştir. Halbuki, Resulullah efendimizin, Eshab-ı kiramın ve Tâbiin-i
ızâmın söz ile niyet ettikleri, zayıf bir haber ile dahi bildirilmemiştir. Ağız
ile niyet etmek bid’attir. Bu bid’ate hasene diyorlar. Halbuki, bu bid’at,
yalnız sünneti yok etmekle kalmıyor, farzı da yok ediyor. Çünkü çok kimse,
yalnız ağızla niyet ederek kalb ile niyet etmiyor. Resulullahın sünnetine bir
şey katmamalı ve Onun Eshab-ı kiramına uymalıdır.) [C.1, m.186]
[İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki: (Niyet, yalnız kalb ile olur.
Yalnız söz ile niyet etmek bid’attir. Kalb ile niyet edenin, şüpheden,
vesveseden kurtulmak için, söz ile de niyet etmesi caizdir.]
Niyet, kalb ile olur. Yalnız söylemek ile niyet edilmiş olmaz. Kalb ile birlikte
olmak şartı ile söyleyerek niyet etmek caiz olur da denildi. Kalb ile niyet, söz
ile niyete benzemezse, kalbdeki niyete bakılır. İbadetlerde niyetin söz ile
yapılacağını bildiren hiçbir hadis-i şerif ve haber mevcut değildir. Dört
mezhebin imamları da bildirmemiştir. (İslam Ahlakı)
İbadetler yapılırken, yalnız ağız ile söylemeye niyet denmez. Kalb ile niyet
edilmezse, dört mezhepte de namaz sahih olmaz. Resulullahın ve Eshab-ı kiramın
ve Tâbiinin ve hatta dört imamın ağız ile niyet ettikleri işitilmemiştir.
Hanefi’de, abdest alırken yüzü yıkarken, kalb ile niyet etmek sünnettir. [Ağız
ile de niyet etmek, sünnettir, müstehaptır ve bid’attir denildiği İbni Âbidin’de
yazılıdır. Sünnettir veya bid’attir denilen bir şeyi yapmamak lazım olduğu,
Berika, Hadika ve İbni Âbidin’de bildirilmektedir. Bunun için ağız
ile niyet etmemelidir. (S. Ebediyye)
Sözün özü şudur ki, niyetin yeri kalbdir. Kalb ile niyet edenin, şüpheden
kurtulmak için, söz ile de niyet etmesi iyi olur.
Bir iş için birkaç niyet
Sual: Bir iş için iki veya daha çok niyet etmek uygun mudur?
CEVAP
Ne kadar çok niyet etme imkânı varsa o kadar iyi olur. Din kitaplarında
deniyor ki:
Camide oturmak taattır. Caminin Allahü teâlânın evi olduğunu düşünerek giren,
onu ziyarete de niyet ederse ayrı sevab alır. Namaz kılmayı beklemek için,
camide itikâf edip ahireti düşünmek için, vaaz dinlemek için de niyet ederse,
her niyeti için ayrı sevaba kavuşur.
Bunun gibi, bu kimse, sünnet olduğu için koku sürünür, temiz giyinirse, camiye
saygı için, müslümanları incitmemek için, temiz ve sıhhatli olmak için, İslam’ın
vakarını, şerefini korumak için niyet edince, her niyeti için ayrı sevab
kazanır.
Bunlar gibi, yeni abdest alıp sefere çıkarken, camiye kuşluk namazı kılmak için
giren kimse, hem kuşluk namazına, hem sübha namazına, hem tehıyyet-ül mescide,
hem tehıyyet-ül menzile, hem de kazaya, yani beş ayrı namaza niyet edebilir.
İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki:
(Sünnet namazlar da nafiledir. Camiye girince, iki rekat namaz kılmak sünnettir.
Buna Tehıyyat-ül-mescid denir. Camiye girince, farz veya başka namaz kılmak
bunun yerine geçer. Başka namaz kılarken tehıyyat-ül-mescid için de ayrıca niyet
gerekmez ise de, niyet edilirse iyi olur.) [Redd-ül-muhtar s.710]
Sünnet kılarken kazaya da niyet edince, kaza da kılınmış olur.
(Necat-ül-müminin s.90)
Sünnet kılarken, kazaya da niyet edilir. (Ramiz-ül-mülk Trablus Fetva
emini)
Tatarhaniyye’de, (Sünnet kılarken kazaya da niyet daha iyidir) deniyor.
(Uyun-ül-besair s.103)
İlk veya son sünnet demeden hepsini farz diye niyet ederek kılanın namazı sahih
olur; çünkü, sünnete, farz diye niyet edilirse, sünnet sahih olur. İlk kıldığı
farz, sonraki sünnet olur. (Fetava-i kübra)
Resulullah efendimiz, beş vakit namazın sünnetlerini kılarken, yalnız, (Allah
rızası için namaz kılmaya) derdi. Sünnet demezdi. Farzdan başka namaz kılınca
sünnet de kılınmış olur. (Halebi-yi kebir)
Öğlenin farzına dururken, hem farz, hem de sünneti olarak iki niyet yapılırsa,
imam-ı azamla imam-ı Ebu Yusuf’a göre, yalnız farz kılınmış olur. İmam-ı
Muhammed’e göre ise, o namaz sahih olmaz; çünkü farz ile sünnet ayrı cinsten iki
namazdır. imam-ı azamla imam-ı Ebu Yusuf’a göre, farzı kılınmış olur. Halbuki
camiye girince kılınan herhangi bir namaz, tehıyyat-ül-mescid yerine de geçtiği
için, farz kılarken tehıyyat-ül-mescid olarak da niyet etmek de caiz olur.
Yalnız farza niyet edince de, iki namaz birlikte kılınmış olur. (İbni Âbidin)
Sünnet yerine kaza kılan, sünneti terk etmiş olmaz. Vaktin farzını kılarken,
sünnete de niyet edilirse, sünnet sahih olmaz; fakat kaza kılarken sünnete de
niyet etmek sahih olur. (Eşbah)
Çok kimse bunu karıştırıyor. Buradaki inceliği iyi anlamak gerekiyor.
Öğlenin farzıyla öğlenin sünnetine birlikte niyet edilmez; fakat öğlenin
sünnetiyle geçmiş bir kazaya niyet edilebilir. Başka nafileye de niyet
edilebilir. Bunu karıştırmamak lazımdır.
Sünnet, farzdan başka kılınan namaz demek olduğu için, sünnetin kazaya
benzerliği tehıyyat-ül-mescid namazının farza benzerliği gibidir. Yani, sünnet
kılarken vaktin farzına da niyet edilmez; ama kazaya kalmış bir namaza veya
başka bir nafileye de niyet edilebilir. (İslam Ahlakı, Tahtavi)
Nafile kılmak isteyen, önce namaz kılmayı adamalı, sonra, nafile yerine, bu adak
namazı kılmalı. Sünnet namazları adadıktan sonra kılan, bu sünnetleri kılmış
olur. (Dürr-ül Muhtar s.458)
Nezr edilen namazı kılmak vacib olduğu için, vacib sevabı hâsıl olur. Sünnet
yerine, nezr edilen namaz kılınınca, sünnet de kılınmış olur.
(Redd-ül-muhtar)
Sünnetleri önceden nezr edip de, nezir olarak kılmak daha iyidir. (Halebi,
Merakıl-felah)
Öğle sünnetini kılmadan önce (4 rekât namaz kılmak nezrim olsun) dense, sonra
nezir olarak kılınsa, hem vacib sevabı kazanır, hem de öğle namazının sünneti
kılınmış olur. Kulun, kendine vacib ettiği namazı kılmasıyla, sünnet terk
edilmiş olmayınca, sünneti kılarken, kazaya kalmış bir farza da niyet etmekle,
sünnet terk edilmiş olmaz. Hem kaza, hem de sünnet kılınmış olur. (S.
Ebediyye)
Sual: Maliki'yi taklit eden kişi namaza dururken muhakkak niyetini kendi
duyacağı kadar sesli mi söylemelidir yoksa kalbden geçmesi de yeter mi?
CEVAP
Dört mezhepte de niyet kalbden olur. Kalb ile beceremeyenin dil ile de
söylemesi caizdir.
Sual: Namaza başlarken niyet, eller kulaklara kaldırırken mi yapılır?
CEVAP
O zaman da yapılır, kulaklara kaldırdıktan sonra da yapılır. Allahü ekber
demeden önce yapılır.
Sual: Akşamın farzını yalnız veya cemaatle kılarken, tehıyyat-ül-mescide
de niyet edilebilir mi?
CEVAP
Evet niyet edilir. Hatta yeni abdest almışsa, sübha namazına da niyet
edebilir. Mesela (Bugünkü akşam namazının farzına, tehıyyat-ül-mescide ve sübha
namazı kılmaya) diye niyet edilir.
Sual: Namazda niyet ederken, kıble yönünü ve vaktin girdiğini düşünmeli
midir?
CEVAP
Kıbleye döndüğümüzü biliyorsak mesele yok. Yani seccadeyi başka tarafa
sermiş olsalar, böyle serilmeyecekti diyebiliyorsak kıbleye dönmüş sayılırız.
Vaktin girdiğini de bilmek gerekir. Bilmeden rastgele namaz olmaz.
Sual: Öğle namazını kılarken ikindiye niyet ettim, bir sakıncası var
mıdır?
CEVAP
Hangi namazı kıldığını bilmek ve ona göre niyet etmek farzdır. Öğleyi
kılarken ikindiye niyet edilirse namaz sahih olmaz. Niyet kalb ile olur. Bir
kimse, öğleyi kılmaya başlarken, kalb ile öğlenin farzını kıldığını bilse, fakat
dil ile ikindi dese kalbe itibar edilir, dile itibar edilmez. Bu namaz sahih
olur.
Niyet etmenin önemi
Sual: Bir arkadaş dedi ki: “Gün, imsak vaktinden sonra başlar. Onun için
imsak vaktinden önce oruca niyet ederken, yarınki oruca diye niyet edilir. İmsak
vakti çıkınca niyet ederken bugünkü oruca diye niyet edilir. Bu bakımdan bir
kimse imsaktan önce, önümüzdeki günü kastederek bugünkü oruca diye niyet etse,
niyeti sahih olmaz. Hatta imsaktan sonra oruca diye niyet etse hangi günü kast
ettiğini bildirmediği için orucu yine sahih olmaz. Bunun gibi, bir kimse öğle
namazını kılarken, bugünkü öğle demezse, sadece öğle namazına diye niyet etse
hangi günkü öğleyi kıldığını bildirmediği için namazı sahih olmaz.”
Bu arkadaşın dedikleri doğru mu? Bir kimse, imsaktan önce veya sonra oruca diye
niyet etse bugünkü veya yarınki demese orucu sahih olmaz mı? Öğleyi veya başka
vakti kılarken bugünkü diye belirtmezse niyeti sahih olmaz mı?
CEVAP
Günün tarifi doğru, diğerleri hep yanlıştır. Fıkıh kitaplarında açıklanıyor.
Oruca demekle, niyet sahih olmuş olur. Çünkü o orucun ramazan orucu olduğunu
biliyor, hangi gün tutacağını da biliyor. Onun için, yanlışlıkla bugün
diyeceğine yarın dese veya gece niyet ederken, yarın demesi gerekirken bugün
dese yine orucu sahih olur.
Hiçbir namazda, bugünkü demeye gerek yoktur. Çünkü bugünkü namazı
kıldığını bilmektedir. Bugünkü demese de niyeti sahihtir.
Bir kimse, öğle vakti, öğle namazına niyet ederken, dili ile, bugünkü ikindi
namazına diye niyet etse, kalbi ile de öğle olduğunu bilse, öğleyi kılmaya niyet
etse, öğle için niyet etmiş sayılır, dil ile söylediğine itibar edilmez.
Tersine, öğleyi kılmaya başlarken, ikindi zannetse, fakat dili ile de bugünkü
öğleye diye niyet etse, namazı sahih olmaz. Kalben yaptığı geçerlidir.
Bunun gibi namaz kılarken kıbleye dönmek, kıblenin Kâbe olduğunu bilmek şarttır.
Ancak namaza niyet ederken bunları söylemek şart değildir. Yani döndüm kıbleye,
kıblem Kâbe demek şart değildir. Çünkü Müslüman kıblesinin Kâbe olduğunu bilir.
Seccadesi Kıbleye doğru değilse düzeltir. Hiç araştırmadan durursa Kıbleye
isabet etse bile namazı sahih olmaz. Kıbleye döndüğünü söylemesi gerekmez. Demek
ki bugünkü oruca, bugünkü öğleyi kılmaya, döndüm kıbleye demek şart değildir.
(Redd-ül Muhtar, Dürer ve gurer)
Bir namazda iki üç niyet
Sual: Kazası olan bir kimse, sünnetleri kılarken sadece kazaya niyet etse,
sünnete niyet etmese, yine sünnet kılınmış olur mu? Eğer cevap evet ise, o zaman
niyet etmenin faydası ne oluyor?
CEVAP
Peygamber efendimiz, farzlardan önce veya sonra nafile namaz kılardı. Allah
rızası için namaza diye niyet ederdi. Peygamber efendimiz, farzlardan önce veya
sonra nafile namaz kıldığı için bize bu namazları kılmak sünnet olmuştur. Yani
farzlar ile beraber kılınan sünnetlerin hepsi nafiledir. Sünnet diye niyet etmek
şart değildir, nafile dense de, Allah rızası için namaza... dense de olur.
Şimdi biz, farzın yanında nafile veya kaza namazı kılsak yine o sünneti işlemiş
oluyoruz. Gece teheccüd namazı için kalkıp iki rekat nafile namaz kılsak, sonra
baksak ki, sabah namazının vakti girmiş, artık sünnet kılamayız, kıldığımız iki
rekat nafile sünnet yerine geçer. (Eşbâh)
Sünneti de kılmaya diye niyet edince, niyetin sevabını da alıyoruz. Yeni abdest
alınca mesela öğlenin sünnetini kılmaya başlarken, hem abdest için şükür
namazına, camide kılıyorsak, hem de tehıyyat-ül-mescid namazına, kazamız varsa
hem de kaza namazına ve vaktin sünnetine diye niyet etmemiz iyi olur. Böylece
sevaplar fazlalaşır. Burada sadece vaktin sünneti ile vaktin farzına aynı anda
niyet etmek caiz olmaz.
İbni Âbidin hazretleri, (Tehıyyat-ül-mescid) namazını anlatırken buyuruyor ki:
Öğlenin farzına dururken, hem farz, hem de sünneti olarak iki niyet yapılırsa,
iki imama göre, yalnız farz kılınmış olur. İmam-ı Muhammed’e göre ise, o namaz
kabul olmaz. Çünkü, farz ile sünnet ayrı cinsten iki namazdır. Camiye girince
kılınan herhangi bir namaz, tehıyyat-ül-mescid yerine de geçtiği için, farz
kılarken tehıyyat-ül-mescid olarak da, ayrıca niyet etmek, imam-ı Muhammed’e
göre de caiz olur. Yalnız farza niyet edince de, bu iki namaz birlikte kılınmış
olur. (Redd-ül Muhtar)
Kaza namazı ile sünnet, vaktin farzından başka bir namaz olduğu için, tek bir
namaz iki niyet ile kılınır.
Sual: Tam İlmihal’de, namazda niyet bahsinde, (Resulullahın, Eshab-ı
kiramın, Tabiinin, hatta dört imamın ağızla niyet ettikleri işitilmemiştir)
dendiği halde, Şafii’de ve Hanbelî’de, ağızla niyet etmenin sünnet olduğu da
bildiriliyor. İmam-ı Şafii ve İmam-ı Ahmed bin Hanbel de ağızla niyet etmediğine
göre, bu iki mezhepte, ağızla niyet etmek nasıl sünnet oluyor?
CEVAP
Bu, o iki mezhepte müctehid olan âlimlerin, tercih edilen kavlidir.